Buradasınız
Hendek Davasının Karar Duruşması Başladı
Sakarya’nın Hendek ilçesinde üretim yapan Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikasında 3 Temmuz 2020’de meydana gelen patlamada 7 işçi hayatını kaybetmiş, 127 işçi yaralanmıştı. Katliamın ardından açılan dava kapsamında, beş gün sürecek karar duruşmasının ilk oturumu 31 Ocakta başladı. Yaşamını yitiren işçilerin aileleri, duruşmadan önce avukatlarla birlikte bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamada ilk sözü patlamada hayatını kaybeden Halis Yılmaz’ın kardeşi Merve Nur Yılmaz aldı. Yılmaz, “Geçen duruşmada bu salonda akla ve vicdana sığmayacak şeyler yaşandı. Bizim 7 canımıza maddi değer biçildi. Bunu savunma adı altında yaptılar. Bizce neyi ve kimi savunduğun değil, nasıl savunduğun önemli. Bu salonda satın alınmaya çalışılan şey, yalnızca bizim 7 işçimizin canı değil, tüm işçi sınıfının canı. Bizler adaletin yerini bulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. Patlamada yaşamını yitiren Sebahattin Tepeçınar’ın ablası Hatun Göktepe ise ailelere reva görülen zulmü şöyle anlattı: “Ben davamızın bir Soma davası, bir Ermenek davası, yurt yangını davası olmasını istemiyorum. Türkiye’de işçilerin öldükleri takdirde de gerçek haklarının verilmesini, adaletin yerini bulmasını istiyorum. Adaletten umudumuzu kesmek üzereyiz... Daha önceleri biz de bilmiyorduk mahkeme kapılarını. Mahkeme salonlarında hakaret yemeleri biz de bilmiyorduk. Suçlunun pişkin pişkin gülerek mahkeme salonunda ortaya çıkmasını, ‘sen sus, sen otur’ denilmesini biz de bilmiyorduk. Katil bizmişiz gibi hakaret yemeleri biz bilmiyorduk. Biz bunların hepsini gördük. Avukatlarımıza parmak sallamalar, şahsiyetlerimize ‘aptal, otur yerine. Sen kimsin!’ demeler. Biz bunların hepsini bu patlamada gördük. 7 kişinin canı gitti. Burada olası kasıt var. Ben müebbet istiyorum herkese. Bütün yakınlarımız, hepimiz müebbet istiyoruz. 7 kişinin canı gitti. Bunlar yerde mi kalacak? Bunların hesabını kimse sormayacak mı?”
Daha sonra söz alan işçi yakınlarının avukatı Can Atalay ise, fabrikanın sahiplerinden Ali Rıza Coşkun’un, geçtiğimiz hafta tüm işçileri arayarak parayla satın almaya çalıştığını söyledi ve devamında şöyle konuştu: “Hatun abla da söyledi. Merve Nur da söyledi. Bu işçi sınıfımızın davası. Türkiye’de en ucuz maliyet kalemi işçi canı. Soma’da da böyleydi, Ermenek’te de böyleydi, burada da böyle. Bu göz göre göre gelen bir cinayettir. Görmüşler, olursa olsun demişler. Olası kasttan aşağısı olamaz. Türkiye’de bir kere daha Soma yaşanmasın, Hendek olmasın diye uğraşımız.”
Duruşma taraf avukatlarının beyanlarının alınmasıyla başladı. Bir önceki duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcılık, tüm sanıklar hakkında, “bilinçli taksirle” ceza verilmesini talep etmişti. Avukat Can Atalay vekiller adına, savcılığın değerlendirmesine yönelik itirazlarını dile getirdi. Atalay, sanıkların olası kastla öldürmeye sebep olma suçlamasıyla cezalandırılması gerektiğine ilişkin konuşurken, fabrikanın patronu sanık Yaşar Coşkun “bu avukatı konuşturmayın” diyerek bağırdı. Düşünün ki, bir katil, hiç utanıp sıkılmadan hem de büyük bir özgüvenle, mahkeme salonlarında adalet arayan ailelere ve avukatlara hakaret edip bağırabiliyor. Bu cüreti nereden aldığını gayet iyi biliyoruz. Katliamdan sonra Erdoğan’la görüşüp ailelere gözdağı veren bu patronun ta kendisiydi. Patron örgütü MÜSİAD’ın, patlamadan hemen sonra Yaşar Coşkun’a nasıl sahip çıktığını da unutmadık. MÜSİAD Genel Başkanı, farklı illerden temsilcilerle beraber daha enkazdan dumanlar tüterken MÜSİAD Sakarya temsilcisi Coşkun için dayanışma yemeğinde buluşmuş, keyif naraları atmıştı. Ancak nasıl ki Soma’da atılan tekmeyi unutmadıysak, patronlar sınıfının bu pişkinliğini de unutmadık, unutmayız!
Coşkunlar Havai Fişek Fabrikasında 2009’dan bu yana 5 defa iş cinayeti yaşanmasına rağmen, 3 Temmuz’daki patlama için hiçbir önlem alınmadı. Önceki duruşmalarda ifade edilenler, bilirkişilerin ve çeşitli uzmanların hazırladığı raporlar, davaya ilişkin bütün belge ve deliller, patlamanın açıkça bir cinayet olduğunu ortaya seriyor. Faillerin cezalandırılması gerekirken, fabrika sahipleri çoktandır şirket tabelalarını değiştirip, yeni katliamlar için kolları sıvamaya başladı. Hendek İçin Adalet adlı sosyal medya hesabından paylaşılan bilgide, sanıklardan Ali Rıza Coşkun ile akrabaları olan Hüseyin Coşkun ve Abdullah Tekneci tarafından yeni şirketin 10 Kasım 2020’de kurulduğu görülüyor.
Duruşmanın ilk oturumu, vekillerin beyanlarının alınmasıyla devam etti. Ailelerin avukatları ve katılan vekilleri mahkemenin olası kasttan hüküm kurması gerektiğinde ısrar ederken, sanık vekilleri ise patronların suçsuz olduğunu yineledi. Sanık vekili Mehmet Mangıroğlu “patlama bu işin doğasında var” diyerek fabrika patronları için beraat talebinde bulundu. Patron avukatının sözleri duruşma salonunda tepkiye neden oldu. Mahkeme çeşitli baroların duruşmaya katılma talebini reddederek, duruşmaya yarın devam etmek üzere ara verdi.
Duruşma sonrası bir basın açıklaması yapıldı. Hendek Davasının benzer pek çok katliam bakımından emsal bir dava olması gerektiği belirtildi. Sendikalara, demokratik kitle örgütlerine ve siyasi partilere yapılan dayanışma çağrısıyla açıklamaya son verildi.
- 78’liler Girişimi: “44. Yılında 12 Eylül Tüm Boyutlarıyla Sürüyor”
- Narin’in Katledilmesi Onlarca Kentte Protesto Edildi
- Kâr Hırsıyla İşlenen Cinayet: Zulmünüze Boyun Eğmeyeceğiz!
- İsrail’de Yüz Binler Ateşkes Talebiyle Meydanlara Çıktı!
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Onlarca Kentte Eylem
- Kendimiz İçin Yürümeli ve UİD-DER Ailesini Büyütmeliyiz!
- Bu İşareti Yapanlar Kim?
- İktidar’ın “Vergide Adalet” Yalanı
- “Kenyalılar Bile” mi?
- Yangınlar da Sorumsuzluk da Aynı!
- Sağlıkta Talan, Hep Yalan Dolan!
- 1999’dan Bugüne Önlem Yok, Adalet Yok!
- “Şu Ablanız Çok İyi Bir Dinleyicidir”
- Patronların Saldırılarına İşçiler Mücadeleyle Cevap Veriyor
- Polonez İşçileri Genel Müdürlük Önünde Haykırdı
- Umudunu Kaybetme!
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Sorunlarımızın Kaynağı Göçmenler mi?
- İnşaat, Depo, Belediye İşçileri, Çiftçiler Mücadeleye Devam Ediyor
- Hatay’da Barınma Hakkı Mitingi
- Soma Katliamı Davası: “Parasına Göre mi İşliyor Bu Adalet?”
- Torunlar Center Katliamının 10. Yılında Kâr Hırsı Can Almaya Devam Ediyor
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa İş Cinayetleri Son Bulur…
- Desan Tersanesinde İş Cinayeti Protesto Edildi
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
- Güney Kore’de Fabrika Yangını: Kâr Hırsı Öldürüyor
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Soma’nın 10. Yılı: Unutmadık, Unutmayacağız!
- Soma Katliamının 10. Yılında Eylemler
- Soma’dan Bugüne Acımız ve Öfkemiz Büyüyor!
- Amasra Maden Katliamı Davasında 3 Tutukluya Tahliye
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
- Dev Maden-Sen: “İliç’te Toprak Altındaki 8 Maden İşçisi Sahipsiz, Maden İşçileri de Çaresiz Değildir”
- Gayrettepe’de 29 İşçinin Ölümü Protesto Edildi
- Beşiktaş’ta İşçi Katliamı: 29 İşçi Hayatını Kaybetti
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
Son Eklenenler
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...
- 12 Eylül askeri faşist darbesinin üzerinden 44 yıl geçti. Darbeyle hesaplaşamayan Türkiye işçi sınıfı uğradığı hak kayıplarını telafi edemediği gibi yeni kayıplar yaşadı, yaşıyor. Sınıfsal hafızaya vurulan ağır darbe yüzünden 1980 sonrası işçi...
- 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesiyle egemenler geçmişle gelecek arasındaki köprüleri yıkmak, işçilerin mücadele deneyimlerini unutturmak istediler. Toplumu baskı ve şiddetle susturdular, yıllarca sürecek bir karanlığa hapsettiler. Çekilen tüm...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 10 Eylülde Gebze Kent Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu, DİSK Birleşik Metal...
- Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe mahallesinde 21 Ağustostan beri kayıp olan 8 yaşındaki Narin, 19 gün sonra yapılan bir ihbar sonucunda, öldürülmüş ve cansız bedeni bir torba içinde dere kenarına bırakılmış olarak bulundu. Narin’in...
- Polisin saldırılarına, Emniyet Müdürünün tehdidine boyun eğmeyen direnişçi Polonez işçileri halaylarla, türkülerle, sloganlarla, dayanışmayla direnişlerini sürdürüyorlar. Tüm emek dostlarını direnişleriyle dayanışmaya çağırıyorlar.
- Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, reel ücretlerin düşmesi işçilerin yaşamını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Siyasi iktidarın ekonomik yıkımın faturasını işçi ve emekçilere kesen ekonomi programları ise sorunlarımızı katlanarak büyütüyor. Bu...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), geçtiğimiz haftalarda bir açıklama yaptı. Hem su sarfiyatını azaltacak hem de aile bütçesine katkı sağlayacak tasarruf önerilerini sıraladı. Aşırı kurak bir dönem...
- Tuzla Kimyacılar Sanayi Sitesinde bulunan, Selüloz-İş Sendikasının örgütlendiği MKB Rondo grevinin 11. gününde, UİD-DER coşkulu bir dayanışma ziyareti gerçekleştirdi. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor” pankartı taşıyan UİD-DER’li işçiler, “...
- Yüzyıllar evvel yaşamış bir Alman filozof, şöyle demişti: “Sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür.” Bu sözler zenginlerle yoksulların dünyasının, düşünce ve hareket tarzlarının birbirinden çok farklı olduğunu anlatır. İnsanlar bu...