Buradasınız
Londra’da Kibritçi Kızların Grevi ve Biz
Gebze’den bir kadın işçi
Hangi ülkede olursa olsun, kadınların haklarını arama mücadelesine atılması, ucuz işgücü olarak görülmeye, işyerlerinde keyfî şekilde haksız muamelelere karşı çıkması, işler yolunda gitmeyince en önce işten atılmayı kabul etmemesi çok önemlidir. Biz kadın işçilerin kazanımları zorlu, yokuşlu mücadele yollarından geçiyor olsa da, asla imkânsız değildir.
1888’in Londra’sında, 700 kadın işçi “Byrant and May” adlı kibrit fabrikasında çalışmaktadır. Yoksulluk yüzünden çocuk yaşta çalışmaya başlamak zorundadırlar. Kibritçi kızlar, çok düşük ücretlere çok kötü koşullarda çalıştırıldıkları için, besinsizlikten gelişemedikleri için, çok ezildikleri için erken yaşta güçleri tükenir. Çalışamaz duruma geldiklerinde eski bir eşya gibi kenara itilirler. Çalışmaya dermanı kalmamış, gencecik yaşta tükenmiş bu bedenlerin yerini bir yenisinin alması çok uzun sürmemektedir. Başka çocuklar ve genç işçi kızlar yoksulluk yüzünden eskilerin yerini almak zorundadırlar. Bu kahır yüklü yaşamın sahibi kızların, günde 10-11 saati aşan çalışma sürelerine karşın ücretlerinin düşük olduğu ve onlara her bahaneyle yüksek para cezaları verildiği herkes tarafından bilinir. O kadar saat yorulup yıpranmaları yetmiyormuş gibi, patronları da sürekli ücretlerinden keyfi kesintiler yapmaktadır.
Kibrit yapımında kullanılan fosfora uzun süre temas ettikleri için, bu kibritçi kadınların çene kemikleri çürümektedir. İşçi kadınlar insanlık dışı vaziyette çalışırken patron Byrant; heykeller dikip daha çok mülk satın alıp gününü gün etmektedir. İşçilerin hastalanıp ölmesi ya da düşük ücretler yüzünden barınacak bir ev bile bulamamaları, sokaklarda kalmaları umurunda bile değildir. İşçilerin sesi çıkmadıkça, yaptıkları yanına kâr kalmaktadır Mister Byrant’ın.
Annie Besant adlı bir kadın gazeteci o dönemde “Link” adlı bir gazetede, “İngiltere’de Beyaz Kölelik” adlı bir makale yazar. Kibrit fabrikasında olup bitenleri anlatır ve kibritçi kadın işçilerin içinde bulunduğu koşulları açığa çıkarır. Annie Besant’ın yazdığı makale ses getirir ve fabrika müfettişleri incelemelerde bulunup, kanunsuz olan para cezası uygulamasının kaldırılmasını isterler. Bunun üzerine Byrant and May yöneticilerinin tavrı makaleyi yazan Besant’la konuştuğu iddia edilen üç kadın işçiyi işten atmak olur. Diğer kadın işçileri ise gazetedeki iddiaların yalan olduğuna dair bir kâğıt imzalamaya zorlarlar.
“Elebaşı” olduğu söylenen dördüncü kadının da işten atılması üzerine, 700 kadın işçi çalışmayı bırakarak greve çıkarlar. Gazeteci Annie Besant’ın cesur makalesi sonucu, kibrit fabrikasının patronu ifşa olmuştur artık. Fakat kibritçi kadınların mücadelesinin başarıya ulaşacağına kimse inanmaz. Vasıfsız kadın işçilerin grevinin başarıya ulaşamayacağından neredeyse emindir Londra halkı. Oysa kibritçi kızlar için baskılar son damla olup bardağı taşırmıştır ve artık geri dönüş yoktur. Patron gerçekleri inkâr eder, yayınlanan makaleyi yalanlar. İşçilerin kendi aleyhlerinde belgeler imzalaması için baskı yapar. Ama kibritçi kızlar haklı olduklarının bilincindedir ve geri adım atmazlar.
Londra Sendikalar Konseyi, kibritçi kızlara para yardımında bulunmaya ve patron ile grevci işçiler arasında arabuluculuk yapmaya karar verir. Bir yandan da Londra’da farklı sektörlerde çalışan işçiler kadınların grevini desteklerler ve çeşitli dayanışma toplantıları düzenlenir.
Kibrit fabrikası patronu ise uzlaşmaz tavrını sürdürme niyetindedir. Grevin ilk günlerinde, kadınların grevine karşı yayın yapan basın, daha sonra greve çıkan işçilerin yanında yer alır. Mücadeleden vazgeçmeyen işçilerin grevinde nihayet anlaşma sağlanır ve kadın işçilerin kurduğu sendika tanınır. Bunun üzerine para cezaları kaldırılır, ücretler arttırılır ve böylelikle kararlı biçimde sürdürülen grev galip gelir. Kibritçi Kızlar Grevi, İngiliz sendikalar tarihinde ve mücadele alanında yeni bir sayfanın açıldığı dönem olarak anlatılmaya başlanır. Vasıfsız ve tecrübesiz oldukları için, çıktıkları grevi başaramayacaklarını düşünen herkese, kibritçi kızların cevabı grevlerinin kazanımla sonuçlanması için kararlı bir duruş sergilemek olur. Yalnızca erkek işçilerin sendikalı olduğu o zamanlarda farklı sektörlerdeki fabrika işçilerinin gösterdiği dayanışma sayesinde grevin kazanılması muazzam bir örnek oluşturur.
Şimdi gelelim Türkiye’deki Flormar işçilerinin direnişine! Kötü ve ağır çalışma koşullarına karşı çıkıp sendikalaştıkları ve işten atıldıkları için yaklaşık 4 aydır direniyorlar. Çoğunluğunu kadın işçilerin oluşturduğu Flormar’ın direnişçi işçileri, patronun yalanlarına ve oyunlarına aldırmadan mücadelelerini sürdürüyorlar. Flormar işçileri de Kibritçi Kızlar gibi yoğun kimyasal maddelere maruz kalıyorlar, çalışma koşulları çok kötü. Sendikal bir mücadelenin içine girmeden önce işverenin devamlı baskı uyguladığı işçiler, şimdi sloganlar atıyor ve haklı taleplerini haykırıyorlar. Haklarının çoğunu sendikaya üye olduktan sonra ve direnişe çıktıktan sonra öğrendiklerini söyleyen Flormar işçilerine destek olmak ve direnişlerini güçlendirmek Gebze’deki tüm işçilerin boynunun borcudur. Yalnız Flormar işçileri için değil, devam etmekte olan diğer grev ve direnişlerin de eli, ayağı, kulağı ve sesi olmak görevimizdir. Tıpkı Kibritçi Kızlar Grevi ile dayanışma içinde olan İngiliz işçiler gibi bizler de burada Flormar işçileri ile güçlü bir dayanışma içinde olmalıyız. “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!”
Dolar ve Tavuk Döner
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...