Buradasınız
İşçiler Sahip Çıkmadıkça Direnişler Başarıya Ulaşamaz
Düşük ücretlere, uzun ve yorucu çalışma koşullarına, baskı ve hakarete karşı koymak isteyen işçiler, örgütlenmek zor olsa da sendikalarda örgütleniyor ve hakları için mücadele ediyorlar. Patronlar ise, örgütlenmesin, sendikalı olmasın ve ortak hareket etmesinler diye işçilere saldırıyor ve işten atıyorlar. Ama patronların bu saldırılarına boyun eğmeyen işçiler, pek çok işyerinde direnişe geçiyorlar. İşten atılan işçilerin patronların saldırılarına boyun eğmemesi, evlerinin yolunu tutmaması ve direnişe geçmesi çok önemlidir. Bu direnişlerin diğer işçilere de örnek olması ve işçilerin genel örgütlülüğüne moral vermesi açısından, kazanımla sonuçlanması için çalışmak gerekiyor. Bu noktada, en çok sorumluluk ve görev sendikalara düşüyor. Ne var ki, sendikaların tepesine çöreklenen ve sendikaları işyerleri gibi gören bürokrat sendikacılar, işçilerin güçlü bir mücadele örgütlemeleri ve direnişleri kazanımla sonuçlandırmaları doğrultusunda hemen hiçbir şey yapmıyorlar. Üstelik direnişler başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen, özellikle son dönemde, direnişteki işçilerin kıdem tazminatlarını almalarını da bir kazanım olarak sunuyorlar.
Bürokrat sendikacıların mücadeleye sahip çıkar görünmesi bizi aldatmamalıdır. Gerçekler de gösteriyor ki, mücadele etmek isteyen işçiler her açıdan oyalanmakta ve mücadele sürüncemeye bırakılmaktadır. Bu oyalamaların başında bürokrat sendikacıların topu “yasal süreç”e atmaları gelmektedir. Bürokrat sendikacılar kendilerine özgü bir dil de geliştirmiş bulunuyorlar: İşçilerin basıncı altında kalınca “hallederiz”, “siz merak etmeyin”, “gereken neyse yapılacak” demekteler. Gelgelelim bu gerekenler bir türlü yapılmamaktadır. Zaten yapmak gibi bir dertleri de yoktur. İşçiler işten atıldıklarında bürokrat sendikacılar genellikle şöyle demekteler: “Arkadaşlar yasal süreci başlattık, işyeri önünde durmanıza gerek yok.” Ne demek bu “yasal süreç?” İş mahkemelerine dava açmak, bunun için bir avukat tayin etmek ve dava sonucunu beklemek! Elbette işten atmalara karşı yasal alan da kullanılmalı, davalar açılmalı ve patronlar sıkıştırılmalı, ama dava açılması işçilerin mücadelesinin yerine geçmez, geçemez. Kaldı ki, işçi sınıfının mücadelesi meşruluğunu yasalardan değil haklılığından alır.
Eğer bürokrat sendikacılar çeşitli nedenlerle işçileri eve gönderememiş ve işyeri önünde direniş başlamışsa, bu kez de iş mahkemesine açılan dava sonuçlanana kadar oyalama başlar. Bu süreçte mümkün mertebe herhangi bir şey yapılmadan işçiler dava sonucunu beklemeye mahkûm edilirler. Böylece mücadelenin, başta işyerinin bulunduğu sanayi bölgesine yayılması, bu doğrultuda işçilere gidilmesi, direnişin duyurulması ve dayanışma çağrısında bulunulması, diğer sendikaların bu temelde harekete geçirilmesi gündeme gelmemektedir. İlk haftalarda direniş sıcaklığını koruduğu için coşkulu olan ve mücadeleden yana istekli olan işçiler, bir bekleyişe itildikleri ve herhangi bir şey yapmadıkları için moralleri bozulmakta, zamanla direniş pörsümektedir. Örneğin, sınıf mücadelesinin tarihini de içerecek eğitimler verilmediği ve mücadeleye sevk edilmedikleri için işçiler, direniş alanında öylece atıl durmakta, zamanlarını kâğıt vb. oyunlar oynayarak öldürmekteler. Direniş zamanla bıkkınlığa yol açmakta, işçilerin mücadele okulu olmaktan çıkarak bir yüke dönüşmektedir. Bu koşulların bir sonucu olarak işçiler, bürokrat sendikacıların direnişi bitirmesine karşı çıkmamaktalar. Üstelik işçilerin morali bozulduğu için, sendikalara, yani kendi örgütlerine karşı olumsuz düşünceler de gelişebilmektedir.
Son birkaç yıla bakıldığında pek çok direnişin bu şekilde sona erdiğini ve işçilerin moralinin bozulduğunu görürüz. Fakat hal böyleyken, işçilerin direniş bitiminde kıdem tazminatlarını almaları bürokrat sendikacılar tarafından kazanım olarak sunulmaktadır. Sinter Metal’den SA-BA’ya kadar birçok direnişin sonucu bu şekilde sunulmuştur. Bu tam anlamıyla bir hokkabazlıktır. Genel olarak sendikalaşma nedeniyle işten atılma durumlarında patronlar, işçilerin direnişe geçmesini engellemek için kıdem tazminatlarını ödemek zorunda kalıyorlar. Eğer işçiler kıdem tazminatları dahi ödenmeden işten atılmışlarsa ve işçiler bunu mücadele ederek elde etmişlerse, hiç kuşku yok ki bu bir kazanımdır. Ama tersi doğru değildir. Bürokrat sendikacılar kazanım olmayan şeyi kazanımmış gibi sunarak, mücadele sürecinde oynadıkları uğursuz rolü perdelemek istemekteler.
Ancak direnişlerde bürokrat sendikacıların beklemediği durumlar da oluyor. Fabrikayı işgal eden, direnişin bitirilmesine karşı çıkan ya da direnişin neden bitirildiğinin hesabını soran mücadeleci işçiler de var. Direnişlerin neden bitirildiğini soran bu mücadeleci işçilere genellikle şöyle cevap veriyorlar: “Öyle oluyo böyle oluyo, bu direnişler bitiyo!” Eğer biz işçiler sendikalarımıza sahip çıkmazsak ve sendikaları işçilerin mücadele örgütleri haline getirmezsek her direniş bürokrat sendikacıların elinde “öyle olacak, böyle olacak” ve bitirilecek.
Orhan Kemal’in Cemile’si
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- Fernas madencilik ve Akcanlar Tekstil işçileri günlerdir seslerini duymayan Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Polonez işçilerine bir kez daha saldıran çevik kuvvet polisi işçileri ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara...
- Diyarbakır’a bağlı Merkez Bağlar ilçesinde 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylülde dere kenarında bir torbanın içinde bulundu. Türkiye’nin çeşitli illerinde Narin’in katledilmesine karşı...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...