Buradasınız
İlk Fabrika İşgali: DERBY
Egemenlerin grevleri, eylemleri, boykotları, yani hak arama mücadelesini, dünyayı değiştirme mücadelesini “ıvır zıvır” ilan ettiği bugün, geçmişteki mücadeleleri hatırlamak ve tarihsel hafızayı güçlendirmek çok önemlidir. Bu kapsamda, geçmişten günümüze, belli başlı işçi mücadelelerini Tarihten Bir Yaprak başlığı altında yayınlıyoruz.
Tarihten Bir Yaprak
İlk Fabrika İşgali: DERBY
Sene 1968. Dünyada kapitalizmin yarattığı çelişkilere ve sorunlara karşı kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla toplumun geniş kesimlerinde bir öfke kabardı. Harekete geçen kitleler, adeta kapitalist sömürü düzenine başkaldırıyordu. Yükselen bu dalga kısa süre içinde Türkiye’yi de sarıverdi. Tüm dünyada gerçekleşen fabrika ve üniversite işgalleri bu topraklarda da gerçekleşmeye başladı. 1968 yılının Temmuz ayında ilk olarak Derby işçileri, toplu sözleşme yetkisinin gaspına karşı fabrikalarını işgal ettiler ve kazandılar. Böylece diğer sınıf kardeşlerine de örnek oldular. Türkiye işçi sınıfının ilk işgal eylemi olan Derby işgali de, gelecek işçi kuşaklarının yararlanacağı zengin bir mücadele deneyimi olarak tarihteki yerini aldı.
Kazlıçeşme’de bulunan Derby, o dönemde lastik sektörünün önemli fabrikalarından birisiydi. O dönem mücadeleci bir sendika olarak göze çarpan Lastik-İş Sendikası da Derby’de 1950’li yıllardan itibaren örgütlüydü. Sendikanın başında işçilerin güvenini kazanmış eski bir Derby işçisi olan Rıza Kuas vardı.
İşgale giden süreç
1967 yılında Lastik-İş Sendikasının Türk-İş’ten ayrılıp DİSK’in kurucu sendikalarından biri olmasıyla korkuya kapılan patronlar, ayak oyunlarına başvurdular. Kendi güdümlerinde hareket eden Türk-İş’in lastik işkolunda sendikasız kalması nedeniyle ilk olarak Kauçuk-İş adıyla yeni bir sendika kurdurdular. Kauçuk-İş Sendikası, Lastik-İş’in sektördeki gücünü kırmak için bizzat Derby patronu ve Türk-İş bürokratlarının yönlendirmesiyle, Derby’de çalışan beyaz yakalı işçilere kurdurulmuştu. Sonraki süreçte patronlardan alınan işçi bilgileriyle Kauçuk-İş’e üye fişleri dolduruldu, işçilerin imzaları taklit edildi. Öyle ki o sırada lastik işkolunda toplamda 11 bin işçi çalışıyor gözükürken, Kauçuk-İş 14 bin üyesi olduğunu açıklıyordu!
Sonuç olarak lastik işkolunda bu iki sendika arasında bir yetki davası ortaya çıktı. İşkolunda yürüyen yetki davası, sektörün kilit fabrikası Derby’de de yürüyordu. Derby patronunun mücadeleci bir sendikaya olan alerjisi iyice belirginleşmişti. İşçilere Lastik-İş’ten istifa etmeleri yönünde baskı yapılıyor, hakaretler ediliyordu. Lastik-İş’ten istifa etmeyen işçiler ya para ile tutulan patron adamları tarafından dövülüyordu ya da işten atılıyordu. Atılan işçilerin yerine alınan işçilere ise zorla Kauçuk-İş’e üyelik fişi dolduruluyordu. Tüm bu baskıların, saldırıların, tehditlerin ve sahtekârlıkların sonucunda Kauçuk-İş sendikası, Derby’de çoğunluğu sağladığını ilan etti. Yargıtay da yetkili sendika olarak Kauçuk-İş’i gösterdi. Yargıtay kararını gerekçe gösteren Derby patronu ise Lastik-İş’i artık muhatap almayacağını ve 4 Temmuz sabahı Kauçuk-İş’le sözleşme imzalayacağını duyurdu. Fakat tüm bu açıklamalar yapılırken Derby işçisi henüz sözünü söylememişti!
İşgal!
Derby işçileri için kendi sendikaları olan Lastik-İş’in muhatap alınmayarak Kauçuk-İş’le sözleşme imzalanacak olması bardağı taşıran son damla olmuştu. İşgal öncesi gizli toplantılar düzenleyerek hazırlık yapıyorlardı. İlk elden temsilcilerden ve öncü işçilerden oluşan bir komite kuruldu. Ev ev, kahve kahve dolaşılarak henüz tereddütleri olan işçi arkadaşlarını işgale ikna ettiler. Ve nihayet sözleşmenin imzalanacağı 4 Temmuz günü sendika seçme özgürlüğü için referandum talebiyle işyerini işgal ettiler. Son sözü söylediler!
İşgali gece vardiyasındaki işçiler başlattı. İlk önce patronun tüm adamlarını dışarı çıkardılar. Fabrikanın santralini ele geçirdiler. Sabah vardiyaya gelen işçilerin de işgale katılmasıyla görev dağılımı yapıldı. İşyerinde çoğunlukta olan kadınlar işgalde de en öndeydi. İşçiler olası saldırılara karşı kendi güvenliklerini almayı da ihmal etmediler. Fabrikanın kapıları kaynaklandı, nöbetçiler belirlendi ve düzenli devriyeler oluşturuldu. Böylece Türkiye işçi sınıfı tarihindeki ilk büyük işgal eylemi başlamıştı!
Günümüzde pek çok fabrikadaki mücadele, henüz nihayete eremeden, yapılan yanlışlar ve dikkatsizlikler yüzünden patron tarafından öğreniliyor ve engelleniyor. Oysa Derby’de yürüyen mücadele öyle başarılı örülmüştü ki patron ancak sabah işyerine geldiğinde fabrikanın işgal edildiğini öğrenebildi. 4 Temmuz sabahı Derby patronu için oldukça sıradan başlamıştı. Her günkü gibi son model arabasıyla fabrikanın önüne gelen patron, kapıların tutulmuş olduğunu gördü ve işçiler tarafından “Köle değiliz hakkımızı istiyoruz!” sloganıyla karşılandı. Büyük bir korkuya kapılan Derby patronu arabasına bindiği gibi fabrikanın önünden kaçtı. Anlaşılan o gün, sıradan bir gün değildi. İşçiler ipleri eline almıştı!
Derby işçileri taleplerini yayımladılar, geri adım atmayacaklarını kararlılıkla ifade ettiler. Sosyal haklarda, yemeklerde, ücretlerde iyileştirmeler yapılmasını istiyorlardı. İşgale katılan işçilerin, sendikal faaliyet yürüten sendika militanlarının işten atılmasına kesinlikle müsaade etmeyeceklerini belirtiyorlardı. İşçilere hakaret eden, baskı kuran fabrika müdür ve yöneticilerinin işten atılmasını istiyorlardı. İşgalin fitilini ateşleyen ve dillerinden düşürmedikleri bir talepleri daha vardı. İşçiler, Kauçuk-İş sendikasını tanımadıklarını belirterek kendi sendikaları olan Lastik-İş’le toplu sözleşme yapılmasını istiyorlardı.
Dönemin bütün gazeteleri işgali birinci sayfadan verdi. Patronların medyası sürekli olarak işgale ve işgalci işçilere saldırıyordu. Kendini bir işçi örgütü olarak gösteren Türk-İş, bu koroya katılarak Derby işgalini “mülkiyet hakkına tecavüz” olarak lanse ediyor, bir patron örgütü gibi davranıyordu. Tüm bu karalama kampanyalarına rağmen Derby işgal eylemi, kamuoyunda büyük bir yankı oluşturdu. Başta lastik fabrikaları olmak üzere pek çok fabrikadan destek ziyaretleri yapıldı. Sosyalist üniversite öğrencileri dayanışma ziyaretleri düzenlediler. İşgal günlerine “İşçi-Gençlik El Ele” sloganı hâkim oldu. İşçilerin kontrolündeki fabrikada günlerce tiyatrolar, konserler düzenlendi. Marşlar, türküler söylenerek halaylar çekildi. Mücadele etmenin, dayanışmanın önemi üzerine sohbetler edildi. Yapılan her eylemde, söylenen her sözde, coşku ve kararlılık havası hâkimdi!
Bu havayı dağıtmak, işçileri ezmek isteyen egemenler saldırılara giriştiler. İşgalin ilerleyen günlerinde polis, işgali yürüten komite üyelerinin ifadesini almak için karakola götürmek istedi. Fakat işçiler seçtikleri temsilcileri polise vermediler, duruma tepki gösterdiler. Bunun üzerine polis, fabrika çıkışına pusu kurarak çeşitli işlerinden dolayı dışarı çıkmak zorunda kalan 9 işçiyi gözaltına aldı.
Derby işçileri ve Lastik-İş Sendikası tutuklanan bu 9 işçiyi hiç yalnız bırakmadı. Tutuklu kaldıkları bir ay boyunca onlara mektuplar gönderdiler. Ailelerinin her türlü ihtiyaçlarını, aralarında topladıkları yardımlarla karşıladılar. Mücadele ve dayanışma ruhunu yaşattılar.
Tutuklamalar ve baskılar işçileri yıldırmadı. İşçinin örgütlü gücü karşısında korkan patron, yetkili sendikanın belirlenmesi için referandum yapılmasını kabul etti. O dönemde yasalarda referandum yapılması yoktu, fakat işçiler verdikleri mücadeleyle patrona bunu dayatmış, kabul ettirmişlerdi. İşçilerin fiili mücadelesi hukuki bir kazanım getirmişti. 8 Temmuzda mahkeme heyeti gözetiminde referandum yapıldı. 950 işçinin katıldığı referandumda 920 işçi Lastik-İş Sendikasını seçti. Oylama sonuçları coşkuyla karşılandı fakat işçiler rehavete kapılmayarak fabrikayı hemen boşaltmadılar. Patron ve Lastik-İş arasında bir protokol imzalandı. İmzalanan protokolle patron, Lastik-İş’i resmen tanımış oldu ve işçilerin tüm taleplerini kabul etti. Derby işçileri ancak o zaman, 10 Temmuz günü işgal eylemini sonlandırdılar.
İşgalin sonuçları
Türkiye sınıf hareketinin tarihindeki simgesel eylemlerden biri olan Derby işgalinin pek çok kazanımı oldu. İşgal sonrası imzalanan sözleşmeyle birlikte Derby işçileri pek çok sosyal hak ve ekonomik kazanım elde ettiler. Daha da önemlisi işçiler kendi sendikalarını tanımayan patrona, iradelerini dayattılar ve kabul ettirdiler. İşçiler; Derby patronu, Türk-İş/Kauçuk-İş bürokratları ve yargı engelleri karşısında kendi örgütlülüklerini koruyarak haklarını filli mücadeleyle aldıklarını gösterdiler. Tüm zorluklara rağmen işçilerin giriştiği bu mücadele, işçi sınıfının ne denli güçlü olduğunu gösterdi ve moral verdi. İşgal eyleminin bir yöntem olarak meşruluğu arttı ve işgallerin ardı geldi. Derby işçilerini izleyen tüm lastik işçileri fabrikalarında referandum talep ettiler. Pek çok fabrikada Kauçuk-İş’i silerek Lastik-İş’i güçlendirdiler. Böylece sermaye destekli ve devlet güdümlü sendikal anlayışa karşı ağır bir darbe vuruldu. Bu eylem sayesinde işçiler, kurulmasının üzerinden henüz 1,5 yıl gibi kısa bir süre geçmiş olan DİSK’e daha da büyük bir güven duymaya başladılar.
Derby işgali, bugünün işçilerine de yol açıcı bir deneyim bırakmıştır. Bu deneyim işçi sınıfının örgütlü bir güç olduğunda neleri başarabileceğinin ipuçlarını taşıyor. Patronların tüm baskı aygıtlarının, ayak oyunlarının, sahtekârlıklarının eğer işçiler örgütlüyse nasıl işe yaramaz hale geldiğini gösteriyor. Sınıfımızın tarihinden süzülen bu deneyim, yasal sınırların fiili mücadeleyle aşılabildiğini ve böylece işçilerin yeni haklar elde edebildiğini gösteriyor. Bugün sınıf bilinçli mücadeleci işçilere düşen görev; “Her Şeyi Öğren, Hiçbir Şeyi Unutma!” şiarıyla hareket etmek, mücadele tarihini bilmek, ondan ders çıkarmak ve Kavel, Paşabahçe, Derby, Netaş işçilerinin zengin deneyimlerinin ışığında mücadeleyi yükseltmektir!
Patronlar İşçileri Bölmek İster
Metal İşçileri Greve “Evet” Dedi
- Onurlu Bir Mücadele Deneyimi: 1948 Maden İşçileri Grevi
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- “Cinnet” Değil İşçinin Hak Mücadelesi: 1974 Ülker Direnişi
- Sungurlar Kazan Fabrikası Direnişleri
- Tariş Direnişi ve Direnişin Dönüştürdüğü Emekçi Kadınlar
- Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi: 1961 Saraçhane Mitingi
- Tarihin Aktarma Kayışı ve Cezmi Baba Gibi Olmak!
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- 1928 Tramvay Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Türkiye İşçi Sınıfının Mücadele Tarihinde DİSK’in Yeri
- 1969 Gamak Direnişi ve Şerif Aygün
- Berec Grevi ve Kadınlar
- Fotoğraf ve Tanıklıklarla 1968 Derby İşgali
- Tarihten Bir Yaprak: 1910 Bursalı İpek İşçilerinin Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: “Magirus’ta Grev Var”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Özal’ın Yakasına Sarılıp Hesap Soran Baştemsilci
Son Eklenenler
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...
- Yıllar önce fabrika önlerine gidip işçi kardeşlerimize vardiya çıkışlarında İşçi Dayanışması’nı ulaştırıyorduk. Bu fabrikalar arasında sendikalı olan da vardı olmayan da. Amacımız sendikalı ya da sendikasız olsun fabrikalardaki işçi kardeşlerimize...
- Kocaeli’de Gebze Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan Betek Boya (Filli Boya) işçileri Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinde örgütlendiler. Çoğunluğu sağlayarak yetki belgesini alan sendika, toplu sözleşme görüşmeleri için haftalardır patrona çağrı...
- 24 Aralıkta Balıkesir’de ZSR A.Ş’de meydana gelen patlamada 11 işçi hayatını kaybetti. Katledilen işçilerin kimi henüz hayatının baharında fidan, kimi ana, kimi babaydı. Hepsi bir ananın evladıydı. Patlamanın ardından şirket internet sitesinde...
- Birleşik Metal-İş’in Aralık ayında grev kararı aldığı işletmelerden beşincisi olan Green Transfo Energy’de 25 Aralıkta grev başladı. Kocaeli Çayırova’da bulunan fabrikada çalışan 263 işçi, “sefalet ücreti dayatmasına boyun eğmiyoruz” diyerek şalteri...
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı temsilcileri, 2025 yılı için belirledikleri asgari ücreti düzenledikleri ortak toplantıyla açıkladılar. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ve Çalışma ve Sosyal...
- 11 fabrikada 2 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde metal işçilerinin MESS’e cevabı grev olmuş, Birleşik Metal-İş Sendikası, 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta Grid Solutions ve Schneider Elektrik fabrikalarında...
- Balıkesir’in Karesi ilçesinde bulunan ZSR A.Ş. mühimmat fabrikasında 24 Aralıkta sabah saatlerinde meydana gelen patlama sonucu 11 işçi hayatını kaybederken 3 işçi yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Mühimmat, av, spor ve ses fişeği gibi patlayıcılar...
- Merhabalar dostlar. Yaklaşık 9 yıldır iş güvenliği uzmanı olarak çalışıyorum. Aslında yapmamız gereken çok daha fazla şey varken yasalar, yönetmelikler, patronların baskıları ve işçilerin canını umursamamaları nedeniyle temel olarak yapabildiğimiz...
- Birleşik Metal-İş üyesi 500 işçinin Hitachi Energy’nin Kartal, Tuzla, Dudullu ve Dilovası fabrikalarında 4 Aralıktan bu yana sürdürdüğü grev 20. gününde anlaşmayla sonuçlandı. 14 Aralıkta Cumhurbaşkanlığı kararıyla metal işçilerinin grevi “erteleme...