Buradasınız
“Kaç O Virüslünün Yanından!”
Gebze OSB’den bir metal işçisi kadın
Bizim fabrikada korona günleri oldukça hareketli geçiyor. Hareketli dediysem, aman yanlış anlaşılmasın, alınan “önlemleri” kastetmiyorum. Ben doğrudan konuya gireyim. Geçenlerde, günlük hurda toplantısı için fabrikanın yönetim ve üretim bölümleri bir araya geldi. Bir de ne görelim? Günlerdir dezenfekte edilmiş kaptan köşkünden çıkmayan patronumuz toplantıya teşrif etmiş. Bunu gören Emin dayanamayıp “abla zaten izin alıp gideceğim ama gitmeden şu patronu da üretimden uzaklaştırsak nasıl olur?” dedi. Ben de “hayırdır cin fikirli, yine aklından ne geçiyor?” diye sordum. Kulağıma eğilip aklından geçenleri fısıldadıktan sonra, “gazan mübarek olsun” diyerek mutfağa gönderdim. Geriye döndüğünde elindeki peçeteyi burnuna yaklaştırıp içine bir nefes çektikten sonra, göğsünü gere gere toplantı masasına yöneldi. Daha bir iki hurda kontrol edilmemişti ki, Emin hapşırmaya başladı. Patron can havliyle üretimin ortasına koşup, elini kolunu savurarak çığlık çığlığa uzaklaşmaya başladı. Bir yandan kaçarken diğer yandan da müdüre “kaç o virüslünün yanından! Hemen gönderin onu! Atın şunu dışarı diyorum!” diye avazı çıktığı kadar bağırarak toplantıyı terk etti. Onu gören üretimdeki arkadaşlar kahkaha atmaktan bir süre üretime ara vermek zorunda kaldılar. Sonuçta gördük ki, koca patron da korku nedir bilirmiş. Bütün günümüz, aklımıza geldikçe gözlerimizden yaşlar gelene kadar bu olaya gülmekle geçti.
Güldük eğlendik. Ama bu gülüşmeler de bir yerde kendini acı bir tebessüme bıraktı. Bir kadın arkadaş “şunlara bak hele, kendi canlarına gelince ne kadar da tatlı oluyor. Bizim canımız onların umurunda bile değil” diyerek tepki gösterdi. Başka bir arkadaş da, “kendi odalarını dezenfektanla doldurdular, yemekleri de dışarıdan özel geliyor. Biz burada ölmüşüz kalmışız, kimin derdine?” dedi. Kahkahalarla yanımıza gelen başka bir arkadaş da “bizim patrona ne oldu öyle? Normalde forsundan geçilmezdi üretimde yürürken, şimdi korkudan az daha ayakları bir yerine değecekti” deyiverdi. Hal böyleyken tekrar gülüşmeler başladı. Sohbet ilerleyince yaşça büyük bir abimiz “benim yaşım ilerledi, risk grubundayım. Bizim için hiçbir önlem aldıkları yok. Varsa yoksa elinizi yıkayın. Yıkayalım da böyle nereye kadar gider?” deyince, abisi sendikalı bir fabrikada çalışan başka bir arkadaşımız o fabrikada alınan önlemlerden bahsetti. Anlattıklarını duyunca hepimiz anladık ki, bu fabrikada biz, virüs kadar bile görünür değiliz.
Emin’in hapşırık meselesiyle, biz ne kadar değersiz olduğumuzu, patronun canının ise ne kadar tatlı olduğunu görmüş olduk. O günden sonra patron fabrikaya hiç uğramaz oldu. Fakat 72 adet kameradan 7/24 bizleri izlemeye devam ediyor. Rahatsız olduğu her konuda fotoğrafları çekip müdüre gönderiyor. Aman iki kişi yan yana gelmesin, hemen hesabını soruyor. Müdüre gelince, o fabrikaya gelmek zorunda. Ama korkusundan üretime inemediğinden eline megafonu alıp penceresinden direktiflerini vermeye devam ediyor. Yine patrondan bir fotoğraf alan müdür, üretimi pencerenin altına toplayıp “siz öyle yapıyorsunuz, siz böyle yapıyorsunuz” diye bizi suçladıktan sonra ağzındaki baklayı çıkarttı. “Size zam yok” dedi. Sonra sözde bizim sağlığımız için öğlen yemeklerimize el koyup paket kahvaltılıklardan getirmeye başladılar. Çalışma saatlerinde dip dibe çalışmakta sorun olmuyor. Ama yemeğe giderken ellerinden gelse tek tek gönderecekler bizi. Son günlerde de yıllık izinlerimize göz koydular.
Tüm bu saldırılar üst üste gelince, tezgâh başlarında ne şaka yapanlar ne de kahkaha atanlar kaldı. Şimdilik fabrikaya genel bir sessizlik hâkim. Ama bu sessizlik fırtınadan önceki sessizliği andırıyor. İşsizlik kaygısı, borçlarını, kirayı, faturalarını yatıramama korkusu başladı herkeste. Çünkü egemenler, korkutulan toplumların amasız, fakatsız her şeyi kabulleneceğine güveniyorlar. Bunu iyi belletmek için de her an aynı şeyleri tekrar ediyorlar. Toplumun çoğunluğunu evlerine kapatarak, sokakları sessizleştirerek, toplumsal tepkileri bastırarak “önlem” alıyorlar. Onlar sözde bizleri düşünerek “önlem” almaya devam etsinler. Elbet koronavirüsün ardına sakladıkları ekonomik kriz gerçeği ortaya çıkacak. İşte o zaman, işçiler silkinip ayağa kalktığında, örgütlenerek haklarını aramaya başladıklarında aynı patronlar şöyle bağıracaklar; “Kaçın kaçın, işçiler geliyor!”
Kim Geberecek?
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.
- İngiliz egemenleri, sömürge döneminde ticaret gemilerini, donanmalarını korumak için vahşi bir yöntem geliştirmişler. “Yamyam fare yöntemi” olarak adlandırılan bu yöntem şöyle: Açık denizdeki gemilerde fareler çoğalınca önce bir fare yakalanır, boş...
- Asgari ücret pek çok işçinin beklediğinin tersine 23 bin lirayı bile bulmadı. Utanmadan “işçiyi enflasyona ezdirmedik” dediler, gözlerimizin içine baka baka bizimle dalga geçtiler. Hiçbirimiz bu yalana inanmıyoruz. Çünkü yoksulluğu biz yaşıyoruz,...
- Evlatlarımızın sağlıklı gelişimi, sadece ne yiyip içtikleriyle değil, nasıl bir ortamda, çevrede büyüdükleriyle de ilgilidir. Empati, iletişim gibi sosyal, duygusal ve zihinsel becerileri çevreleriyle etkileşimlerinin izlerini taşır. Çocukların...
- 17 Ocakta okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan yaklaşık 20 milyon öğrenci birinci dönem karnelerini alarak yarıyıl tatiline girdi. Mersin’de Eğitim-Sen ve Özel Öğretmenler Sendikası eğitimdeki sıkıntıları dile getirmek için Yenişehir İlçe...
- Suriye’deki Esad rejimi 8 Aralıkta yıkıldı. Hemen ardından da Suriye’deki savaşın bittiği ve Türkiye’deki Suriyelilerin artık güvenle ülkelerine geri dönebileceği konuşulmaya başlandı. Medyada Erdoğan’ın Suriye politikasının ne kadar başarılı olduğu...
- Sevgili işçi kardeşlerim, bizler yani işçi sınıfımızın örgütlü mücadelesinin bir parçası olanlar, eski kuşaktan işçilerin deneyimlerinden ziyadesiyle istifade etmeyi öğrendik sınıf büyüklerimizden. Bundandır karşımızdaki herhangi bir işçi...