Buradasınız
İşçi Kadınlar Kıdem Fonuna Hayır Diyor!
Gebze’den bir kadın işçi
Kıdem tazminatının fona devredilmeye çalışıldığı bu günlerde UİD-DER’li bir kadın işçi olarak yemekte, serviste, fabrikaya giriş çıkış saatlerinde her fırsatta arkadaşlarla kıdem tazminatı üzerine sohbet ediyorum. İlk başlarda kıdem tazminatının fona devrinin iyi bir şey olduğunu düşünen bazı arkadaşlar yok değildi. Fakat UİD DER’in sitesinde çıkan mektuplar ve yazılarda olduğu gibi, işçi sınıfının penceresinden kıdem tazminatının ne olduğunu ve ne yapılmak istendiğini anlattığımda “iyi bir şey” diyenlerin de aslında bizler için hiç de iyi bir şey olmadığını anladığını gördüm. Bu sohbetleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gülden Abla: 20 senedir bu fabrikada çalışıyorum. Burada işe başladığımda gencecik bir kadındım. Şimdi yaşlandım, hastalık mı ne arasan var. Ama 20 yıllık tazminatım içerde olduğu için patron beni işten atamıyor, yoksa bir gün bırakmaz. Dışarıda iş bulamayan bir dünya gencecik insan var. Birisi de benim büyük oğlum. Aylardır iş bulamadı. Küçük oğlum da 5 yıldır benimle aynı yerde çalışıyor. Kıdem tazminatını fona devredecekler ya, diyelim ki benim emekliliğim yakın, ben alırım tazminatımı, yeni yasa bana dokunmaz. Ya çocuğum, peki onun çocukları, onlara ne olacak?
Nalân Abla: 13 yıldır bu fabrikanın kölesiyim. Çürüdüm burada, 30 yaşındaydım işe başladığımda. Çocuğumun büyümesini göremedim. Komşu ellerinde, nenesinde büyüdü çocuğum. Kıdem tazminatı fona gidecekmiş. Ne fonu, patrona kalacak patrona! Ben bunlara bırakır mıyım paramı? Bir kuruşunu vermem. Benim param o, benim hakkım!
Özge Abla: Geçen gün 100 lirayla pazara gittim. Her şey ateş pahası, doğru düzgün bir şey alamadan döndüm eve. Önceleri 50 lirayla gider eksikleri alırdım, üstüne de para arttırırdım. Asgari ücrete bir zam yaptılar iki sene önce, zammın üstüne iyice borç batağına girdik. Her şey ateş pahası oldu. Komşularıma bakıyorum, herkes sıkıntılı, herkes mutsuz, herkes borçlu. Şimdi de çıkarmışlar kıdem tazminatını fona aktaracağız. Herkes kıdem tazminatı alsın. Bizi o kadar düşünüyorlarsa geçinebileceğimiz bir maaş versinler bize. Biz kıdem tazminatımızı almayı biliriz.
Meryem (göçmen işçi): Yirmi yıldır Türkiye’de yaşıyorum. 17 yaşında kızım var. Türkiye çok güzel ama burada yaşamak çok zor. Maaşlar çok düşük, çalışma saatleri çok uzun. Kıdem tazminatının fona devredileceğini duydum. Benim memleketimde yıl sonunda iki maaş kıdem veriliyor. Burada bir maaşmış, onu da fona devredeceklermiş. Çok büyük haksızlık bu. Gençlerin geleceğini çalıyorlar. Patronların kıdem tazminatı korkusu olmazsa yaşlı işçileri, sakat işçileri, eski işçileri bir dakika tutmaz, hepsini atarlar. Böyle olmamalı, kıdem tazminatı işçilerin hakkı.
Esin: Önceden babam tek başına çalışır, evin ihtiyaçlarını karşılar, bizi okuturdu. Her hafta et alırdı eve. Şimdi babam, ben, ağabeyim çalışıyoruz ama kendimize bakamıyoruz. Ay sonu geldiğinde cepte metelik kalmıyor. Et artık ayda bir belki giriyor eve. Okudum, üniversite bitirdim, ama asgari ücretle böyle gece gündüz çalışacağımı hiç hayal etmemiştim. Okulda bize gerçek hayatın ne olduğunu hiç öğretmediler. 1400 lirayla nasıl yaşanacağını hiç anlatmadılar. Kıdem tazminatının ne olduğunu söylemediler, bizi gerçek yaşamdan uzak hayal dünyasında gezen insanlar yaptılar. Ruhumuza duyurmadıkları haklarımızı şimdi elimizden almak istiyorlar.
Sedef: Benim annem de babam da yıllardır taşeron işçisi. Çok sıkıntı çektiler; yıllık izinler olsun, hastalandıklarında olsun, maaşları hep düşüktü, yılları dolmadan sözleşmeyi bitirirdi firma, sonra tekrar sözleşme yapardı. Hükümetin de kadro sözü yalan çıkınca mücadele ettiler, sendikalı oldular. Şimdi hep birlikte kıdem tazminatının fona devredilmesine hayır diyorlarmış. Onların mücadelesinde şunu anladım; hak verilmez alınır. Biz de kıdem tazminatı hakkımızı kimseye yedirmemeliyiz.
Fatoş Abla: Ben paramla ne yapacağımı bilmiyorum sanki. %30’unu verirmiş yok %50’sini verirmiş. O paranın %100’ü benim. Size ne oluyor ya! Bizi çok düşünürlermiş. Bizi mi düşünüyorlar yoksa başkalarını mı? Bizi çok düşünseler emeklilik yaşını 65’e çıkarmazlardı. Ben paramın kuruşuna dokunmalarına izin vermiyorum. Bizi çok düşünüyorlarsa kıdem tazminatı ödemeyen patronlar için yasa çıkarsınlar.
Kezban: Ben daha iki yıllık evliyim. Tek maaşla ev geçinmiyor. Mecburen ben de çalışıyorum, çalışacağım. Aslında vardiyalı işte çalışmak istemiyordum ama ne yapayım aylarca iş aradım. Bu fabrikayı da bulunca vardiya varmış yokmuş hiç düşünmeden işe başladım. Bir çocuğum olsun istiyorum ama hayat o kadar zor ki nasıl olacak bilmiyorum. Kıdem tazminatını fona devredeceklermiş. Çok güzel reklam yapıyorlar ama aslı hiçte öyle görünmüyor. Kıdem tazminatı patronun elini kolunu bağlayan bir şeydir. Kafasına göre işçi atamaz kıdem tazminatı olduğunda. Ama fona devredilirse diğer fonların başına ne geldiyse bunun da aynı olacak. Daha da kötüsü biz kadınları bekliyor. Yarın öbür gün benim çocuğum olacak diyelim patron beni hamile halimle neden çalıştırsın? Tazminat ödeme derdi olmayınca hemen koyar kapının önüne.
Ayla Abla: Ben emekliyim. Ama geçim derdi, borçlar dinlenmeye çekilmeye müsaade etmiyor. Patronların da işine geliyor. Emekli çalıştırmak daha ucuz. Şimdi bir de kıdem tazminatını kaldırtmak istiyorlar. Kıdem tazminatı sadece para demek değil ki. O bizim hakkımız, ama onu da ortadan kaldırıp işçileri iyice köleleştirmek istiyorlar. Allah aşkına bir de emeklilik yaşını 65’e yükseltiyorlar. Ben yine dinçim biraz, çalışabiliyorum. İnsan 65 yaşına kadar nasıl gelir işe, bastonla mı gelecek? Onu da geçtim birçok fabrika yaş sınırı koymuş, kimisi 30 yaş üstünü bile kabul etmiyor artık. Ne yiyecek ne içecek bu insanlar, nasıl yaşayacaklar, nerede çalışacaklar da emekli olup fondan kıdem tazminatlarını alacaklar? Fon işi çok iyi bir şey olsaydı zaten referandumdan önce önümüze koyarlardı. Onlar işini iyi biliyorlar ama daha işçilerin tokadını yemediler…
Kadın işçiler olarak kıdem tazminatının fona devredilmesine izin vermiyoruz.
Elleri Var Özgürlüğün
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Kıdem Tazminatı Hakkımız Egemenlerin Ağzını Sulandırıyor
- “Olmaz Öyle Şey”
- Sendika Biziz!
- Engel Olduk, Yine Olabiliriz!
- Su Uyur Düşman Uyumaz
- Kötü Gün Dostu Kıdem
- Patronların Oyununa Kanmamak İçin UİD-DER’e
- Kıdem Tazminatı Bize Mirastır
- Sağlıklı ve Güvenli Çalışma İçin Kıdem Tazminatına Sahip Çık
- Kıdemden Elinizi Çekin!
- Kıdem Tazminatı Sınıfımızın Bize Mirasıdır
- Kıdem Tazminatımızın Patronların Cebine Girmesine İzin Vermeyeceğiz!
- Gebze Sendikalar Birliği: Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!
- Kıdem Tazminatı Maliyet Değil Haktır!
- İçimiz Isınır mı?
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- Kıdem Tazminatını Gasp Ettirmeyelim
- Burjuva Medyanın Dezenformasyonlarına Kanmayalım!
- Kıdem Tazminatı: Yalanlar ve Gerçekler!
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...