Buradasınız
Yaşasın 1 Mayıs!

Geçmişten günümüze bir tarafta ezenler, egemenler, sömürücüler; öte tarafta ise ezilenler, sömürülenler, üretenler var. Aslında gerçek bu kadar yalın ve nettir. Dünyanın her neresinde olursa olsun toplumda iki ana kesim var: Üretenler ve sömürücüler!
Dünyada son 250 yıldır kapitalizm denen ve sermayenin egemenliğine dayalı bir sistem hüküm sürüyor. Kapitalist düzende de iki sınıf var: İşçi sınıfı ve patronlar sınıfı! Yani yine üretenler ve sömürücüler!
Evet, sömürücüler egemenliklerini sürdürmek için bin bir yola başvurup toplumu din, mezhep, milliyet temelinde bölmeye çalışıyorlar. Din, dil ve milliyet ayrımlarını öne çıkartıp dünya işçilerini bu temelde körleştiriyor ve düşmanlaştırıyorlar. Ama gerçek değişmiyor: İşçi sınıfı üretiyor, asalak patronlar sınıfı ise el koyuyor.
İşçiler ve aileleri yoksullukla boğuşuyor, patronlar ve aileleri lüks ve ihtişam içinde yaşıyor. Asıl gerçek budur ve ne yaparlarsa yapsınlar bu gerçeğin üzerini örtemezler.
Özellikle son 150 yıllık tarih dilimine baktığımızda, üretenler ile sömürücü asalakların kavgasının alabildiğine sertleştiğini görmekteyiz.
İşçi sınıfı kendini savunmak için sendikalar ve sosyalist işçi partileri kurmuş; son derece ağır çalışma ve yaşam koşullarına karşı mücadeleler vermiştir.
Daha da önemlisi işçiler, 1917’de Rusya’da iktidara gelmeyi, o dönemde sömürüye son vermeyi başarmış ve işçi iktidarı dünyada büyük umutlar yaratmıştır. Bu uzun ve zahmetli mücadeleler meyvesini vermiş ve işçi sınıfı birçok hak elde etmiştir.
Meselâ yasalarda sendikaların işçilerin örgütü olarak kabul edilmesi ve grev hakkının tanınması; iş saatlerinin 14-16 saatten 8 saate düşürülmesi; çalışma koşullarının iyileştirilmesi; ücretlerin yükseltilmesi; kapsamlı bir sosyal güvenlik sisteminin oluşturulması, bu sayede işçilerin ücretsiz sağlık hakkına kavuşması, emekli olması ve maaş alması; işten atılmayı zorlaştıran ve çalışma düzenine işçilerden yana kurallar koyan yasaların çıkartılması; iş güvencesi sağlayan kıdem tazminatı veya ikramiye gibi haklar bunlardan bazılarıdır.
Sömürücü asalaklar, bu hakları tanımamak için her türlü yola başvurmuş, polis ve ordu gücüyle işçilerin mücadelelerini kırmaya çalışmışlardır. İşçi sınıfını korkutmak ve mücadeleyi ezmek için birçok işçi önderini idama göndermiş ve katletmişlerdir.
Ama tüm çabalarına rağmen, işçilerin bir sınıf olarak bir araya gelmesini, sömürüye ve zulme karşı mücadele etmesini durduramamışlardır. Meselâ 8 saatlik işgünü bu şekilde, ağır bedeller ödenerek kazanılmış ve 1 Mayıs tüm dünyada işçilerin mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaya başlanmıştır.
1 Mayıs’ın doğuşu
Bundan bir buçuk asır önce Avrupa ve Amerika’da işçiler, günde 14 ilâ 16 saat kölelik koşullarında çalışıyorlardı. Uzun ve yorucu çalışma koşullarından dolayı işçiler uyku uyuyamıyor, dinlenemiyor, kendilerine ve ailelerine zaman ayıramıyorlardı. Ücretler düşük olduğu için doğru düzgün beslenemiyorlardı. İşçiler, bu ağır koşullarda tükeniyor ve sonra da patronlar tarafından bir kenara atılıyorlardı.
İşçiler, bu gidişata dur demek için birleşip ayağa kalktılar. Şöyle haykırıyorlardı: Sekiz Saat Çalışma, Sekiz Saat Dinlenme, Sekiz Saat Canımız Ne İsterse!
İş saatlerinin kısaltılmasını, çalışma koşullarının iyileştirilmesini, sosyal yaşamları için kendilerine zaman bırakılmasını istiyorlardı. Amerikan işçi sınıfı, bu talepleri hayata geçirmek üzere genel greve gideceğini açıkladı. 1 Mayıs 1886’da genel greve gidilecek ve işçiler o günden sonra 8 saatten fazla çalışmayacaklardı.
1886 1 Mayıs sabahı ABD’nin birçok kentinde yüz binlerce işçi iş bırakarak sokaklara çıktı.
Amerika’da üretim durmuş, fabrika bacaları tütmez olmuştu. Artık işçiler kölelik koşullarında çalışmak istemiyorlardı.
Ancak işçileri köle gibi çalıştırmak isteyen sermaye sınıfı, sinsi oyunlara başvurarak 4 işçi önderini idam ettirdi. Amaç işçilere gözdağı vermek, korkutmak ve geri adım attırmaktı. Ama başaramadılar.
Onlarca ülkede işçiler “sekiz saatlik işgünü” için başlatılan bu mücadeleye sahip çıktılar; 8 saatlik işgünü mücadelesini simgeleyen 1 Mayıs günü tüm dünyada üretimi durdurup alanlara çıktılar.
İlerleyen yıllarda işçi sınıfı, 8 saatlik işgünü hakkını grevlerle, direnişlerle ve kitlesel mitinglerle sermaye sınıfına kabul ettirmeyi başardı.
İşte bu nedenle 1 Mayıs işçilerin Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olarak kutlanıyor.
1 Mayıs günü tüm dünyada işçiler sömürüye, işsizliğe, yoksulluğa, ezilmeye ve emperyalist talan savaşına karşı sokaklara çıkıyorlar.
İşte bu nedenle her 1 Mayıs sabahı, dünyanın dört bir köşesinde; dilleri, renkleri ve dinleri farklı olan milyonlarca işçinin kalbi aynı duyguyla çarpıyor.
Birleşmekten ve mücadele etmekten başka çaremiz yok!
Üretenlerin ve sömürücülerin birbiriyle mücadelesi hiç durmaz. Ancak üretenler, ezilenler haklıyken, sömürücüler ve egemenler haksızdır.
Egemenler, işçilerin birliği zayıfladığı anda, aynı pusuya yatmış kurt gibi saldırıya geçerler. Nitekim son 35 yıldır sermaye sınıfı, durmaksızın işçilerin haklarına saldırıyor.
Şu ana kadar, sermaye hükümetleri eliyle birçok ekonomik, sosyal ve demokratik hakkımıza el koydular. Meselâ Türkiye’de çalışma yasaları değiştirilerek taşerona dayalı esnek ve güvencesiz çalışma düzeni yerleştirildi. Kadrolu işçiliğe büyük bir darbe indirildi. Ücretler baskılandı ve yıllar içinde reel ücretler (alım gücü) düşürüldü. İş saatleri uzatılırken, emeklilik yaşı yükseltildi. En basit iş güvenliği önlemleri alınmadığı için her ay 150’ye yakın işçi iş cinayetlerine kurban gidiyor.
Patronlar ve onlara hizmet eden AKP hükümeti işçileri köle konumuna indirmek istiyor. Nitekim geçenlerde, işçilerin köle gibi kiralanmasının önünü açacak özel istihdam büroları yasasını Meclis’e sundu. İşçileri işe alacak bu bürolar, isteyen patrona saatlik, günlük, aylık veya yıllık olarak kiralayacak. Böylece işçiler, pazardaki yük hayvanı veya köle gibi muamele görecekler.
İşçilerin iş güvencesi anlamına gelen kıdem tazminatına el konulmasıyla bu kölelik düzeni daha da pekişecek.
Tüm bunlar bize şu gerçeği gösteriyor: İşçiler, patronlar sınıfının oyunlarına gelip ırk, dil, din, mezhep temelinde bölünür ve düzen partilerinin arkasına takılırsa köleden farksız olurlar.
Dolayısıyla üretenler, işçiler olarak kendi sınıfımızın tarafında durmalı, birleşmeli ve haklarımız için mücadele etmeliyiz. Başka bir yol yok!
Gelin işçilerin birliği ve halkların kardeşliği temelinde 1 Mayısımıza sahip çıkalım! Zalimlere ve sömürücülere karşı işçilerin birliğini, dayanışmasını ve mücadelesini büyütelim!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadelesi!
Sarıgazi’de 1 Mayıs Coşkusu
Akdeniz’de 400 Mülteci Hayatını Kaybetti
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/