Buradasınız
Hayatımın Sıradan Akışını Nasıl Değiştirdim?
Aydınlı’dan bir kadın işçi
Mücadele ile tanışmadan önce düzenin pisliklerinin çok da farkında olan biri değildim. Korkak, güvensiz ve önyargılıydım. Etrafımdaki insanlara kolay kolay gülmeyen ve güvenemeyen asık suratlının tekiydim. Ta ki UİD-DER’le tanışana kadar.
Hayatın sıradan ve alışılmış akışını değiştiren büyük bir değişim ve farkında olma hali yaşamaya başladım. Bu farkında olma öncelikle benim de bir işçi olduğumu idrak etmemle başladı. 8 saatten fazla çalışıyorum. Ben de üretimdeki arkadaşlarım gibi ücretli bir işçiyim, aynı saatlerde fabrikaya giriş yapıyorum aynı saatte çıkış yapıyorum. Yani, sömürü her yerde aynı anlayacağınız. Patron “gözünün üstünde niye kaş var?” deyip çok rahat işten kovabiliyorsa, beni diğer işçi arkadaşlarımdan ayıran fark ne? Masa başında çalışmam mı? Hayır! Fark yok ama ortaklaştıran birçok şey var. Birlikte sömürülüyoruz, haksızlığa birlikte uğruyoruz. Ama çözümü bireysel kurtuluşta arıyoruz. Çözümü, parasıyla güçlü olduğunu sananların, yani patronların çıkarlarına hizmet etmekte buluyoruz.
Peki, patron ne yapıyor? Senden ucuz çalışacak birini bulduğunda gözü seni görmüyor. Tabiri caizse anında tekmeyi basıyor. Patronlar normal dönemlerde, işçiler üretirken, yaratırken, var ederken, “biz bir aileyiz” demezler, bizlerin örgütsüzlüğünden faydalanıp kârlarına kâr katarlar. Sıkıştıklarında ise en güzel kurdukları cümleler “Bu fabrika bizim, biz bir aileyiz, kriz var, birlikte atlatacağız” biçimindedir. Ama söz biz işçilerin çıkarlarına gelince iş değişiyor nedense. O zaman duyduğumuz cümleler tam tersine dönüyor: Sen beyaz yakalısın, memursun, sen işçisin, sen Alevisin, sen Sünnisin, Kürtsün, Türksün diyerek bizleri bölmenin yollarını da çok iyi biliyorlar. Bizler bu ayrımlara ve oyunlara kanmamalıyız. Hepimizin kavgası, işçi sınıfının patronlar tarafından uğradığı saldırıya karşı birleşmeli. Çünkü patron ekmeğimizi, emeğimizi, alınterimizi “sen beyaz yakalısın, sen mavi yakalısın, Sünnisin, Alevisin, Kürtsün, Türksün” demeden çalıyor. Bu tür ayrımları işine geldiğinde bizleri bölmek için kullanıyor sadece. Ve bu onların en güçlü silahı aslında ve en önemlisi bu silahı patronlar sınıfının elinden almak biz işçilerin elinde. İşçi sınıfını örgütlü mücadelesinde.
Eskiden işyerinde bir sorunum olduğunda çözümü istifa etmekte, başka bir iş bulmakta arıyordum. Ama şunu unutuyoruz ya da farkında değiliz: Gittiğimiz işyerleri de bir öncekinden farklı olmayacak. Çünkü orada da sadece kendi kârını düşünen bir patron var, yani düzen değişmedikçe iş değiştirmemiz bize bir şey kazandırmıyor. Sömürüldüğümüz, kuru ekmeğe muhtaç bırakıldığımız, iş kazalarında hayatlarımızı kaybettiğimiz, robot gibi acımadan çalıştırıldığımız bu düzende, kişiliğimiz, benliğimiz, şerefimiz, namusumuz elimizden alınıyor. Bendeki değişimler, bunları fark etmekle başladı. Ama benim için asıl önemli değişim, tüm bunlara karşı mücadele etmek gerektiği bilincine varmamdı. Bizden alınanları geri almak için çaba sarf etmek, uğraşmak, ama tek başına değil, hep birlikte sağlam bir örgütlülükle.
Bu düzenin pisliklerinin ben artık farkındayım ama yanımdaki işçi arkadaşlarım şu an için farkında değil. Bildiklerimi kendime saklamamın bir faydası yok. Bu düzeni fark edip benim de fark etmemi sağlayan arkadaşım gibi ben de yanımdakileri değiştirmeliyim ve birlikte hareket etmeliyiz. Çünkü tek başına olmuyor. Sendikaya üye oluyorsun işten atılıyorsun. Hani yasal haktı? Direnişe geçtiğinde ise hırsız, vatan haini, terörist ilan ediliyorsun. Medya seni koruyor mu? Hayır. Peki, polise ne demeli? Bir de üstüne biber gazı, cop, tazyikli su yiyip şiddete maruz kalıyoruz.
Mücadele etmenin yolu birlik, beraberlik ve dayanışmadan geçiyor. Bunu çoğaltmak da biz bilinçli işçilerin ellerinde. Bugün iktidar ve koltuk kavgası yapan o siyasi liderlerden de fayda yok bize. Çünkü onlar ancak patronların çıkarlarına hizmet ederler. Patronlar sınıfı bugün parasıyla, polisiyle, siyasi liderleriyle, medya kuruluşlarıyla güçlü. Görüyorsunuz ya bunlardan bize fayda yok. Peki biz işçiler? Biz işçilerin birbirimize güvenmekten başka çıkar yolumuz yok. Sorunlarımızı ancak birleşirsek çözebiliriz. Bizim ihtiyacımız sağlam bir örgütlülük dostlar. Ben farkındayım artık. Şimdi sıra yanımdaki arkadaşımın fark etmesini sağlamakta. Çözüm işçi sınıfının birlik ve beraberliğinde geçiyor.
Örgütlüysek Her Şey, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
Kim Bu Kadınlar?
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
Son Eklenenler
- İsrail devleti Ekim 2023’ten bu yana Filistin halkına yönelik bir soykırım gerçekleştiriyor. Egemenler kimi zaman bu katliamı sözde kınadıklarını belirtseler de İsrail’le her türlü ekonomik ve politik ilişkiyi sürdürmeye devam ediyorlar. Egemenlerin...
- ABD Başkanı Trump, göçmen karşıtı politikalarını sürdüyor. Göçmenleri hedef alarak açık bir savaş ilan eden Trump’ın ABD’sinde, göçmen işçi ve öğrencilerin vizeleri iptal ediliyor, göçmen işçiler tutuklanıyor ve sınır dışı ediliyorlar. ABD’li...
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi bundan tam 55 yıl önce bu topraklardaki işçi sınıfının tarihine altın harflerle yazıldı. O tarihten bu yana örgütlü işçi sınıfı bu iki günü anarak yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. 15-16 Haziran, örgütlü işçi...
- 12 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ilan edildi. Ne yazık ki o zamandan bu zamana çocuk işçiliğin azalması bir yana, 1800’lü yıllara benzer koşullar yaratıldı. Patronlar için tatlı kârlar...
- KESK Ankara Şubeler Platformu ve emekten yana siyasi partiler 11 Haziranda, ABD Büyükelçiliği önünde siyonist İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı soykırımı, Türkiye limanlarından İsrail’e askeri malzeme taşınmasını, Gazze’ye insani malzeme...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, 29 Mayısta greve çıkmıştı. DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyesi işçiler, Türk-İş’e bağlı Belediye-İş sendikası üyeleriyle aynı işi...
- Yaşamın hangi alanına bakarsak bakalım, her başarının ancak büyük emekler vererek, sabırla çalışarak elde edildiğini görürüz. Henüz ilk denemede iyi sonuçlar elde etmek, hedefe ulaşmak mümkün değildir. Özellikle toplumsal alanda hiçbir değişim bir...
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...