Buradasınız
İşsizlikten Psikolojisi Bozulmuş Psikolog
Gebze’den genç bir işçi
Çalıştığım fabrikada devletin zorunlu tuttuğu mesleki yeterlilik (MYK) sınavları yapılıyor. Bu sınavların yapılması için çalıştığım firma dışarıdan akredite olmuş bir firma ile anlaşmış durumda ve hizmet satın alıyor. Bu sınavları yine Bakanlığın belirlediği, belirli bölümlerden diploma sahibi çalışanlar yapıyor. Örneğin kaynakçı sertifikası alabilmek için metal işleri öğretmeninin sınavı yapması gerekiyor. Yine şirket içinde MYK sınavlarının yapıldığı bir gün, dış firmadan yaşı bayağı ilerlemiş bir öğretmen geldi ve sınavları yapmaya koyuldu. Öğretmen abimizle sınav aralarında biz fabrikada çalışan işçilerin sohbet etme fırsatı oldu. Sohbette anlattıkları resmen hayat dersleri ile doluydu. Ben de bu hayat derslerinin bende kalmasını istemedim ve sizinle paylaşmak istedim.
Metal işçisi: Hocam sadece bu işi mi yapıyorsunuz, öğretmenliğe de devam ediyor musunuz?
Öğretmen: Tabi ki, hem meslek lisesinde öğretmenlik yapıyorum hem aynı zamanda kamuda iş güvenliği uzmanlığı yapıyorum. Bir de bu iş var, özel sektörde MYK sınavları yapıyorum. Yani okuldan kalan vakitlerde hafta sonları veya ders saati dışında ne zaman iş gelirse yapmaya çalışıyorum.
Metal işçisi: Hocam ne yaptın, bu kadar çok çalışılır mı? Görünen o ki gençlik yılları da geride kalmış, çoluk çocuk yok mu? Bırakın artık onlar baksın size.
Öğretmen: Ne yapayım, zevkimden mi çalışıyorum sanıyorsunuz? Yetmiyor ki. Bazen diyorum bırak işi gücü, emekliliğin tadını çıkar, yaş olmuş elli dokuz. Fakat sonra hanımla, çocuklarla oturup hesap kitap yapıyoruz, böyle tempolu çalışıyorken bile memur maaşı ile geçinemiyoruz, zar zor kılı kılına yetiyor. Bir de işi bırakırsam halimiz perişan o yüzden hâlâ çalışabiliyorken devam ediyorum. Bir kızım üniversiteyi bitirdi, psikolog oldu, uzun zaman işsiz kaldı. Bir kızım daha lisede okumaya devam ediyor.
Metal işçisi: Doğru diyorsun hocam geçinmek zor, her gün döviz sürekli çıkıyor. Her şeye zam üstüne zam geliyor. Bizler de sürekli mesai yapıp, borç harç içinde yaşamaya çalışıyoruz. Ama senin çocuklardan biri kendini kurtarmış psikolog olmuş hocam artık düze çıkarsınız.
Öğretmen: Vallahi o konuyu hiç sorma, kızı hem dil öğrensin hem de güzel bir meslek edinsin diye yurt dışında okullarda okuttuk. Kız çocuğudur el eline, koca eline bakmasın kendi ayakları üstünde dursun dedik. Yılda on bin dolar para harcadık ve altı yıl boyunca okuttuk. Ben çalışmaktan heba oldum, evde hanım bankacı gibi hesap kitap uzmanı oldu. Krediler mi çekmedik, eşten dosttan borç mu almadık, sonunda kızı okuttuk. Kız psikolog oldu geldi. Her yerde iş arıyor fakat iş yok. Derken gel zaman git zaman bir tanıdık vasıtasıyla kızı asgari ücretli bir işe zor soktuk. Bu süreçte kızın psikolojisi bozuldu. Biz de canından kıymetli mi dedik, nafile! Başka bir psikologa götürdük, şimdi yeni yeni biraz iyi olmaya başladı.
Metal işçisi: Hocam vallahi büyük geçmiş olsun. Belli ki artık okumak da kurtuluş değil. Yıllarca emek veriyorsun, sonu yine işsizliğe geleceksizliğe çıkıyor. Hem senin emeğin, hem kızının emeği boşa gitmiş. Arkadan gelen kızının durumu inşallah aynı olmaz.
Öğretmen: Zaten küçüğüne diyorum, ablanın durumunu görüyorsun. İyi bir üniversite ve meslek tutturmazsan okumana gerek yok kızım diye. Ne olacak memur olsa bizim gibi sürünecek, okusa yılları geçecek, işsiz kalacak. En iyisi üniversiteye ayıracağımız parayı biriktirelim, sen de çalışırsan belki bir evin olur, diyorum.
Evet, yukarıda okuduğunuz diyaloglarda da gördüğünüz gibi toplumda kurtuluş yolu olarak görünen üniversite okumak tek başına yeterli bir çözüm değildir. İşsizliğin, geleceksizliğin ve çıkışsızlığın çözümü tek başına bireysel çabalarla verilecek mücadelelerle olamaz. Bugün içine itildiğimiz bütün olumsuz koşulların sebebi kapitalist sömürü düzenidir. Bu cendereden kurtulabilmemizin tek yolu birlikte, örgütlü bir şekilde hareket etmektir. Psikolojimizi bozan bu sömürü düzenini yıkıp yerine sınıfsız, sömürüsüz yeni bir dünya kurmaktır.
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...