Buradasınız
Genel Sağlık Sigortası Adı Altında Emekçilerin Soyulmasına Hayır!
Kimin ne kadar prim ödeyeceği ise gelir testiyle belirlenecek. Ancak devlet, işçi ve emekçilerin “gelirim düşük, zaten geçinemiyorum, yoksulum” demesini dikkate almayacak. Devlet, işçilerin tek tek evlerine gidecek, yoksul olup olmadıklarına karar verecek! Emekçilerin evindeki televizyona, buzdolabına, bunların markasına, hediye olup olmadığına bile bakılacak. Öyle “anamdan ya da amcamdan hediye geldi” falan denmesini “yüce devletimiz” kabul etmeyecek. Bir yakınımızın yardımıyla ödediğimiz kiramız bile gelirden sayılacak. Kredi kartı kullanarak borca girmek zorunda mı kaldınız? İlgili memurlar hemen kapınızı çalıp bu borcunuzu da gelir defterine yazacak; böylece giderleriniz üzerinden ya prim ödeyeceksiniz ya da ödediğiniz prim miktarı yükselecek. “Ben sağlık sigortası istemiyorum, beni sistemin dışına çıkartın” deme hakkınız da yok. Gelir testi yaptırmayanlar ayda 213 lira prim ödeyecekler. AKP, bu yolla bütçe açığını kapatmayı hedefliyor. Dolayısıyla nereye gitseniz, ne yapıp etseniz AKP hükümetinin getirdiği Genel Soygun Sisteminden kurtuluş yok!
Hâl böyleyken, AKP hükümetinin bakanları çıkıp arsızca yalan söylüyor ve bu soygun sistemini “sosyal devlet”in bir gereği diye övüyorlar. Sağlıktan eğitime, ulaşımdan konuta devletin ücretsiz karşılaması gereken her şey paralıdır. Bu düzende bize dayatılan sağlık sistemi “paran yoksa öl” anlayışı üzerine kuruludur. Bu kapitalist anlayış hayatımızın her alanında karşımıza çıkıyor. Fakat tüm bunlara karşın asgari ücret, asgari geçim indirimi de dâhil yalnızca 701 liradır. Asgari ücretin ne olduğu şöyle anlatılıyor: “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığında ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yarayacak ücretidir.” Emekçilere, tüm bu ihtiyaçlarını karşılaması için 701 lirayı reva gören hükümet ve patronlar bizlerle alay etmektedirler. Günümüzde yalnızca ortalama ev kirası 509 liradır ve ev kirasını ödeyen bir işçinin elinde kala kala 192 lira kalmaktadır.
Bu parayla işçinin beslenmesi, hastalandığında tedavi olması, çocuğunu okula göndermesi, giyim ihtiyacını karşılaması nasıl mümkün olabilir? 295 lirası olan herkesten prim kesen devlet, okula giden işçi çocuğunu yolunacak kaz olarak görmektedir. Eğitimin tüm yükü işçi ailelerinin sırtına yıkılmış durumdadır. Çocuğunu okula hazırlayan, bu kapsamda gelirinin bir kısmını harcayan işçi, ayrıca okula katkı payı adı altında har(a)ç vermektedir. Oysa eğitim parasız, kaliteli, bilimsel ve emekçilerin çocuklarının kolay ulaşabileceği bir hak olmalıdır.
Asgari ücretin tüm bu ihtiyaçları karşılamaya yetmeyeceği ve yetmediği açıktır. Sendikaların araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırında yaşayabilmesi için bile 960 lira gereklidir. Yoksulluk sınırı ise 3 bin 123 liradır. Bu rakamlar milyonlarca işçinin açlık ve yoksullukla boğuştuğunu gözler önüne sermektedir. Açlık ve yoksullukla boğuşan ve karınlarını doyuramayan emekçiler, gelirlerinin küçümsenmeyecek bir kısmını da ulaşım adı altında yine devlete kaptırıyorlar. Yapılan zamlarla ulaşım her geçen gün pahalanmakta ve meselâ İstanbul’da bir yerden bir yere gitmek asgari ücretin bir kısmını alıp götürmektedir. Üstelik ulaşım son derece kalitesizdir ve trafik çilesi de cabası!
Kapitalist sistemde, tüm zenginliği üreten işçilerin payına açlık, işsizlik, yoksulluk düşmektedir. Ancak büyük kârlar elde eden ve sermayelerini katlayan patronlar bununla da yetinmiyorlar; işçilerin aldığı üç kuruş para sağlık, konut, ulaşım, eğitim gideri adı altında çekilip alınmaktadır. Bugün devlet bütçesinin gelirlerinin büyük kısmını, işçi-emekçilerden kesilen doğrudan ve dolaylı vergiler oluşturmaktadır. Anlaşılacağı üzere, devlet bizlerden topladığı vergileri bizlerin sağlık, konut, ulaşım ve eğitim ihtiyacı için kullanmadığı gibi, tersine, her fırsatta bizleri yolmaya devam ediyor.
Oysa sağlık, eğitim, konut ve ulaşım parasız olmalıdır. Ancak biz işçiler birleşip mücadele etmediğimiz sürece hiçbir talebimizi patronlar ve sermaye hükümeti kendiliğinden karşılamayacaktır. Diğer taleplerimiz gibi, parasız sağlık, eğitim, konut ve ulaşımı da mücadelemizin hedefleri haline getirmeliyiz.
DİSK’in Dünü ve Bugünü
Kara Kış
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...