Buradasınız
Deri İşçileri ile 12 Eylül Röportajı
UİD-DER: 12 Eylül darbesi olduğunda nerede çalışıyordunuz?
Emekli Deri İşçisi: 12 Eylül darbesi olduğunda bir sahil kasabasında inşaat işçiliği yapıyordum. Daha önceleri deri işçisiydim. Deride çeşitli sendikal mücadeleler verdim. Bu nedenle işten atılmıştım. Bu sektörde iş bulamadığım için inşaat işlerinden dekorasyon işçiliği yapıyordum.
UİD-DER: İşçiler 12 Eylül’ü nasıl karşıladılar?
Emekli Deri İşçisi: 12 Eylül darbesi olduğu gün bu sahil kasabasında insanlar 12 Eylül’ü çok iyi karşıladılar. Bütün ülkede sıkıyönetim ilan edilmiş ve sokağa çıkma yasağı uygulanmaya başlamıştı. Ama bu kasabada asker veya polis sokağa çıkma yasağını uygulamadı ve insanlar günlük yaşamını denize girerek, hatta kendilerini daha güvenli ve kaygılarından arınmış hissederek geçirdiler. Bütün bunlar, 12 Eylül’den önceki bir iki yıl içinde devlet ve sermaye tarafından yapılan korkutma ve sindirme operasyonunun başarıya ulaştığını da gösteriyor.
Ben o günün gecesini diğer inşaat işçisi arkadaşlarımdan ayrı olarak, başka bir yerde geçirmiştim. Sabah kalktığımda darbe olmuş ve beraber kaldığım evde beni kaldıran ev sahibim çok heyecanlı olarak “kalk kalk kurtulduk” diye bağırarak radyoyu açmıştı. Radyoda Hasan Mutlucan’dan kahramanlık türküleri çalıyordu. Bu sesin ne olduğunu hemen anladım ve kalkıp inşaata gittim. İnşaata daha varmadan içeride çalışan işçi arkadaşlarımın da türkülere eşlik ettiğini duyunca, darbenin henüz kime karşı yapıldığını anlamamışlar diye düşünerek inşaattan içeri girdim. Bu işçi arkadaşlar darbeyi sadece faşist Türkeş kaçtı diye “sol darbe” olarak değerlendirip bir yandan türkülere eşlik edebiliyorlar, bir yandan da işlerini yapıyorlardı. İçeri girdiğim an bütün arkadaşlar hemen yanıma geldiler. Çalışmaya devam eden diğer işçilere de işi bırakın dedim. Bir değerlendirme yapalım dedim. İnşaatın büyükçe bir yerinde içeride oturup darbenin kime karşı yapıldığını dilimin döndüğünce anlattım.
O kasaba halkı ve bizim sol çevrelerin sempatizanları ve kimi ileri işçiler de darbeyi başlangıçta yanlış değerlendirmişler, biraz aymazlıkla karşılamışlardı. Diğer sanayi kesimindeki işçilerin ilkin nasıl karşıladıklarını gözlemleyemedim. Ama daha sonraki davranışları hiç de bilinçli değildi diyebilirim.
UİD-DER: 12 Eylül öncesi örgütlenme, sendikalaşma, toplumsal dayanışma ne düzeydeydi?
Emekli Deri İşçisi: 12 Eylül öncesi örgütlenme işçiler arasında ekonomik mücadele bakımından oldukça iyi gidiyordu. İşçiler sendikaları, kendilerini ekonomik anlamda rahatlatacak, haklarını alacakları örgütler olarak görüyorlardı. Tabii bu ekonomik mücadelede en başta DİSK işçilerin güvenini kazanmıştı ve politik talepler de ileri sürer hale gelmişti. Bu da işçilerin hızla DİSK bünyesindeki sendikalara doğru yönelmelerini sağlıyordu. En ufak bir işyerinde sendikal bir mücadele olursa ister bilerek ister bilmeyerek hemen “DİSK’e gidelim” diyen işçilere çok şahit oldum. Diğer sendikalara güveni yoktu işçilerin. Onun için 12 Eylül canavarları hemen DİSK’i kapatıp faaliyetlerini durdurdular. DİSK’i kapatıp bütün yöneticilerini, şube ve işyeri temsilcilerini içeri aldılar. 12 Eylül öncesinde mitingler, grevler, direnişlerle birlikte mücadele ve dayanışma da son derece yüksekti. Yüz binlerin katıldığı mitinglerde, 1 Mayıslarda, DGM’lere karşı yapılan eylemlerde bunu görebiliriz.
UİD-DER: 12 Eylül öncesinde işçi hakları ne düzeydeydi?
Emekli Deri İşçisi: 12 Eylül öncesi işçi hakları oldukça yüksek diyebileceğim bir düzeydeydi. Ülke barajı engeli yoktu. Örgütlenme yapılan işyerinde çoğunluk elde edildiği zaman TİS’e oturulabiliniyordu. Onun için işçiler hemen sonuç alacaklarını biliyorlardı. Sendikalaşmaktan kaçmıyor, çabuk ikna oluyorlardı. Tabii DİSK yaptığı TİS sözleşmelerinde oldukça yüksek ücret, ikramiye, yakacak, iaşe, elbise, eğitim, 1 Mayıs’ın tatil edilmesi, yıllık izinlerin artırılması, tatil yardımı gibi kazanımlar elde ediyordu.
UİD-DER: Darbe sonrasında ne tür eylemleriniz oldu?
Emekli Deri İşçisi: 12 Eylül darbesinden sonra bütün örgütsel faaliyetler kesintiye uğradı. Ben ulaşabildiğim insanlara nerede olduğumu, neler yapabileceğimi söyledim. Dönem dönem işyerlerinde işten atılmamış işçilerle buluşup durum değerlendirmeleri yapıyorduk. Faşizme karşı nasıl mücadele edebileceğimizi konuşuyorduk. Ama daha önce serbestçe yaptığımız şeyleri artık yapamaz hale gelmiştik. Mevcut şartlarda ne olanak varsa yapılacakları yapmaya çalışıyorduk. 12 Eylül anayasasına karşı “hayır” diyebilmek için çalışmalar yaptık.
UİD-DER: Peki şimdi ne yapmalı?
Emekli Deri İşçisi: Öncelikle işçilerin ekonomik taleplerini belirlemek lazım. İşçilerin ekonomik hakları için ortak mücadele yapmasını sağlamak gerekiyor. Sonra siyasal mücadeleyle birleştirmek lazım. Bunun için önceliklerimiz nelerdir diye bakmalıyız. 1) Sendikaların önünde duran %10 barajının kaldırılması, 2) Asgari ücretin sefalet ücreti olmaktan çıkarılıp yükseltilmesi, 3) Bütün dünyada çalışma saatlerinin azaltılması için mücadele etmeli, işçi ve işsiz işçileri birleştirmeliyiz. İşçi sınıfının bağımsız çıkarları doğrultusunda ulusal ve uluslararası sendikal birleşmeleri savunmalıyız. İşsizlerin örgütlenip mücadele cephesine katılmasını sağlamalıyız. Tüm bunlar siyasal bir talep programıyla taçlanırsa önemli mesafeler alınabilir.
************************
UİD-DER: 12 Eylül darbesi olduğunda neler yapıyordunuz?
Kürt Bir Deri İşçisi: Doğu’da yaşıyordum ve ilkokul öğrencisiydim. Okulda Türkçe konuşmayı bilmediğimiz için dayak dahi yediğimiz günlerdi. Gazete satışları yoktu. Yatılı okuldaydım ve ayda yalnızca bir defa dışarı çıkmamıza izin veriliyordu.
UİD-DER: Sizce darbenin nedeni neydi?
Kürt Bir Deri İşçisi: ‘80 öncesi halklar biraraya gelip örgütlendiği için darbe gerçekleştirildi. Yani birlikteliğin önüne geçmek için. Devlet ve sermaye halkların biraraya gelmesini istemedi. Bugün de Kürt sorununun çözülmesini bu yüzden istemiyorlar. Halkların birbiriyle sorunu yok, sermayenin çıkarları var.
UİD-DER: Darbe ile birlikte işçi sınıfı hangi haklarını kaybetti?
Kürt Bir Deri İşçisi: Geçmişte kazanılan haklar 12 Eylül darbesiyle gasp edildi. İşçilerin haklarına dönük yasalar patronların çıkarına hizmet edecek şekilde değiştirildi. Sendikal haklar gasp edildi. Geçmişte dayanışma vardı, bu dayanışmayı 90’lı yıllarda Kazlıçeşme’de de gördüm, yaşadım. İnsanlar paylaşmayı bilirlerdi ve dürüstlerdi.
UİD-DER: Darbe sonrasında nasıl bir toplum yaratıldı?
Kürt Bir Deri İşçisi: Bugün yaratılan toplum bireysel, çıkarcı bir toplum, ama bu sınıf mücadelesinin dışında kalanlar için geçerlidir. Sınıf mücadelesinin ortadan kaldırılmasıyla birlikte gençler arasında uyuşturucu, yozlaşma yaygınlaştırıldı.
UİD-DER: Ne yapmalı?
Kürt Bir Deri İşçisi: İşçi sınıfının bilinçlenmek için çabalaması ve mücadele etmesi lazım. Bilinçlenmeyi de sendikalarımızda, işçi örgütlerinde gerçekleştirebiliriz, sosyalist basını takip ederek öğrenebiliriz.
12 Eylül’ün Etkileri Devam Ediyor
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...