Buradasınız
Kapitalist Çürümeye Mahkûm Değiliz!

Kapitalizm denen sömürü düzeninin her yanından pis kokular yükseliyor.
Çünkü paranın egemenliğine dayanan ve insana zerre kadar önem vermeyen kapitalizm, her geçen gün biraz daha çürüyor. Doğal olarak bu sistem toplumu da çürütüyor.
Bu düzende tüm amaç para kazanmaktır. Üretim ve ticaret bu amaçla yapılır, bilim ve teknoloji bu amaçla geliştirilir.
E, öyleyse insan bu sistemin neresinde? Kapitalizm öylesine mantıksız ve akıl dışıdır ki, insan amaç değil araçtır. Bu nedenle, günlük hayatın her alanını kuşatan reklâmlarda dile getirilen “her şey insan için” sözü koca bir yalandır.
Bu sistem işçilerin sömürülmesi ve milyarlarca insanın acı çekmesi üzerine kurulmuştur.
Zenginlik bir tarafta, yoksulluk ise öte tarafta toplanıyor bu düzende. Dünyada milyarlarca insan işsizlikle, açlıkla, yoksullukla boğuşurken; bir avuç asalak egemen sınıf lüks ve ihtişam içinde yaşıyor.
Böyle bir düzenin sorunsuz olması mümkün mü?
Üretim araçlarını ve sermayeyi elinde tutan kapitalistler/patronlar daha fazla kâr elde etmek amacıyla birbirleriyle kıran kırana rekabet ediyorlar.
Düzenin bu yapısı, hayatın her alanına yansıyor. “Paran varsa her şeysin, paran yoksa hiçbir şeysin” anlayışı durmaksızın pompalanıyor.
Tüm amaç para kazanmak ve güç elde etmek olduğu için rekabet, altta kalanın canı çıksın mantığı, yalan, yolsuzluk normalden sayılıyor. Yeter ki başar ve üstün gel!Kapitalist düzen her geçen gün insanları daha fazla bencil hale getiriyor.
Rekabet özellikle kışkırtılırken, paylaşım ve başkalarının yardımına koşma gibi en temel insani değerler küçümseniyor ve yok ediliyor.
İnsan ile insan arasındaki ilişki ve dayanışma ortadan kalktığı ölçüde, onların yerine statüler ve makamlar geçiriliyor.
Kapitalizm, tüketimi sürekli kışkırtarak insanları daha fazla satın almaya, özellikle de pahalı şeyleri almaya ve bunun üzerinden kendilerine bir kimlik oluşturmaya itiyor.
Böylece insanlar her geçen gün daha fazla bencilleşme ve yalnızlaşma noktasına sürükleniyor.
Bir taraftan sürekli tüketimi kışkırtan ve bunun üzerinden tatmin arayışları oluşturmaya çalışan kapitalist düzen, öte taraftan toplumun çoğunluğunu yoksulluğa itmektedir.
İşsizlik, yoksulluk, ağır çalışma ve uzun iş saatleri milyonlarca işçinin yaşamını çekilmez hale getiriyor. İşçilerin yaşamı neredeyse işle ev arasına sıkışmış durumda. Düşük ücretlere mahkûm edilen ve gece gündüz çalışan işçilerin ne satın almaya ne de tüketmeye vakitleri var.
İşsizlik, uzun ve yorucu iş saatleri insanların psikolojilerini bozuyor ve içinden çıkamadıkları derin bir huzursuzluğa fırlatıyor.
Psikolojik açıdan hastalanan, çalışmaktan başka bir yaşamı olmayan ve tatminsizliğin kucağına itilen işçi-emekçilerin bir bölümü çareyi uyuşturucuda buluyor. Özellikle son dönemde gençler arasında bonzai türü uyuşturucuların kullanılması artmış durumda.
Yani nereden bakarsak bakalım sermayenin egemenliğine dayalı kapitalist düzen, toplumu yozlaştırmakta ve çürütmektedir. Meselâ kadına şiddet bu yozlaşmanın ve çürümenin en uç örneklerinden biri olarak kendini gösteriyor.
Hem dünyanın birçok ülkesinde hem de Türkiye’de her gün çok sayıda kadın şu ya da bu nedenle katlediliyor. Çok daha fazlası ise tacize ve tecavüze uğruyor. Neden?
Neden kadınlara şiddet uygulanıyor?
Elbette bu sorunun birinci cevabı açıktır: Kapitalist toplumda erkek egemen konumdadır. Kendini kadından üstün görür, onu aşağılar ve çoğu zaman da şiddet uygular.
Bu düzende kadın bedeni aynı zamanda bir meta/mal gibi algılatılmaktadır. Meselâ reklâmlarda sürekli kadın bedeninin öne çıkartılması, kadının seks objesi olarak sunulması ve bunun üzerinden malların pazarlanması bu gerçeği gözler önüne seriyor.
Çok açık ki kadın, hem düzen hem de düzenin ağına düşmüş erkek tarafından bir meta olarak görülmektedir. Kadını kendisinin malı olarak gören erkek, çoğu zaman da şiddete başvurmaktadır.
Ancak bu işin bir yönüdür. Asıl sorun kapitalist sömürü düzeninin birçok yönden şiddet üretmesi ve erkeği de bu şiddet sarmalı içine çekmesidir.
Kapitalizmin ürettiği şiddetin başında ise savaş gelmektedir. Bugün Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesi tam anlamıyla cehenneme dönmüş durumda. Yeni pazar ve yatırım alanları elde etmek, enerji yatakları ve ticaret yolları üzerinde egemenlik kurmak isteyen kapitalist devletler, savaşı körükleyip duruyorlar.
Emekçiler için savaş demek yıkım demektir. Şu ana kadar sadece Irak ve Suriye’de milyonlarca insan katledildi. Daha fazlası ise, aç susuz bir şekilde yerini yurdunu terk etti.
Savaştan en çok etkilenen her zamanki gibi kadınlar ve çocuklar oluyor. Şu ana kadar savaş bölgelerinde binlerce kadın tacize ve tecavüze uğradı, katledildi.
Savaş insanların hayatını altüst edip onları umutsuzluğa ve geleceksizliğe itiyor; açlık ve yoksulluğu büyütüyor; insanların psikolojilerini ve insanlar arası ilişkileri bozuyor; psikolojileri bozulan, muhtaç ve çaresiz hale gelen insanları şiddete sürüklüyor.
Peki, insanlık bu kahrolası yozlaştırıcı düzene mahkûm mu, bir kurtuluş yolu yok mu? Elbette var!
O kurtuluşun yolunu ancak ve ancak işçilerin kapitalizme karşı örgütlü mücadelesi açabilir.
Dünyadaki tüm zenginliği üreten, ama işsizliğin ve yoksulluğun pençesinden kurtulamayan işçileri bu düzene bağlayan hiçbir şey yoktur.
Kapitalizme boyun eğmek zorunda değiliz!
Sömürünün ve savaşların olmadığı, kadınların tacize ve tecavüze maruz kalmadığı, katledilmediği, tüm insanların özgür olduğu bir dünyanın kapılarını açmak hayal değildir.
Paranın egemenliğine, rekabete, bencilliğe dayanmayan; insanların özgürce üretip özgürce paylaştığı ve kardeşçe yaşadığı bu dünyanın adı sosyalizmdir.
Suriyeli Göçmen İşçiler Kardeşimizdir
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
Son Eklenenler
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...
- Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mercan Makina’da sendikal baskılar ve işten atma saldırısına karşı 20 Martta direniş başladı.
- BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta tutuklanması ve Antep’teki tekstil işçilerinin hak arama mücadelesine yönelik baskılar, 20 Şubatta İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde çeşitli sendikalar tarafından protesto edildi.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye, tamamen ezmeye yönelik saldırıları artarak sürüyor. Bir süredir “Kent Uzlaşısı” ile kazanılmış CHP’li ilçe belediyelerine operasyonlar düzenleyen, seçilmiş belediye başkanlarını hapse atarak yerlerine...
- Şubat ayında greve çıkan Tekgıda-İş Sendikasında örgütlü Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün işçileri, İzmir’de aileleriyle birlikte basın açıklaması yaptı. Üç aydır ücretleri ödenmeyen Doruk Madencilik işçileri, şirketin Ankara’da bulunan...
- Diyanet İşleri Başkanlığı, bir yoksulun günlük gıda ihtiyacını göz önüne alarak belirlenen Ramazan fitresinin asgari ücret veya emekli aylığı alanlara da verilebileceğini açıkladı. Bu sözler Türkiye’de işçi ve emekçilerin nasıl bir yoksulluğa mahkûm...
- Sırbistan’da 2024’te Novi Sad şehrinin bir tren istasyonunda 15 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine gerçekleşen kitlesel protestolar sonucunda Bakanlar ve Başbakan istifa etmek zorunda kaldı. Ancak bunlarla yetinmeyen, yolsuzlukların son bulmasını ve...
- İngiltere’de emperyalistlerin savaşına karşı emekçilerin barış sesi yükselmeye devam ediyor. 25. Ulusal Eylem Gününde çeşitli şehirlerden başkent Londra’ya akan on binler, İsrail saldırısı altındaki Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu...
- İşçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesini, dayanışmasını güçlendirmek için çalışan UİD-DER’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinlikler 16 Martta devam etti. UİD-DER’in İstanbul Avrupa ve Anadolu...
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...