Buradasınız
Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
İstanbul/Tuzla’dan bir öğretmen
Maraş merkezli depremin meydana geldiği 6 Şubat sabahı, bölgeden gelen ilk haberlerle beraber insanların başına neler geldiğini ve bundan sonra neler yaşayacaklarını düşününce tüylerim diken diken oldu. Moloz yığınına dönüşmüş binalar, canını kurtaranların perişan halleri, yakınlarının canını kurtarmak için yardım bekleyen insanlar, buz gibi bir hava... Ne yazık ki her dakika aldığımız haberler, gördüğümüz manzaralar 23 yıl önceki depremden çok daha yıkıcı bir tabloyla karşılaşacağımızın sinyallerini veriyordu. On binlerce insanın hayatını kaybedeceği, geride kalanların evsiz, aşsız, işsiz kalacağı ortadaydı. Yardıma ihtiyacı olan milyonlarca insan demekti bu! Siyasi iktidar ise büyük bir çöküş ve beceriksizlik içindeydi.
Tüm bu olumsuz tabloya rağmen depremden hemen sonra gördük ki, depremin daha ilk saatlerinden itibaren toplumumuzdaki işçi ve emekçi insanların büyük bir çoğunluğu işyerinde, mahallesinde, binasında hemen yardım seferberliğine girmiş, kimi kara kışta, ayazda kalan insanlara battaniye, giyecek, yiyecek yetiştirmenin derdiyle koşturuyor, kimi sivil toplum örgütlerine para desteğinde bulunuyordu. Hatta belki bu defa vicdansızlık yapmaz da verirler diye iktidarın gönderdiği IBAN hesaplarına bile para yatırmaya başlamışlardı. Daha ilk günden enkaz altındakilerin çıkarılması için, depremden kurtulanlara yemek yapmak, çadır götürmek, sağlık hizmeti vermek vb. birçok iş yapmak için binlerce insan seferber olup bölgeye gitti. Bir yanımızla yıkılmıştık ama öbür yanımızla birbirimizin elini tutarak bizim yine bizden başka kimsemizin olmadığını, birbirimize güvenmekten başka bir şansımız olmadığını görmüş ve anlamıştık. “Bu topluma güven olmaz” diyenlerin ne kadar boş lakırdılar ettiklerini bir kere daha ortaya koydu bu manzara! Siyasi iktidar bunca yıldır sesimizi yeterince çıkarmadığımız için bize yuva yerine mezar hazırlamış, yıllarca biz işçileri, emekçileri birbirimize düşman etmişti. Ama böyle bir günde alın teriyle geçinen herkes, her işçi, her emekçi bir kere daha gördü ki, acılar kapıya geldiğinde hepimizin sığınacağı tek bir yer var, o da birlik, beraberlik, dayanışma!
İlk gün UİD-DER’in Türkiye ve Suriye emekçilerine dönük yayınladığı mesaj üzerine hemen dayanışma kampanyasına nasıl katkıda bulunabileceğimizi düşünmeye başladık. Hepimiz elimizden gelen ne varsa yapmaya hazırdık. UİD-DER de diğer sosyalist örgüt ve partileri gibi kısa sürede durumu değerlendirip, iktidarın engellemelerini aşarak bölgeye yardım göndermenin planlarını yapmaya başlamıştı bile. Kampanyamızı en kısa sürede çevremizdeki dostlarımıza, ailelerimize, işyerlerimizdeki arkadaşlarımıza duyurduk. Başka kurumlara bağış yapmalarına rağmen dayanışma için uzanan elleri boş döndürmeyenler de az değildi. Arkadaşlarla konuştuğumuzda UİD-DER’i bilen birçok arkadaşın hem örgütümüze hem iktidarın tüm engellemelerine rağmen bölgeye yardım ulaştıran diğer sivil toplum örgütlerine, sendikalara da yardım ettiklerini, ekonomik zorluklara rağmen depremzedeleri hayatta tutmak için ellerinden gelen yardımın en iyisi için çabaladıklarını anlatıyorlardı. Bunlar içimizi ısıtan, bizi duygulandıran, dayanışma ruhunun işçi-emekçilerde fazlasıyla olduğunu tekrar tekrar kanıtlayan güzel anekdotlardı. Birçok arkadaşımız fabrikalarında, işyerlerinde organizasyonlar yaptı. Bölgede acil ihtiyaç olan sağlık ve hijyen malzemelerinden alabildikleri kadar alıp dayanışma örneği gösterdiler. Her arkadaşımız canla başla çalışıyordu. Hepimizdeki duygular ortaktı: Dayanışma elini uzatan bir eli daha tutmak... İktidarın terk ettiği, yardımların önünü kesip yaşamlarını umursamadığı insanların hayata tutunmasını sağlamaktı. Örgütlü olduğumuz fabrikalardan, bağ kurduğumuz UİD-DER dostlarından toplanan yardımları bölgedeki insanlara ulaştıran, bölge halkının yarasına pansuman yapmaya, aş yetiştirmeye, başını sokacağı bir çadır kurmaya giden arkadaşlarımız da oraya uzanan elimiz, kolumuz oldular.
Yüreğimiz bir yanıyla bölgedeki insanlarımızın acılarıyla yanarken diğer yanıyla insan hayatına zerre kadar değer vermeyen iktidara öfkeyle dolu! Bölge insanının ihtiyaçları bu yardımlaşma ve dayanışmayla hemen karşılanacak gibi değil. Önümüzdeki aylarda dayanışma ve yardımlaşma elimizi uzatmak boynumuzun borcu. Ama bu acıları daha fazla yaşamamak, bu yaşananlara dur demek için iktidara karşı ortaya çıkan öfkeyi de, ondan kurtulmak için gereken mücadeleyi de daha fazla büyütmemiz gerekiyor.
Kızılay Skandalı İktidarın Aynasıdır!
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...