Buradasınız
“Yok mu Arttıran?”
İzmir’den emekli bir işçi

Temmuz ayına günler kala Erdoğan, en düşük emekli maaşlarının 2500 liranın altında olmayacağını açıklamıştı. Bu açıklamadan hemen sonra konuştuğum emekliler ve milyonlarca emekli Erdoğan’ın sözlerinin doğru olmadığını maaşlarını aldıklarında gözleriyle görmüşlerdi.
On yıllarca Sümerbank Kumaş Fabrikasında sendikalı olarak çalıştıktan sonra emekli olan Zihni amca sürekli öksürür ve yaz-kış sürekli terler. “Zihni amca en düşük emekli maaşı 2500 liranın altında olmayacakmış” demiştim. Kalın beyaz kaşlarını kaldırarak ve sürekli öksürdüğü için kesik kesik, “Ben 6 bin maaş alıyorum. 6 bin de teyzen alıyor. Vallahi yetmiyor. Özel hastanelere para yetiştirmek mümkün değil. Emekliye 10 bin lira da verseler yetmez. Ben bütün emeklilerin en az 10 bin lira maaş almasını istiyorum” demişti.
Temmuzda zamlı maaşlar emeklilerin cebine varmadan vantuzla çekilir gibi gitti. 22 Temmuzda mahallenin pazarına gitmiştim. Kapı komşum Fahri amca ve eşi Saadet abla ile pazar içinde karşılaşmıştık. Fahri amcanın okuması olmadığı için Saadet abla tezgâhlardaki fiyatları okuyordu. Domates tezgâhındaki pazarcılar katakulli yaparak kâğıdın üst tarafına küçücük “yarım kg” yazmışlardı, 10 lira ise büyük yazılmıştı.
Saadet abla öyle kül yutacak biri olmadığı için “yarımı küçük yazarak beni kandıramazsınız, utanmazlar” deyince, Fahri amca da “ne yiyeceğiz, poğ mu yiyeceğiz?” demişti. “Fahri amca maaşın 2500 oldu mu?” diye sormuştum. Etrafta görünmez ajanlar doluymuş gibi “cık, cık, cık” yaptığında maaşının 2500’ün altında kaldığını anlamıştım. İzmir’e taşındıklarından beri, Saadet ablanın üzerinde basma entari ve kendi ördüğü rengi solmuş hırka, ayaklarında yıpranmış, tabanları erimiş terlikler dışında bir şey giydiğini gören olmamıştır. Fahri amca ise çalıştığı hastaneden kalma iş pantolonunu, önünde ve arkasında taşeron şirketin adı yazılı kışlık, uzun kollu iş elbisesini giyer. Artık piyasada satılmayan tahta ökçeli ayakkabısından dolayı da “tak tak amca” dendi mi herkes bilir. Fahri amcanın okuması yazması yok. Ama “mührü Süleyman benim” diye düşündüğü için maaşı kendi cüzdanında olurmuş. Saadet abla her şeyi yani evin tüm yönetimini ele almış ama maaş hariç. Aslında Saadet ablanın durumu da iş hayatının dışında olan yani çalışıp ekonomik bağımsızlığına sahip olmayan milyonlarca kadının durumundan hiç farklı değil.
Şimdi gelelim Ağustos ayının son günlerinde gündemden düşmeyen “emekliler için promosyon için son tarih 31 Ağustos” söylemine ve şıracının bozacının yalanını açık etmesi meselesine. Bankaların maaşını 3 yıl başka bankaya taşımayacağına taahhüt imzalatarak verecekleri promosyona dair haberler sermaye medyasında emekli gıdıklama seansları haline getirildi. “Yok mu arttıran?” dedirtti. Şıracıların ilk sırasında yer alan ve Demirören’e tır kasasına sığmayacak kadar çok kredi verip buna da “ticari sır” diyen Ziraat Bankası, web sitesinde “1500 TL ve altı emekli aylığı alanlara 500 TL, 1500 ile 2500 TL arası maaş alanlara 625 TL, 2500 TL ve üzeri maaş alanlara 750 TL ödeme yapılacak” yazısını yayımladı. Diğer kamu bankalarının web sitelerindeki rakamlar da hemen hemen aynı.
Özel bankalar web sitelerinde emeklilere verecekleri promosyonu öyle janjanlı ambalajlara sarmışlar ki emeklilerin rüyalarını ve hayallerini satın alabilecek düzeyde. Bu para babalarının döndürdüğü dümende emeklilerin gözünden gizledikleri şeyler var. Birincisi, reklamını yaptıkları 7, 8, 9, 10 bin lirayı her emekliye değil, maaşı 7-8-9-10 bin ve üstünde olanlara vermeyi taahhüt ediyorlar. Yani ne kadar ekmek, o kadar köfte. İkincisi ise maaşını taşıyacak emekliye maaşını ayın sonuna dek çekmeme, bütün faturalarını otomatik ödemeye bağlama ve kredi kullanma gibi şartlar getiriliyor. Bu havada uçuşan rakamları duyan emeklilerin bankalarda, ATM’lerde uzayıp giden kuyruklarda birbirlerine gülümsediklerini ve birbirlerinin sırasına azami hürmeti gösterdiklerini gördüm. Fakat sırası gelen maaşını eline aldığında en yakın köşeye varıp parayı birçok defa saydıktan sonra kaşlar çatıldı. Galiz küfürler ederek ve bankaya kanlı düşmanına bakar gibi bakarak uzaklaştılar. Aynı dertte olanların birlikte küfürler ettiklerini gördüm.
Şimdi önemli bir mesele ile bitireyim. Asgari ücretten, toplu iş sözleşmelerine, emekli maaşlarına dek, yaşlı, genç tüm işçilerden duyduğumuz “verdiler, verecekler, vermediler” sözlerini ne çok duyuyoruz değil mi? Oysa 1980 öncesi sendikalarında ve hayatın her yerinde örgütlü olan işçi büyüklerimizden “onlar vermedi, örgütlü gücümüzle biz aldık” ifadelerini duyardık. Bu sözlerin anlamı çok derindir. Bugün işçi sınıfı olarak sendikalarımızda sınıf temelinde bir örgütlülüğü yaratabilirsek ve UİD-DER gibi sınıf örgütlerimizde bir ve beraber olursak bu tabloyu değiştirebiliriz.
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
- Ev Sahibi ve Misafirin Çilesi
- “İki Aydır Bizim Eve Et Girmiyor”
- Yaz Tatili Bir Hayal
- Müjdelerin Şahı: Kokteyl Maden Bulundu!
- “Karpuza Dördüncü”
Son Eklenenler
- Belediye-İş üyesi Avcılar Belediye işçileri İstanbul Avcılar Havuz meydanında basın açıklaması gerçekleştirdiler. Eyleme Belediye-İş Sendikasından şube yöneticileri ve temsilciler, demokratik kitle örgütleri, emekten yana partiler ve UİD-DER katıldı.
- Fransa’da Macron hükümetinin emeklilik hakkına yönelik saldırısı işçi sınıfını bir kez daha ayağa kaldırdı. Hükümet emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmak istedi ancak işçi sınıfı bu saldırıya grevlerle, milyonları bulan protesto gösterileriyle...
- Emek ve Özgürlük İttifakı, Ankara’da düzenlediği basın toplantısıyla 14 Mayısta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair kararını açıkladı. “Ülkede demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, toplumsal adaletin gerçekleşmesi için yoksulluğa,...
- Türkiye, tarihinin en büyük depremini yaşadı ve iktidar yine sınıfta kaldı. Yıkılan 11 şehre ve enkaz altında kalan insanlara günlerce yardım elini uzatmadı devlet. Ama sürekli televizyonlarda “müdahale ettik, herkese ulaştık” diye reklam yaptılar....
- Yer bilimciler 6 Şubat’ta yaşanan Maraş merkezli deprem öncesinde açıklamalar yapıyor, uyarıyor ve gerekli önlemlerin alınması için çağrıda bulunuyorlardı. Bu çağrılara kulak tıkayan ve tek bir önlem almayan iktidar, depremin sonuçlarının felakete...
- 15 Martta İngiltere’de 700 bine yakın işçi greve çıktı. İngiltere bir kez daha işçi sınıfının gücüne tanıklık etti. Hükümetin “Bahar Dönemi” bütçesini açıkladığı güne denk getirilen grev, işçi sınıfının sermaye sınıfına ve hükümete karşı kararlı...
- Marmara fayı yakınındaki bölgelerde riskli evlerde milyonlarca insan oturuyor. Bu insanların çok büyük bir kısmının güvenilir bölgelere taşınacak ne paraları ne de imkânları var. Milyonlarca emekçinin hayatı risk altında... Bu insanlar kendi...
- Birleşik Metal-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube, 19 Martta 8. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Classes Butik Otel’de yapılan kurulda söz alan Şube Başkanı Özcan Atmaca, Mata işçilerinin direnişini selamlayarak konuşmasına başladı. “Mata bizim...
- Her yıl 21 Martta Ortadoğu ve Kafkasya halklarının “yeni günün”, özgürlüğün, isyanın, direnişin simgesi olarak kutladıkları Newroz, 2023 yılında “Her yer Newroz her daim Özgürlük/Her der Newroz, Her dem Azadi” şiarıyla karşılandı. 19 Mart Pazar günü...
- Türk-İş’e bağlı Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) 31. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ali Emiri Kültür Merkezi konferans salonunda yapılan Genel Kurulun ilk gününde, 6 Şubat depremlerinin felakete...
- Deprem, tsunami, sel, kasırga… Bunlar dünya var olalı beri meydana gelen doğa olaylarından bazıları. Tarihte insanlar bu tür doğa olaylarıyla nasıl baş edeceklerini bilmedikleri için türlü felaketlerle karşılaştılar, nice acılar çektiler. Kimi...
- Yoksullaşma, artan hayat pahalılığı, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları nedeniyle pek çok sektörde sendikalaşan işçilerin sayısı artıyor. Siyasi iktidarın işçi düşmanı politikalarından güç alan patronlar sınıfı, işçilerin sendikalaşma hakkına...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri “Depremin 40. gününde kaybettiğimiz canları yaktığımız mumlarla anıyoruz” diyerek 16 Mart günü anma eylemleri gerçekleştirdi. İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı ve Kadıköy İskele Meydanında bir araya gelen...