Buradasınız
Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
İstanbul/Kartal’dan bir işçi

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “ekonomi gözlerdeki ışıltıdır” sözü hâlâ akıllarda. Nebati’ye göre gözlerinin ışıldamaması için bir neden yok çünkü ekonominin çarkları dönüyor. Mutfaklar yangın yerine dönmüşken Bakan Nebati’nin böyle konuşmasına şaşırmamak gerek. Çünkü onlar çark derken yoksuldan alıp zengine vermeyi, kaynakları kendilerine akıtmayı anladıkları için onlara göre ekonomide sorun yok, cepleri şişmeye devam ediyor. Olup bitene bizim feri sönmüş gözlerimizle bakmaları mümkün değil haliyle. Durduk yere tokun açın halinden anlamalarını bekleyemeyiz ya!
Bakan öyle düşünceli ki onların gözünden işlerin nasıl göründüğünü anlatıp bizim de aynı rüyayı görmemiz için adeta çırpınıyor. Biz de ferahlayalım istiyor. Nebati, çok “anlayışlı” davranarak korkularımızın yersiz olmadığını anlatıyor. 1980 ve 1990’larda enflasyon travması yaşayan bir toplum olarak, haklı olarak korkuyormuşuz. “Bu iş nereye kadar gidecek?” diye soruyormuşuz umutlarımız kırıldığı için. Ama Bakan “karamsarlık şeytanidir” diyor üstüne basa basa! “Önümüzdeki dönemde enflasyon düşecek” repliğiyle bir kez daha içimize soğuk sular serpiyor! Zaten söylediğine göre biz asgari ücretlileri, emeklileri enflasyon karşısında ezdirmemişler. E, daha ne? 1990’lı yılların dar gelirlisiyle 2020’li yılların dar gelirlisi arasında büyük bir fark olduğunu, devletin dar gelirliye sahip çıktığını da güzel güzel anlatıyor Nebati. Valla karamsarlık falan kalmadı, hepsi uçtu gitti! Ohhh, cümleten ferahladık!
Bakan Nebati sadece bize değil, cümle âleme moral ve umut veriyor. IMF, Dünya Bankası, G-20 toplantılarında gelişmiş ülkelerin Hazine ve Maliye Bakanlarının dünya ekonomisinin gidişatı hakkında ağlaştıklarını, şikâyet ettiklerini gördüğünü; kendisinin söz alarak “bir miktar enflasyon karşısında korkmayın” diye öğütte bulunduğunu söylüyor Nebati. Dünya ve Türkiye’ye “bu kötü günler geçecek rahat olun” mesajı veren Nebati’nin bu rahatlığının kaynağı pek bilinmiyor ama olsun. Demek ki çarklar döndükçe rahatlık ve gevşeme de sağlıyor. Freni patlamış kamyon gibi yalpalayıp durmak bile vız geliyor!
Elbette bu kadar çaba karşılıksız kalmıyor. Sokağa çıktığında vatandaşların gözlerinden, bakışlarından, duruşlarından her şeyi anladığını ifade ediyor Bakan Nebati. “Yabancı ülkenin bir bakanıyla sohbet ediyoruz. ‘Sizin ülkede enflasyon çok yüksek’ dedi, ben de ‘doğru’ dedim. Biz bununla mücadele edeceğiz, biz bunu çözeceğiz, kararlıyız. Ama bakın dedim, ben bu enflasyonla sokağa çıkıyorum. Siz yüzde 10 enflasyonla sokağa çıkamıyorsunuz. Bu ‘vay be herkes kanıksamış’ anlamında olan bir şey değil. Bu şu demektir; insanlar işini kaybetmediği için, var olan zorlukları -özellikle dar gelirlilerin yaşadıkları problemleri- gören, okuyan bir iktidarı, Bakanı gördüğü için ben çıkabiliyorum. Vatandaşa ‘birazcık sabır’ dediğimde vatandaş ‘biz sabır göstermeye hazırız’ diyor. Yaz geldi, ücretler arttı ve insanlar ile iletişimimizi güzel bir şekilde sürdürüyoruz.”
“Henüz işinizi kaybetmediniz” diye bardağın dolu tarafını bir güzel gösterdikten sonra bir konuda daha aydınlatıyor bizi Bakanımız Nebati. Enflasyon sadece bir algıymış, mevsimsel ve konjonktürelmiş. Cumhurbaşkanı öncülüğünde oluşturdukları Yeni Ekonomik Model ile enflasyon üç ay içinde, olmazsa sonraki üç ay içinde o da olmazsa elbet bir gün inecekmiş! İşte şimdi daha da ferahladık, gevşedik, rahatladık, uçuşa geçtik valla! Ama dur bakayım. Gökyüzüne doğru değil, uçurumdan aşağı mı uçuyoruz yoksa?
Galiba fazla rahatlık iyi değil, tedbiri elden bırakmamak, Nebati’nin gözlerine değil gerçeklere bakmak lazım. Rüyalarımız Nebati’nin gözleri kadar ışıl ışıl ama hayatlarımız cehennem olmasın sonra. Gelin silkinip uyanalım, birlik olalım kardeşler. Biz birlik olmadığımız zaman köpeksiz köyde değneksiz gezenler misali rahat rahat gezenler çok olur yoksa. Haliyle kabahat de sadece gezenlerde değil onları gezdirende de olur.
Şu Promosyon Meselesi…
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...