Buradasınız
“İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
İzmir’den bir İşçi Dayanışması okuru
İşçi sınıfının ozanı Nâzım Hikmet, Ölüme Dair şiirinde kapitalist düzen altında ölümün adil olmadığını anlatır. “Bir Acem şairi ölüm âdildir diyor. Ölümün âdil olması için hayatın âdil olması lâzım…” Nâzım, kendisi evvelce ölümün kıyısından birden çok kere döndüğü için mücadele edenlerin öldüğüne inanmadı hiçbir zaman. Sadece her dalı yemiş dolu bu yaşanası dünyada çok az misafir kaldığımıza ve beyaz bir masada doyasıya bir kerecik olsun yemek yiyemediğimize hayıflandı. Sömürücü düzenin efendilerine ise öfke ve nefret duydu Nâzım usta.
Artık mektubumun başlığı olan “İstanbul’da mezar yeri alamayız” konusundan devam edeyim. Yeni yılı İstanbul’da UİD-DER’li mücadele arkadaşlarımla birlikte karşılamıştık. Aramızda bir de minik bir UİD-DER’li çocuğumuz vardı. Minik afacan için her zamankinden farklı bir gündü. Enerjisi azalıp uykusu gelinceye kadar hepimizi yan yatırdı. Büyükler olarak sohbetimiz afacan uyuduktan sonra koyulaştı. Sınıf temelinde örgütlü işçilerin sohbetleri, yeni yıldan beklentileri, canımızı yakan şeyler nelerse, bizler de onlardan konuşuyorduk. Bizim afacanın annesi bir ara kayınbabası ve kayınvalidesi ile aralarında geçen kefen meselesini ve sonrasında yaptıklarını anlattı. Genç bir işçi annenin kefen, kefen takımları ve mezar yeri üzerine anlattıklarını aktarayım.
“Kayınbabam ve kayınvalidemle oradan, buradan konuşuyorduk. Kayınbabam kefenden söz etti. Yaşı epey var ama öyle önemli bir sağlık sorunu yok şimdilik. Neden kefen konusunu açtı, bilmiyorum. Ama merak ettim. Eve gidip internette başladım kefen araştırması yapmaya. Gördüklerim karşısında “bu ne, daha neler, yok artık” diye çok şaşırdım. Sanki çeyiz takımı satar gibi kefen takımları satıyorlar. Her boy, bir sürü çeşit, lüksü var, kalitelisi var, kalitesizi var, ucuzu var, pahalısı var. Hani ne ararsan var gibi bir şey. Baksanıza ya, kefenlerde bile aynı değiliz” diyerek sinirle gülmüştüm. Sonra sohbetimiz haliyle yeni bir yılın ilk saatlerinde kefenden sürekli uçan kiralara, pahalılığa, çocuk bezinden, bebek mamasına devam etti. Hepimiz bir yandan duygu ve düşüncelerimizi dile getiriyor, diğer yandan da bizi evlerine konuk eden mücadele arkadaşlarımızın hazırladıkları nefis yemeklerin tadına bakıyorduk. Sonra yine bizim afacanın annesi belki de iyi anlaştığı ve sevdiği kayınbabasının kefen konusundan etkilendiği için “İstanbul’da mezar yeri de alamayız artık” dedi kırgın bir ifadeyle. Kayınbabası, kayınvalidesi, kayınları ve kendileri de kiracı olmadıkları halde geçinmekte nasıl zorluklar çektiklerinden örnekler verdi. Sonra da bizim minik afacanın kuruyemişi çok sevdiğini anlattı: “Hep bir şeylerden kısarak yaşıyoruz. Çocuğum henüz iki yaşında. Kuruyemişi özellikle de cevizi çok seviyor. Kendimize alamıyorum. Ama mecburen çocuğum yesin diye onun için az da olsa alıyorum” dedi. Kulağı ise diğer odada uyuyan minik oğlundan gelebilecek sesteydi. Ha eklemeden geçmeyelim ki örnek olsun. Minik afacanın o cep yakan bebek bezini uyumadan önce babası değiştirmeye gitmişti.
Evet, işçi kardeşlerim, sermaye sınıfı biz işçi sınıfını çalıştırıp iliklerimize dek sömürdüğü günün sonunda adeta görünmez olmamızı istiyor. Bizi, yani toplumun %99’unu sadece yaşarken değil öldükten sonra da yakınlarında istemiyor. Yaşadığımız sürece ikamet ettiğimiz evler, mahalleler asla burjuva sınıfın mahalleleri ile bir değildir, adeta siyah ile beyaz kadar ayrıdır. Onlar denize nazır fildişi kulelerinde, depreme dayanıklı villalarında, sağlıklı koşullarda yaşarlar. Hatta öldükten sonra da lüks kefen takımlarıyla, saray gibi mezarlara gömülürler. Biz yoksul işçiler öldükten sonra bile onlarla eşit olamayız. Yaşadığımız sürece her bir günümüz yokluk, yoksunluk ve yoksulluk içinde geçiyor. İş kazalarında, hastane kapılarında, savaşlarda ölüyoruz. Öldüğümüzde bile sınıf ayrımıyla karşı karşıya kalıyoruz. İnsanın insanı sömürmesine dayanan bu düzen yıkılmalıdır. İnsanlar yaşarken de öldükten sonra da eşitliğe ancak sınıfsız bir toplumda kavuşabilir. Bu gerçek anlamda iğrenç, çürümüş düzen ancak işçi sınıfının devrimci mücadelesiyle yıkılır. Dirimize ve ölümüze sahip çıkmak için örgütlenmekten başka gerçekten bir şansımız yoktur.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Fernas madencilik ve Akcanlar Tekstil işçileri günlerdir seslerini duymayan Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Polonez işçilerine bir kez daha saldıran çevik kuvvet polisi işçileri ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara...
- Diyarbakır’a bağlı Merkez Bağlar ilçesinde 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylülde dere kenarında bir torbanın içinde bulundu. Türkiye’nin çeşitli illerinde Narin’in katledilmesine karşı...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...