Buradasınız
1928 Tramvay Grevi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Olağanüstü hal ilan edilmesi nedeniyle işçilerin hak arama mücadelesi olan grev ve direnişler fiilen engellenmiş durumda. Patronlar, olağanüstü hali bahane ederek işçilerin hak aramasının önüne geçiyorlar. Grevler, eylemler, yani demokratik hak arayışı hükümet tarafından “ıvır zıvır” ilan edilmiş durumda. Oysa işçilerin grev, direniş, gösteri gibi demokratik haklar için mücadelesi, Osmanlı’nın son dönemlerine kadar uzanır. Savaştan ve Osmanlı’nın dağılmasından dolayı bu mücadele kesintiye uğradı. Fakat Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte, işçilerin eylemleri de yeniden başladı. İş yasasının bile olmadığı bu yıllardaki mücadele deneyimlerinden biri de 1928 tramvay grevidir.
İstanbul’u bir ağ gibi kuşatan tramvay hattı Dersaadet Tramvay Şirketi tarafından işletiliyordu. Yabancı uyruklu işçilerle yerli işçilerin ücretleri arasında önemli bir fark vardı. Keza kadın işçiler ve çocuk işçilerin ücretleri çok daha azdı. Çalışma süreleri 16-17 saati buluyordu.
Sendika resmi olarak tanınmıyordu. Tramvay işçilerinin haklarını savunan Tramvay İşleri Amelesi Cemiyeti, 1928 Eylülünün sonunda yüzde 50 zam, sosyal hakların iyileştirilmesi ve işe giriş-çıkış saatlerinin belirlenmesi taleplerini şirket yönetimine bildirdi. Şirket bu talepleri kabul etmedi. Bunun üzerine işçiler Valiliğe başvuru yaptı. Osmanlı döneminden kalma grev kanunu uyarınca bir hakem heyeti oluşturuldu. Heyet Valiye işçilerin taleplerinin kabul edilemez olduğunu bildirdi. Bunun üzerine işçiler 8 Ekimde greve gideceklerini açıkladılar.
Yaklaşık 2 bin işçi, 7 Ekim akşamı Şişli Tramvay Deposunda bir araya gelerek sabahın ilk ışıklarına kadar süren bir toplantı yaptı. İşçiler grev kararı aldılar ve günün ilk tramvayları sefere çıkmadı.
İşçilerin grev hazırlıklarını yaptıkları sırada, tramvay şirketi de grevin etkisini kırmak için çalışıyordu. Devlet yetkililerine grevden 1 gün önce başvuran şirket, depoların çevresine polis yığınağı yaptırdı. Bir duyuru yayınlayarak işçileri grev kararından döndürmeye çağırdı ve dönmeyenleri işten çıkaracağını bildirdi. Grevdeki vatmanlar yerine greve katılmayan çoğu masa başı işlerde çalışan işçilere, ehliyetleri olmadığı halde vatmanlık görevi verildi. Bu nedenle meydana gelen birçok kaza ucuz atlatıldı. Bazı vatmanlar ise, ara vermeden çalıştıkları için baygınlık geçirdiler.
İkinci gün ehliyetsiz sürücülerin sefere çıkması Kent Trafik Merkezi memurları tarafından engellenince çalışan araçların sayısı azaldı. Kısa bir süre sonra, grevi kırmak üzere alınan tedbirler sonucunda birçok hatta tramvaylar çalışmaya başladı. Atölye işçilerinin yüzde 35’i, hareket kısmının yüzde 30’u, diğer kısımların yüzde 47’si greve katılmıştı. İlk depolardan toplam 135 tramvay sefere çıktı. Römorksuz olarak çalışan tramvaylar toplam araç sayısının yüzde 48’ini oluşturuyordu.
Bu grevde sınıf dayanışmasının güzel örnekleri de yaşandı. Otomobilciler Cemiyeti ve Demiryolu işçileri kendi aralarında topladıkları parayı grevci işçilere ulaştırdılar.
Şirket yönetimi, grevi zayıflatmak için çaba harcarken, aralarında Cumhuriyet ve Milliyet’in olduğu gazeteler de işçilere greve son verme çağrısı yapıyorlardı. İşçilerin zam talebini kabul etmeyen şirket, grevi bastırmak için cömertçe para harcadı. Grevden vazgeçecek işçilere çift gündelik ve fazladan para verileceğini açıkladı. Şirketin tüm çabalarına rağmen grev, ulaşımı aksatmaya devam etti.
Bunun üzerine dönemin iktidar partisi CHP, bir müfettişi arabuluculuk yapması için görevlendirdi. Tarafları dinleyen müfettiş, işçilere grevi bırakma tavsiyesinde bulundu. Gelişmeler üzerine 14 Ekimde toplanan grev komitesi, çıkarılan tüm işçilerin yeniden işe alınması şartıyla göreve dönme kararı aldı. 15 Ekimde tramvaylar normal seferlerine başladı. “Kara listeye” alınan grev komitesi üyeleri 2 yıl içinde işten çıkarıldı.
1928 tramvay grevi ve bu yıllarda gerçekleşen birçok grev, işçilerin taleplerinin kısmen kabul edilmesiyle sonuçlandı. Zorluklara ve yasaklara rağmen gerçekleşen bu grevler, bugün işçilere önemli deneyimler sunuyor. Çünkü mücadele tarihini öğrenen, dersler çıkaran işçiler, hak arama mücadelesini daha da ileriye taşıyacaklardır.
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- İşçi Dayanışması 194. Sayı Çıktı!
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- Bir Müthiş Bahtiyarlık: “Anlamak Gideni ve Gelmekte Olanı”
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- İsrail’le Ticaret ve Sermayenin Fıtratı
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- Onurlu Bir Mücadele Deneyimi: 1948 Maden İşçileri Grevi
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- “Cinnet” Değil İşçinin Hak Mücadelesi: 1974 Ülker Direnişi
- Sungurlar Kazan Fabrikası Direnişleri
- Tariş Direnişi ve Direnişin Dönüştürdüğü Emekçi Kadınlar
- Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi: 1961 Saraçhane Mitingi
- Tarihin Aktarma Kayışı ve Cezmi Baba Gibi Olmak!
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- 1928 Tramvay Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Türkiye İşçi Sınıfının Mücadele Tarihinde DİSK’in Yeri
- 1969 Gamak Direnişi ve Şerif Aygün
- Berec Grevi ve Kadınlar
- Fotoğraf ve Tanıklıklarla 1968 Derby İşgali
- Tarihten Bir Yaprak: 1910 Bursalı İpek İşçilerinin Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: “Magirus’ta Grev Var”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Özal’ın Yakasına Sarılıp Hesap Soran Baştemsilci
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...