Buradasınız
Kızımız Rojin’i Öldüren, Bizleri Yasa Boğan, Bu Sömürü Düzenidir!
Aydınlı’dan bir grup işçi
Her gün onlarca haber çıkıyor gazetelerin üçüncü sayfalarında; kimi cinnet geçirip karısını, çocuğunu katletmiş, kimi annesini babasını… Yine her gün milyonlarca çocuğun açlıktan, salgın hastalıktan öldüğünü biliyoruz. Savaşlarda yüz binlerce çocuğun tepesine bombalar yağdırılarak bedenlerinin parçalandığını TV kanallarından seyrediyoruz. İşte bunların hepsi ve daha birçok felâket, içinde yaşadığımız ve adına kapitalizm denilen bu çürümüş düzende gerçekleşiyor. Bazen bu haberleri okuduğumuzda ya da seyrettiğimizde bunlar bize çok uzakmış gibi geliyor. Oysa öyle değil.
Çok yakınımızda, derneğimizin çalışmalarına katılan UİD-DER üyesi bir arkadaşımız, eski eşini ve çocuğunu acı şekilde kaybetti. Baba, kızı Rojin’i de kendine bağlayarak denize atladı ve yaşamdan kopup gittiler.
Yıllar önce iki eş arasında kurulan sevgi bağını işsizlik, geçim sıkıntısı koparıp attı ve ailenin parçalanmasına neden oldu. İki eş ayrılıp ailelerinin yanına geri dönmek zorunda kaldılar. Ama sorunlar devam etti. Koca tersane işçisiydi ve sık sık işsiz kalıyordu. Bütün sorunlar babayı artık psikolojik bir buhrana sürüklemişti. Ama hiç kimse intihar edeceğini ve yanında da altı yaşındaki kızını ölüme sürükleyeceğini tahmin edemezdi. Bir pazar günüydü, kızını gezmeye götürmek istemişti baba. Akşama geri getirecekti.
Anne bir taraftan Rojin’in okul hazırlıklarıyla boğuşuyordu. Onları dernek olarak yalnız bırakmıyorduk. Biz de dernekteki arkadaşları olarak, küçük kızımıza okul ihtiyaçları için para toplamıştık. Sınıfta Rojin’in ayakları üşümesin diye sevimli bir çift de panduf almıştık ona. Okul malzemelerini eve getirdiğimizde Rojin’in babasıyla gezmeye gittiğini öğrendik. “Keşke erken gelse de panduflarını denesek, olmazsa değiştiririz” diyorduk. Annesi ertesi gün için hazırlık yapıyor, Rojin’in önlüğünü ütülüyordu. Yanına da pabuçlarını koydu. Rojin geldiğinde panduflarını görünce çok sevinecek, heyecanlanacaktı. Bizi gördüğünde boynumuza atlayacaktı.
Babası biliyordu ertesi gün Rojin’in anaokuluna gideceğini. Gecikmiş de olsalar geleceklerdi. Ama gelmediler. Ertesi gün oldu yine gelmediler. “Rojin babasıyla birlikte, başına ne gelebilir ki?” diye düşünüyordu herkes. Ama akşam hava karardığında o korkunç haberi aldık. Annesine nasıl söyleyecektik? Nasıl diyecektik Rojin’in artık gelmeyeceğini, bir daha göremeyeceğimizi? İnanamıyorduk. Rojin’in birazdan çıkıp geleceğini düşünüyorduk.
Derneğimizin en genç ferdiydi Rojin. Annesiyle birlikte gelir, bazen konuşulanları dikkatle dinler, bazen de afacanlık yapar, çalışmanın ortasında kahkahayı koparırdı. “Rojin dinle. Bak, sohbet ediyoruz. Birazdan çıkıp oyun oynayacağız” derdik. Ama artık o olamayacak çalışmalarımızda. Daha küçük yaşta bizimle, UİD-DER’le tanışmasını bir şans olarak görüyorduk. Bu düzenin pisliklerinden arınmış, dürüst, mücadeleci bir insan olarak yetiştirecektik onu, yani tam bir UİD-DER’li gibi. Ama olmadı. Rojin’in anlamı “Güneş”tir. Bir güneş gibi etrafını aydınlatacağını düşünüyorduk. Ama onu sonsuzluğa uğurladık.
İşte bize uzak gelen o trajedilerden biri bu kez çok yakınımızda yaşanmıştı. Bu düzenin pisliklerini bir kez daha görmüştük. Bir kez daha işsizliğin, aşırı çalışmanın nasıl maddi ve manevi sorunlar yaşattığını gördük. Kim ister ki kızına sarılıp ölüme gitmeyi? Onca yaşanacak güzel şey varken kim çocuğuyla ölüme atlar? İnsanlar örgütsüz olduklarında, kendilerini yalnız hissettiklerinde, sorunların çözümünü bulamadıklarında, tutunacak bir el bulamadıklarında çözümü intiharda bulabiliyor. Çaresiz bir insan ancak ölüme atlar. Bir suçlu aranacaksa o da bu bozuk düzenin ta kendisidir.
Bu sorun sadece tersane işçisi olan bir babanın akılsız, vicdansız kararı değildir. Bu sorun çaresiz, örgütsüz olan tüm ailelerin, tüm toplumun sorunudur. Bu ilk kez yaşanan basit bir olay değildir. Bu düzene karşı örgütlü bir mücadele verilip, bu adaletsiz sömürü düzeni alaşağı edilmeden de bu olaylar son bulmayacak, daha çok Rojinlerimizi kaybedeceğiz. Ama bizim UİD-DER olarak, o hayat dolu çocuklarımızı, ailelerimizi bu düzene kurban etmeye hiç mi hiç niyetimiz yok. UİD-DER olarak her zaman adaletsizliğin, haksızlığın karşısında durduk, mücadele ettik. Bundan sonra da mücadeleye dört elle sarılacağız.
Babasıyla Rojin’in ölüm haberi neredeyse tüm gazetelerde çıktı. Ulusal basınla da sınırlı kalmadı. Yurtdışında da haber yapıldı. Birçok insan bu haberi gördüğünde üzüldü, “yazık oldu” dedi. Peki, acaba kaç kişi bu durumun sorumlusunun bu düzen olduğunu sorguladı? “Bir daha Rojinlerin ölmemesi için bu düzeni değiştirmek için mücadele etmeliyim” diye düşündü? İnsanların daha mutlu yaşayabileceği, işsizliğin, açlığın, sefaletin, geçim sıkıntısının olmadığı bir dünya mümkünken, bu düzen artık böyle devam edip gidemez, diye düşündü? Bundan sonra hiçbir ailenin böyle korkunç acılar yaşamaması için trajedilere yol açan kapitalizm belâsından kurtulmak gerekiyor. İşçiler emekçiler birleşip mücadele etmediği ve bu düzeni değiştirmediği müddetçe yeni trajediler yaşamaya devam edeceğiz!
18 Yaşlarında Gelen Ölümler
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
- Her Şeyin Bizim Ellerimizde Olması İçin!
- “Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir”
- “Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir”
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.
- Bizler bir grup petrokimya işçisiyiz. Tüm sınıf kardeşlerimizi 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma coşkusuyla selamlıyoruz.
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren katliamında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliama ilişkin davanın karar duruşması 25 Nisanda Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...