Buradasınız
Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
Esenyurt’tan bir metal işçisi
Alım gücümüz hariç her şeyin fiyatının alabildiğine yükseldiği ve rejimin paraya çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde, emekçiler için sözde “ucuz konut projesi” ve bunu hak etme koşulları açıklandı. Açıklamayı takip eden ilk iki günde 2,5 milyon kişi sığınacak bir yuva hayaliyle hemen kayıt başvurusu yaptı. Çevremdeki işçi arkadaşlardan da başvuranlar oldu, üstelik bunların bir kısmı düne kadar AKP’ye güvenmediğini söyleyen işçilerdi. Aşırı mesailerden evin yolunu unutan, işyerindeki öğle yemeği dışında bir şey yemeyen işçiler, bir anda rejimin attığı oltaya abandılar. Örgütsüzlüğün getirdiği bu durumun bana hatırlattıklarını anlatmak isterim.
Sene 90’ların ortası… Sabah gazetesi kuponla televizyon vereceğini ballandıra ballandıra anlatıyordu. Biz de reklamların cazibesine kapılarak kupon biriktirmeye karar verdik. Güya hem günlük gazete okuyacağız, hem de bir süre sonra bir televizyonumuz olacaktı. Ve 365 gün sürecek olan maceraya başlamıştık. Her gün gazete alıyor bunları güzelce kesiyor ve her ay götürüp kupon yatırma merkezlerine yatırıyorduk. Deneyimli komşular ikaz ediyordu ama bizim kulağımız onlara kapalıydı. Tabii bir noktadan sonra gazete kuponlu ve kuponsuz olarak ikiye ayrılmış, kuponlu gazetenin fiyatı diğerine göre ikiye katlanmıştı. Biz ısrarla kupon toplamaya devam ediyorduk, fakat fiyat artışları da en az bizim kadar ısrarlıydı. Kar kış derken gazete gelmiyor ona ulaşmak için başka semtlere gidiyoruz, kuponlarımız yanmasın diye bakkalları, marketleri devreye sokuyoruz, yakın akrabalardan ricalar ediyoruz. Resmen kupon biriktirmek için dişimizi tırnağımıza takmıştık. Böyle koşuşturmalar, çektiğimiz çileler, artan fiyatlar derken aylar da ilerledi. Özellikle yarıyıl geçmesiyle birlikte adeta kuponlu gazeteye iki günde bir zam gelmeye başladı, onca emekten sonra vazgeçemiyoruz da! Nihayetinde sona doğru geldiğimizde nefes nefese kalmış yarışmacı gibi olmuştuk. İlk zamanlar eş dosttan gelen ikazlara kulak kabartmadığımız için içten içe pişmanlık duyuyor fakat bunu itiraf da edemiyorduk.
Neyse yolun sonuna gelmiştik. 4 televizyon alacak parayı bir televizyonun kuponlarına vermiştik, tabii yağmurda çamurda çektiğimiz çileler de cabası. Artık sondu ve “bu son kuponu yatırmaya götürdüğümüzde televizyonu alıp geleceğiz” hayalleri kuruyorduk. Nereden bilebilirdik hevesimizin kursağımızda kalacağını. Kuponları teslim ettiğimiz nokta elimize bir kâğıt parçası tutuşturarak “Bir ay sonra bu kâğıtla gidin şuradan alın” demişti. Artık dayanacak gücümüz kalmamış, derviş sabrımız iyice yıpranmıştı ama neyse sonuçta alacaktık! Bir ay daha geçti, bahsedilen yere gelmiştik, birçok kayıt kuyut işlemlerinin ardından bir çalışan ufak bir koliyle bize doğru geliyordu. Biz “hayır bu olamaz” diye abimle içimizden geçirirken, evet olan olmuştu. Gelen koli bize aitti. İçinden çıkan şey ise sadece bir kitap sayfası büyüklüğünde, reklamlardaki televizyonla alakası olmayan adeta bir maket TV’ydi! Aldık eve geldik. Tabii herkeste bir hayal kırıklığı… Neyse tam televizyonumuzu kabullenmeye başladık derken 2 ay sonra bu televizyon da kullanılamaz hale geldi.
İktidarın açıklamış olduğu sözde ucuza konut projesiyle alakalı bana “sen neden kayıt olmuyorsun” diye soran işçi kardeşlerime, ben de bu anımı anlatıyorum. “Bunların bize barınabilecekleri bir yuva vermesini geçelim, açlık sınırı altındaki asgari ücreti çok gören insanlar, bunlara mı güveniyorsunuz?” diyorum. Ne çabuk unutuyoruz bunların bize attığı kazıkları? Asgari ücreti bize çok gören bunlar değil mi? İnsan gibi bir yaşamı bize çok gören bunlar değil mi? Bunlar değil mi kıdem tazminatımızı, emeklilik hakkımızı gasp etmek isteyenler? Onlar değil mi biz işçileri kölelik koşullarına mahkûm edip ömrümüzü dört duvar arasında geçirmemize sebep olanlar?
Bu yazımı İzmir’den bir emekli abimizin sözleriyle noktalamak istiyorum. “Tüm işçi kardeşlerimiz güzel, konforlu, sağlıklı, güneş gören ve kuşlarla cırcır böceklerinin vokal yaptığı evlerde yaşamayı hak etmiyorlar mı? Çalışan, üreten, var eden işçi sınıfı olduğuna göre ziyadesiyle ve herkesten önce biz hak ediyoruz. Peki, açgözlü, her şeye kâr gözüyle bakan kapitalist düzen altında işçi ve emekçilerin bu evlerde yaşamaları mümkün mü? Hayır! Yani işçi kardeşler sömürücü düzen altında herkesin her şeyden eşitçe yararlanması mümkün değildir. Sağlıklı ve güzel konutlarda yaşamak için, yaşadığımız evlerin bir depremle bize mezar olmaması için bile mücadele etmekten gayri bir seçeneğimiz yoktur.”
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci büyük sakız ve şekerleme üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul Esenyurt’ta bulunan fabrikasında sendikal baskılar devam ediyor. Mentos, Vivident gibi markaları bünyesinde barındıran şirket sendika...
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...