Buradasınız
Hissedilen Enflasyon ve Resmi İstatistikler
Sancaktepe’den bir metal işçisi
Bir tarafta Aralık ayı için açıklanan yüzde 14,6 resmi enflasyon oranı, diğer tarafta tüm emekçilerin bildiği, evlerini ve ceplerini yakan gerçek hayat pahalılığı… Bir tarafta asgari ücret zammı, bir tarafta neredeyse her gün, her şeye gelen “fiyat güncellemeleri” yani Türkçesi zamlar…
Bir tarafta dalga geçer gibi Kasım enflasyonunun yüzde 14,03 olduğunu hatırlatarak, “Asgari ücrete yüzde 21,56 artışla enflasyonun 7 puan üzerinde bir artış sağlandı. İşçimizi enflasyona ezdirmeyeceğimize dair sözümüzü bir kere daha tutmuş olduk” diyen bir Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı, diğer tarafta 2020 Ocak ayında 390 dolar olan asgari ücretin 2021 Ocak ayında 378 dolar olması gerçeği… Yani yapılan zam ile değil koşulların iyileşmesi geçen sene bu zamanlardaki kadar ücret bile alamamamız…
Haftalardır işçilerin gündeminde bu konular var. İşyerlerinde, çay molalarında sürekli yapılan alışverişler ve ne kadar para harcandığı, şekerin, yağın, bebek mamasının, yumurtanın bir önceki aylarda ne kadara alındığı, temel ihtiyaç maddelerinin bile artık kasalarda bırakılmak zorunda kalındığı konuşuluyor. Biz kendi ekonomimizden biliyoruz aslında gerçek enflasyonun ne olduğunu. Ama yine de resmi rakamlar ile çeşitli araştırma kurumlarının ortaya koyduğu rakamları karşılaştırmakta fayda var.
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) 2020 yılı enflasyon oranını yüzde 14,6 olarak duyururken ENAG (Enflasyon Araştırma Grubu) ise yüzde 36,72 olarak açıkladı. ENAG enflasyon hesaplamasında TÜİK sepetindeki 418 maddenin 314’ünü kullanıyor. Geriye kalan 104 madde ise enflasyona etkilerinin yoğun olmaması ve tüketim davranışlarını tam olarak yansıtmamaları nedeniyle kapsam dışında tutuluyor.
Emekçiler gerçek enflasyonun yüzde 14,6’nın çok üzerinde olduğunu hissediyor zaten. İşyerlerinde sohbetlerde tepkileri hepimiz görüyoruz. Bu tepkiler medyaya, sosyal medyaya da yansıyor. Asgari ücret ile geçinmenin mümkün olmadığını, yapılan zammın daha ceplerine girmeden eriyip gittiğini belirtiyor işçiler. Artık hangi gıdaların zam şampiyonluklarına oynadığı konuşuluyor.
Bu durum araştırma şirketlerinin anketlerine de yansıyor. Metropoll Araştırma Şirketi’nin Ocak ayı başında yayınladığı “Türkiye’nin Nabzı Aralık 2020: Sizin gözlemlerinize göre Türkiye’deki enflasyon yani hayat pahalılığı ne kadar artmıştır?” konulu araştırmaya katılanların yüzde 51,6’sı son bir yıldaki enflasyon ve hayat pahalılığını yüzde 30’un üzerinde hissettiğini söyledi. Yaklaşık yüzde 80’i ise enflasyonu yüzde 20’den fazla hissettiğini söylüyor.
Zam şampiyonluğu demişken; TÜİK’in açıkladığı verilerde gıda enflasyon oranı yüzde 20,61 iken zam şampiyonu gıdaların fiyatının olsa olsa yüzde 40 civarı artacağını düşünebilir insan. Ama maalesef bu çok iyimser bir tahmin. Mesela birincilik yüzde 101 ile karnabaharda. Onu yüzde 84 ile ıspanak izliyor. Ardından yüzde 82 ile yumurta, yüzde 71 ile portakal, yüzde 63,5 ile pırasa ve yüzde 60 ile mercimek geliyor. Tesadüfe bakın ki yüzde 60’ın üzerinde zam oranı olan gıda maddelerinin hepsi de özellikle dar gelir grubunda olanların ağırlıkla tükettiği gıda maddeleri. Mesela bir mercimek çorbası pişirmenin bedeli bile geçen seneye göre en az %60 daha fazla. Ayçiçek yağına ise sadece 4 ayda yüzde 60 civarında zam geldi. 5 litresi 85 lira civarında olan ayçiçek yağına kimi marketler koruma amaçlı alarm taktılar. Bebek bakım ürünleri ise son 1,5 yıl içinde yüzde 100’ün üzerinde zamlanmış durumda.
Bugün bile yapılan zam yetmez iken, sene sonuna kadar gelecek olan zamlarla işçiler nasıl geçinecek? Siyasi iktidarın kuru gürültü lafları ne karın doyuruyor ne de gerçekleri değiştiriyor. Kısacası birileri bizi artık kandıramıyor.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...