Buradasınız
Her Sabah Yaşamla Vedalaşmak!

“Şu anda korkmuyorum. İlk madene girdiğimde korkuyordum. Şu anda dört çocuğum var, onların rızkı için çalışıyorum, ölüm aklıma gelmiyor. Bundan 20 gün önce amirimiz öldü, onun öldüğü aynı yerde iş yapıyoruz. Korkuyu düşünmüyoruz.”
Zonguldak’ta yerin yüzlerce metre altında çalışan bir maden işçisine ait bu cümleler. Geçim derdi, ölüm korkusundan da beter. Madenci kardeşimizin hayata dair sorumlulukları; yani dört çocuğunu yaşatmak, evine ekmek götürmek kendi canından daha kıymetli. Ölümü aklına getirmeden o karanlık dehlizlere inmek, inerken eşini ve çocuklarını düşünmek… Maden işçisi o derin kuyularda çalışmak için ölümü aklından uzaklaştırmak zorunda kalıyor.
Bir başka maden işçisi de şöyle dile getiriyor çaresizliğini: “İnsan ekmeğinden korkmaz. Ekmeğimiz orası!” İşçiler ekmeğinin peşinde, ekmek kuyunun dibinde. O kuyular büyük patronların mülkiyetinde. İşyerleri işçiye ekmek, bazen mezar, ama patronlar için hep zenginlik ve ihtişam sunuyor. İşçiler böyle yaşamak ve ölümlere bile alışmak zorunda bırakılıyorlar.
Ölümlere alışmak ölmekten daha fazla kahrediyor insanı. İşte bir başka maden işçisi korkusunu nasıl bastırdığını şöyle anlatıyor: “Biz alıştık, 15 yıldır madende çalışıyorum. Her ne kadar her sabah evden çıkarken eşimizle vedalaşsak da bunlar artık bizim için rutin hale geldi. O korkuyu üzerimizden attık.” Her sabah evinden vedalaşarak çıktığını söyleyen işçi, ölümle burun buruna olduğunu biliyor. Korkusunu bastırmak zorunda kalan bu kardeşimiz yıllar içinde durumunu kanıksıyor, korkuyla yaşamaya bile alışıyor. Her sabah yaşamla vedalaşarak işin yolunu tutmak, ölümü hiç akla getirmemek, ölümlere alışmak, insanın çaresizliğinin en acı ifadesidir.
İnsan değiştiremeyeceğini düşündüğü durumları çaresizce kabullenir. Peki, iş kazaları ve işçi ölümleri gerçekten elimizden hiçbir şey gelmeyecek durumlar mıdır? Meselâ, Zonguldak madenlerinde taşerona bağlı çalıştırılan işçilerin ölüm oranı, madenlerde sendikalı çalışan işçilerin ölüm oranının 28 katıdır. Bunu bile bile taşeronlaştırmayı nasıl kabulleniriz? “Ölüm bu mesleğin kaderinde var” diyen zalimlere nasıl inanırız?
İş saatlerinin uzamasının ve iş temposunun artmasının iş kazalarını arttırdığı aşikârdır. Sermayenin işçilerin kanı pahasına büyümesine öfkelenmemek mümkün mü? Hükümetinden valisine tüm devlet erkânı ölümlerin doğal olduğunu söylüyorlar. İnsanların inançlarını bile rezilce kullanan bu vicdansızların ölümlere “kader” demesi boşuna değil. Bu türdeki açıklamalar, gelecek tepkilerin engellenmesini amaçlıyor. Ölen işçilerin aileleri bile bu acımasızlığa “kader” deyip katlanabiliyorlar. Bir de işçi ölümlerini televizyonlardan izleyen işçiler var. Onlar da zamanla iş kazalarını duymaya alışıyor ve ölümleri kanıksıyorlar.
Örgütsüzlük belası işçileri çaresizlik içinde her şeye boyun eğmeye mecbur etmektedir. Örgütsüz ve güçsüz olduğu için çaresiz kalan işçi, tek başına hiçbir zalimliğe karşı çıkamıyor. Haksızlığa boyun eğen insan, düştüğü bu zavallı haliyle yüzleşmekten kaçınır. Çünkü kendisine olan saygısını yitirmek istemez, kendini aldatmayı seçer. İşte böylece işçiler ölümleri kanıksar, ezilmeye alışır, haksızlıkları göremez olur, vurdumduymaz hale gelir. Fakat kendisinin ve sınıfının yaşadığı gerçeklerle yüzleşme cesareti gösteren işçiler ise çıkış yolu ararlar, harekete geçerler ve örgütlenirler. Örgütlü işçi patronların yazdığı kadere boyun eğmez!
Vicdanlarımız kör, kulaklarımız sağır olmasın. “Biz ölümü aklımızdan sildik” diyen madenci kardeşimizin feryadını işitelim: “Hükümetin dediği gibi ‘güzel ölmek’ istemiyoruz. Bizim kaderimiz bu değil!”
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Tüm dünyada ekonomik yıkımın emekçileri, emekçi gençliği çıkışsız bıraktığı bir dönemde, Türkiye’de de baskıları, yasakları arttıran, korku iklimi yaratarak...
- Merhaba kardeşler. Biz İstanbul Avrupa Yakasında yaşayan kadınlarız. Kimimiz çeşitli sektörlerde çalışan işçileriz, kimimiz emekliyiz, kimimiz de ev emekçisiyiz. Ankara’dan, Gebze’den UİD-DER’li kadınların 1 Mayıs’ta haykıracakları taleplerini...
- Bizler genç işçi ve öğrencileriz. Kendimizi bildik bileli, “böyle gelmiş böyle gider” denildi bize hep. “Bu insanlardan bir şey olmaz, sen sesini çıkarırsan yalnız kalırsın”… Fakat geçtiğimiz günlerde neredeyse bütün kentlerde işçi ve emekçiler, ön...
- Bugün dünyanın pek çok ülkesinde büyük kitleler, sömürüye, baskılara, emperyalist savaşa karşı meydanlara çıkıyor, isyan ediyor, genel grevler örgütlüyor. Tarih gösteriyor ki sömürüye ve faşizme son verebilecek, kitlelerin isyanını başarıya...
- 1 Mayıs işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek için bir araya geldiği tarihsel bir günün adıdır. Bizler de her yaştan, her meslekten işçiler olarak çalışma koşullarımızı düzeltmek için 1 Mayıs’ta bir araya gelmeli, taleplerimizi hep bir ağızdan...
- UİD-DER’li gençler 1 Mayıs’a hazırlanıyor. İstanbul Anadolu Yakasından genç kardeşlerimiz neden 1 Mayıs alanında olacaklarını anlatıyorlar.
- Zenginlerin milyonlarca dolar ödeyerek kendilerine “kıyamet sığınakları” inşa ettirdiklerini biliyor muydunuz? Sığınak deyince aklınıza öyle soğuk ve karanlık, daracık mahzenler gelmesin. Bu sığınaklarda yok yok! Yapay zekâ destekli tıbbi bakımdan...
- Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!”...
- Mersin’de “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” adlı etkinliğimizin ardından biz emekçi kadınlar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracağımız taleplerimizi dile getirdik. 1 Mayıs coşkumuzla tüm emekçi kadınları 1 Mayıs’ta birlik olmaya, dayanışmaya...
- Hizmet-İş Sendikasında örgütlü Ankara Altındağ Belediyesi işçilerinin 21 Nisanda başlayan grevi devam ediyor. İstanbul Şişli Belediyesi işçileri alacakları ödenmediği için 24 Nisanda belediye önünde eylem yaptı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, 1886’dan günümüze inatçı bir gelenek olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın sembolü haline gelen 1 Mayıs Marşı, “Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır...
- UİD-DER, “Umut Örgütlü Mücadelede” şiarıyla işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs hazırlıklarını sürdürüyor. UİD-DER temsilciliklerinde düzenlenen “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” etkinliklerinde, dünya işçilerinin...
- Bizler Gebze’de yaşayan genç işçiler ve öğrencileriz. İşçi sınıfının mücadele örgütü UİD-DER ile 1 Mayıs alanında sınıfımızın saflarında yerimizi alacağız. Çoktandır başlattığımız çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. İşçi sınıfına yönelik...