Buradasınız
Genç İşçi Aydın’ın Yaşam Işığını Kim Çaldı?
İstanbul’dan UİD-DER üyesi bir işçi
Bir arkadaşım beni arayıp 16 yaşında bir çocuğun işyerinde çalışırken baygın halde bulunduğunu ve 2,5 aydır hastanede yoğun bakımda olduğunu söyledi. Çocuğun adının Aydın olduğunu, baygın bulunmasının şaibeli olduğunu ve çalıştığı işyerinde sigortasının yapılmadığını, iş kazası tutanağı tutulmadığını belirtti. “Hastaneye gidip çocuğun anne-babasıyla görüşelim, neler yapmaları gerektiğini anlatalım. Ayrıca Aydın’ı fabrikada kimin bu hale getirdiğini, sigortasının neden yapılmadığını, neden iş kazası tutanağı tutulmadığını öğrenelim. Bu ibretlik olayı derneğimiz UİD-DER’in web sitesine gönderelim” dedi.
Hastanenin kapısında buluştuk. Ziyaret saati başladığında Aydın’ın yattığı odaya gittik. Karşılıklı iki yatak vardı. Yatağın birinde bedeni 10 yaşında görünen bir erkek çocuk yatıyordu, diğerinde ise 60 yaşını geçmiş felçli bir erkek. Bedeni küçücük görünen çocuğun Aydın olamayacağını düşündüm. Yanlış odaya girdiğimizi düşünerek arkadaşa baktım. Arkadaş göz işaretiyle doğru odada olduğumuzu söyledi. Hasta yatağının yanında oturan annesi Aydın’ın ellerini ve saçlarını okşuyordu. “Geçmiş olsun” dedik. Aydın’ı görmeye geldiğimizi söyledik.
Aydın 2,5 aydan uzun bir zaman yoğun bakım servisinde yaşam mücadelesi vermiş. Annesi ve babası Aydın’a dokunamadan ziyaret saatlerinde bir monitör ekranından görebilmişler. 2,5 ayın sonunda Aydın normal hasta servisine alınmış. Fakat Aydın hâlâ makineye bağlı yaşıyor. Burnundan besleniyor, boğazı delinerek bir hortumla makineye bağlı olarak nefes alıyor. Yani iyileşmeye başladığı için mi yoksa doktorlar Aydın’ı gözden çıkardıkları için mi normal hasta odasına alındığı belli değil. Aydın’ın bir deri bir kemik kalan kollarına serum bağlı. Konuşamıyor.
Annesine ve babasına Aydın’ın çalıştığı fabrikada nasıl bu hale geldiğini sorduk. Annesi şunları söyledi: “Aydın okulu bırakıp çalışmaya başladı. Bir tekstil fabrikasında işe girdi. İşe başladığının üçüncü günü, iş saatinde baygın bulmuşlar. Bir hastalığı yoktu. Bilmiyoruz ki, nasıl olur bir işyerinde biri düşüp bayılıyor ama kimse görmüyor? Ben küçük çocuklarımız olduğu için çalışamıyorum. Eşim inşaatlarda çalışıyor. Düzenli bir gelirimiz yok.” Babası ise “Bir avukat tuttuk. Her şeyle avukat ilgileniyor. Ben 6 sene okudum. Ama hiçbir şey öğrenemedim. Benim kulaklarım zaten duymuyor. Ne olacak bu çocuğun hali? Biz ne yapacağımızı bilmiyoruz” dedi.
Aydın 16 yaşındaydı ve bir sağlık sorunu yoktu. Akranlarının çoğu okula giderken, Aydın okulu bırakıp iş aramaya başlamış. Yüzlerce işçinin çalıştığı bir tekstil fabrikasında işe başlamış. İşe başladığının üçüncü günü fabrikada mesai saatinde baygın halde bulunmuş. İşin ilginç yanı, mesai saati olmasına karşın Aydın’ın nasıl düştüğünü, nasıl bayıldığını kimse görmemiş. Baygın halde bulunan Aydın hastaneye kaldırılmış. İkinci ilginç olan yön ise, işyerinden baygın halde hastaneye götürülen Aydın için ne iş kazası tutanağı, ne de SSK’lı olduğuna dair vizite kâğıdı hastaneye bildirilmiş. Üçüncü ilginç olan nokta, Aydın bir devlet hastanesinin acil servisine baygın halde götürülüyor. Ama ne hastanenin acil servisinde ne de hastane polisinin kayıtlarında gözüküyor.
Aydın hastane odasında yaşam mücadelesi veriyor. Yaşam mücadelesini kazanıp hayata tutunabilecek mi henüz belli değil. Aydın çocuk yaşta işe başlayan, işyerinde patronların, ustabaşlarının hakaretlerine, baskılarına maruz kalan on binlerce çocuktan sadece biri. Henüz bıyıkları terlememiş Aydın’ı bu hale getiren, çocuk emeğini iliklerine kadar sömüren, kayıt dışı çalıştıran, kârdan başka bir şeyi gözleri görmeyen patronlardır. Bütün işçiler, yanı başında birlikte çalıştığı işçi kardeşi, patron veya patronun adamları tarafından haksızlığa uğradığında, bu yapılanı kendisine yapılmış saymalıdır. “Birimize yapılan hepimize yapılmış demektir, hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için” diye düşünmeliyiz. Yani fabrikalarda, işyerlerinde işçiler kendileri ve sınıf kardeşleri ile omuz omuza verip örgütlenmek zorundalar. Biz işçiler örgütlü bir mücadele içerisine girmediğimiz sürece daha çok Aydınlar sakat kalacak, ölecek!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Baret Bile Olmadığı İçin!
Son Eklenenler
- Merhaba, ben Elazığ’dan Ankara’ya gelmiş genç bir işçi ve uidder.org takipçisiyim. Bir Elazığlı olarak Eti Krom AŞ işçilerinin mücadelesi karşısında duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Ekonomik yıkım, işsizlik, barınma sorunu, artan siyasi baskılar, din, dil, ırk, cins ayrımcılığı, savaşlar, göç sorunu, toplumsal ilişkilerin yozlaşması, iklim krizinin getirdiği aşırı sıcaklar, yangınlar, seller… Dünyanın neresine gidersek gidelim...
- İşçi ve emekçi kardeşlerim, bu satırları yazarken bile gözlerim doluyor, boğazım düğümleniyor. Daha birkaç gün öncesi çalıştığım fabrikada korkunç bir iş kazası oldu. Aynı bölümde çalıştığım bir arkadaşım ne yazık ki enjeksiyon kalıbının mapasının...
- Bu düzende tüm gerçekler baş aşağı edilip çarpıtılıyor, adeta gözümüze perde iniyor. Gerçekler bir sis perdesinin arkasına itiliyor, biz de olanı göremez hale geliyoruz. Kapitalist sistemin yarattığı sorunlara karşı durabilmemiz ancak gözümüzdeki...
- Fabrikalarda, işyerlerinde şans ve bahis oyunları oynayarak “kolay yoldan para kazanma” hayaline kapılan işçilerin sayısı giderek artıyor. “Bahis oyunlarıyla çok para kazananların” hikâyeleri kulaktan kulağa yayılsa da etrafımızda böyle işçileri...
- Elazığ/Alacakaya’da bulunan ve Yıldırımlar Holding bünyesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de çalışan maden işçilerinin 1 Temmuzda başlattığı iş bırakma eylemi şirketle yapılan anlaşma üzerine 16 Temmuzda sonlandırıldı.
- 31 Mart seçimleri sonrası onlarca belediye “tasarruf tedbirleri”, “borcumuz çok”, “işçilerin maaşını ödeyemiyoruz”, “seçim öncesi işe alınan işçiler” gibi bahanelerle işten atma saldırısına başladı. Belediye işçileri bu saldırılara boyun eğmeyerek...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve emekli örgütlerinin çağrısıyla 16 Temmuzda Ankara, İstanbul, Eskişehir, Antalya, Bursa, Diyarbakır gibi büyükşehirler başta olmak üzere pek çok kentte eylemler yapıldı.
- İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan sağlık emekçisi Merve Kınar, geçtiğimiz günlerde erkek kardeşi tarafından defalarca bıçaklanarak vahşice katledildi. Bunun üzerine 16 Temmuz Salı günü hastanenin başhekimliği...
- İran’da 1979’dan beri hüküm süren zalim molla rejimi can almaya devam ediyor. Molla rejimi son olarak 45 yaşında bir kadına, Şerife Muhammedi’ye (Sharifeh Mohammadi) idam cezası verdi. Şerife’nin 10 sene önce yasal bir sendikaya üye olması, sendikal...
Bizler çeşitli fabrikalarda çalışan sendikalı kadın işçileriz. Çalıştığımız işyerlerinde birbirine benzeyen birçok sorunla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bunlardan bir tanesi yıllık izinlerimiz. Bazı fabrikalarda işveren...
- Sokak ortasında yürürken elektrik kaçağından ölmek kaza olarak görülemez. Gencecik insanların ölmesinin nedeni kamu hizmetlerine insan, toplum odaklı değil kâr odaklı bakan, parayı insan canının önüne koyan kapitalist zihniyettir. Bu zihniyet...
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.