Buradasınız
Çalışan Anne Olmak
Tuzla’dan bir tekstil işçisi

Hamile kaldığımda patrona nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. Zaten uzun bir süre de söyleyemedim. Bu durumun hoşuna gitmeyeceğinin farkındaydım. Sonra bir cesaretle yanına gittim ve hamile olduğumu söyledim. Bana beş karış suratla “nasıl yani gerçekten hamile misin? Ben şimdi ne yapacağım?” diyerek cevap verdi. Hoşuna gitmeyeceğini bilsem de bu tepkiyi beklemiyordum. Yıllardır özlemini duyduğum annelik hakkım için nerdeyse hakaret yer gibiydim. Beni nasıl tekeli altında gördüyse artık! Nerdeyse kendime “ben hamile kalmakla kendime ne yapmışım böyle” diyecektim.
Hamilelik sürecimin son bir haftasına kadar çalışmak zorunda kaldım. Çünkü devletin verdiği doğum öncesi iznimi doğum sonrası kullanmak ve çocuğumla geçireceğim zamanı uzatmak istemiştim. Çocuğumla doğum sonrası dört ay ücretli izin kullandıktan sonra, altı aylık ücretsiz iznimi maddi sıkıntılar yüzünden tam olarak kullanamadan işe geri döndüm. Bebeğim daha yedi aylıkken işe başladım ama yaşadığım zorluklar patronun bu tepkisiyle sınırlı kalmadı. Çocuğumun bana en çok ihtiyaç duyduğu dönemde yanında olamıyorum çünkü çalışmak zorundayım. Kızımı babaannesine bırakmak zorunda kalıyorum. Bütün gün aklımda hep “ne yer, ne içer, uyudu mu?” soruları var. Babaanne benimle beraber hamile kalan diğer gelini ve kızının bebekleriyle birlikte üç bebeğe birden bakmak zorunda kaldı. Tabii diğerleri de benim gibi çalışmak zorunda oldukları için onlar da çocuklarından uzak kalıyorlar.
Kızımın bütün gelişim evrelerini kaçırıyorum. Tepkilerini, öğrendiklerini ben çalıştığım için göremiyorum. İşten sonra eve gittiğimde kızım beni görünce kucağıma atlıyor. Sanki bırakıp gidecekmişim gibi peşimden ayrılmıyor. Evde de telâşım bitmiyor. Diğer yandan bir yığın iş de evde beni bekliyor. Çantamı attığım gibi mutfağa giriyorum: yemek hazırla, evi toparla, ütü, bulaşık, temizlik… Derken gece en erken saat 1 gibi başımı yastığa koyabiliyorum. Tabii bunları bir yandan da ağlayan kızıma bakarak yapıyorum. Eşime yalvar yakar iş yaptırıyorum. Kadın olarak bu işler sanki sadece benim işimmiş gibi bir tek ben koşturuyorum. Eşimin bana desteği maalesef çok kısıtlı. Bütün yük tabii ki yine annelerin üzerinde oluyor. İşyerimizde kreş yok. On saat çalışıyorum ve Cumartesi tatilimiz yok. Bir tek Pazar günleri tatil. Ailemle vakit geçirmek istiyorum tatil günümde ama o da evin telâşı ve koşuşturmasıyla geçiyor.
Kadınların bu sistemde yaşadığı birçok sorun var ama bir de anne olunca bu sorunlar katbekat artıyor. Kızım için çalışma koşullarıma katlanmak zorunda kalıyorum. İş değiştirsem diye düşündüğüm bir zamanda UİD-DER’in işçi gazetesi elime ulaştı. Okur mektuplarından biri çok dikkatimi çekti; “iş değiştirmek çözüm değil” demiş bir işçi arkadaş. Evet, gerçekten de öyle. Bu sorunları bir tek ben yaşamıyorum. Hemen hemen her işyerinde bu sorunları yaşayan ve belki de daha fazlasından şikâyetçi olan anne ve anne adayı kardeşimiz var. Patron her yerde patron ve zihniyet değişmiyor. Onların kâr ve para hırsı oldukça insanlıkları kayboluyor.
Hoş Geldin Bebek
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/