Buradasınız
Çürümeye Boyun Eğmeyelim!

Dünyamızın hal ve gidişatı hiç de iyi değil. Adeta ağır bir hastalığın pençesinde, ateşler içinde yatağa düşmüş durumda. Bilim ve teknoloji bir hayli gelişmiş: Bu sayede envai çeşit yiyecek, içecek, giyecek var, insanoğlu uzaya çıkıyor, uzayın derinliklerinde yeni gezegenler keşfediyor. Ama tüm bunlara rağmen insanlığın büyük bir bölümü zenginlik ortasında yoksulluğu yaşıyor. Bolluk bir tarafta, ama açlık öte tarafta! Somali dâhil Afrika’nın birçok ülkesinde milyonlarca insan açlığın pençesinde kıvranıyor, her gün onlarca insan ölüyor. Dünya genelinde bir milyardan fazla insan aç yaşıyor. Üç milyara yakın insan ise yoksul durumda. Tüm bu çelişkilerin nedeni kapitalist sömürü sisteminden başkası değildir. Krize giren kapitalizm işsizliği, açlığı ve yoksulluğu daha da katlıyor. Krizin faturası işçi sınıfına kesiliyor.
Beri taraftan tıkanan pazar alanlarını genişletmek ve enerji yataklarına el koymak amacıyla başlatılan emperyalist kapışma devam ediyor. Ortadoğu’da, Güney Asya’da, Kuzey Afrika’da siyasi çalkantılar durulmuyor. Japonya’da patlayan nükleer santraller ölüm kusuyor. Ama kapitalistler nükleer santral kurma sevdasından vazgeçmiyorlar. Dünya genelinde insanlar geleceğinden endişeli ve karamsar! Bilmeliyiz ki, bu sömürü sisteminin sahipleri Amerikalısıyla, Almanıyla, Fransızıyla, Japonuyla, Türküyle, Arabıyla bir bütün halinde patronlar sınıfından başkası değildir. Ama işsizlik, açlık, yoksulluk, toplumsal çürüme, doğanın tahrip edilmesi dünya sermayesinin umurunda değil.
Patronların kâr düzeni kapitalizm, geride bıraktığımız yüzyılda insanlığın ve doğanın canına okudu! Yaşanan birinci ve ikinci dünya savaşlarında her ulustan milyonlarca insan katledildi. Emperyalist güçler pazarları ve enerji kaynaklarını savaşarak yeniden paylaştılar. Patlayan krizlerde milyonlar aç ve sefil bir hayat sürdü. Doğa kâr uğruna acımasızca talan edildi.
Türkiye’de ise işçi sınıfının örgütlü gücünü kırmak amacıyla TÜSİAD önderliğinde patronlar sınıfı generalleri iş başına çağırdı. 12 Eylül 1980 faşist darbesiyle işçi sınıfının ekonomik ve demokratik hakları elinden alındı.
İçinde bulunduğumuz 2011 yılında da insanlığın büyük çoğunluğunu oluşturan işçi ve emekçiler haksız savaşlar, kapitalist krizler ve işsizlikle boğuşup duruyor. Afganistan, Irak, Pakistan, Lübnan, Gürcistan ve Afrika’nın birçok ülkesinde milyonlarca insan katledildi, katledilmeye devam ediyor.
Patronların emrindeki hükümetler “kemer sıkma önlemleri”, “acil kurtarma paketleri”, “ulusal istihdam stratejileri” adı altında saldırılarını sürdürüyorlar. Dünyanın her köşesinde emeklilik yaşı yükseldi, maaşlar düşürüldü, sağlık ve eğitim paralı hale getirildi, iş saatleri uzatıldı, esnek çalışma yaygınlaştırıldı, vergiler arttırıldı, sosyal haklar birçok ülkede kuşa çevrildi. Türkiye’de ise bu saldırılar çok daha ileri boyutlarda yaşandı.
Türkiye’de işçi sınıfına dönük saldırılar son on yıldır AKP hükümeti eliyle yürütülüyor. Bugüne kadar işçi sınıfının kazanılmış birçok hakkına saldıran ve emeklilik yaşını uzatan AKP hükümeti, yeni bir saldırı dalgası başlatmış durumda: AKP’nin hazırladığı hükümet programına göre, kıdem tazminatı fiilen yok edilecek, bölgesel asgari ücrete geçilecek, işçilerin kiralanabileceği “özel istihdam büroları” (kölelik büroları) kurulacak, deneme süresi 25 yaşın altındaki işçiler için 4 aya çıkartılacak, esnek çalışma alabildiğine yaygınlaştırılacak ve kadrolu işçilik tarihe karışacak.
Bir taraftan işçi sınıfının haklarına el koyan AKP hükümeti, öte taraftan da Ortadoğu’da sermayeye yeni pazarlar bulmak için savaş tamtamları çalıyor. İşçi emekçi kitleler ise, “bölgesel güç” ve “büyük Türkiye” böbürlenmesiyle, milliyetçi duygular okşanarak sermaye politikalarının arkasına takılmaya çalışılıyor. Dün Suriye’de diktatör Beşar Esad ile can ciğer kuzu sarması olan Erdoğan, sermayenin çıkarları tehlikeye girince Suriye’ye tehditler savurmaya başladı. ABD ya da diğer emperyalist güçler gibi Türkiye sermayesi de çıkarlarını “özgürlük”, “demokrasi” ve “mazlumların korunması” yalanı arkasına saklamaya çalışıyor. Mazlumlardan söz eden, Filistin halkına sahip çıkar görünen AKP ve Erdoğan, sıra ezilen Kürt halkına gelince silahlara başvurmaktan çekinmiyor. Kürt sorunu çözülmediği için yoksul halk çocukları ölmeye devam ediyor.
Bütün dünyada işçi ve emekçilerin karşı karşıya kaldığı tablo aynıdır. İşsizliğin, açlığın, yoksulluğun, emperyalist savaşların, ekonomik krizlerin, anti-demokratik polis devleti uygulamalarının nedeni kapitalist sistemdir. Bu köhne sistemi kökten değiştirecek olan ise işçi sınıfıdır. Bütün dünyada işçilerin kaderi birdir. Örgütlenmek ve mücadele etmekten başka bir çıkış yolu yoktur. Bugün dünyanın her yerinde işçiler patronların saldırılarına karşı mücadele ediyorlar. Çin’de, ABD’de, Yunanistan’da, Şili’de, İsrail’de İtalya’da ve Ortadoğu’da işçi-emekçi kitleler işsizliğe, yoksulluğa, kemer sıkma programlarına, eğitimin ve sağlığın paralı hale getirilmesine, iş saatlerinin uzatılmasına ve ücretlerin düşürülmesine karşı mücadele ediyorlar. Bizler de mücadele saflarında yerimizi alarak bu mücadeleyi büyütmeliyiz.
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
Son Eklenenler
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...
- Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mercan Makina’da sendikal baskılar ve işten atma saldırısına karşı 20 Martta direniş başladı.
- BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta tutuklanması ve Antep’teki tekstil işçilerinin hak arama mücadelesine yönelik baskılar, 20 Şubatta İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde çeşitli sendikalar tarafından protesto edildi.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye, tamamen ezmeye yönelik saldırıları artarak sürüyor. Bir süredir “Kent Uzlaşısı” ile kazanılmış CHP’li ilçe belediyelerine operasyonlar düzenleyen, seçilmiş belediye başkanlarını hapse atarak yerlerine...
- Şubat ayında greve çıkan Tekgıda-İş Sendikasında örgütlü Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün işçileri, İzmir’de aileleriyle birlikte basın açıklaması yaptı. Üç aydır ücretleri ödenmeyen Doruk Madencilik işçileri, şirketin Ankara’da bulunan...
- Diyanet İşleri Başkanlığı, bir yoksulun günlük gıda ihtiyacını göz önüne alarak belirlenen Ramazan fitresinin asgari ücret veya emekli aylığı alanlara da verilebileceğini açıkladı. Bu sözler Türkiye’de işçi ve emekçilerin nasıl bir yoksulluğa mahkûm...
- Sırbistan’da 2024’te Novi Sad şehrinin bir tren istasyonunda 15 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine gerçekleşen kitlesel protestolar sonucunda Bakanlar ve Başbakan istifa etmek zorunda kaldı. Ancak bunlarla yetinmeyen, yolsuzlukların son bulmasını ve...
- İngiltere’de emperyalistlerin savaşına karşı emekçilerin barış sesi yükselmeye devam ediyor. 25. Ulusal Eylem Gününde çeşitli şehirlerden başkent Londra’ya akan on binler, İsrail saldırısı altındaki Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu...
- İşçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesini, dayanışmasını güçlendirmek için çalışan UİD-DER’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinlikler 16 Martta devam etti. UİD-DER’in İstanbul Avrupa ve Anadolu...
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...