“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...
Hepinizin bildiği gibi, Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme dönemimiz artık nihai noktasına gelmiş bulunuyor. Biz işçileri düşünmeyen patronlar ve örgütü MESS hakça iyileştirmelere yanaşmadı ve uyuşmazlık tutuldu. Bunun ardından da dalga geçer gibi bir zam teklifiyle karşımıza çıktılar. Sonra da grevimiz yasaklandı. Patronların tuzu kuru, ne geçim derdi umurlarında ne hayat pahalılığı. Açlık da yoksulluk da biz işçileredir çünkü. Onların dayatmaları, aslında bize örgütlenme ve silkinip ayağa kalkma çağrısı olmalıdır. Bizler kararlı olmak durumundayız. Çalıştığım fabrikada işçi arkadaşlarımın son gelişmelere yönelik tepkileri ve verdikleri cevaplar işte bunlardır:
Erkan abi: (10 yıllık işçi, iki defa iş kazası geçirmiş) Yetti artık bunların dalavereleri! Hakkımız olanı almadan 2015’teki gibi bizi susturamayacaklar. Öğrendik artık kim doğru söylüyor, kim yalan söylüyor. Anayasal hakkımsa eğer grev, ben hakkımı istiyorum. GREV!
Ahmet abi: (12 yıllık metal işçisi) OHAL varmış, biz işçiler milli güvenliği bozuyormuşuz. Patronlara neden OHAL yok? Ekonomi %11 büyüdü, ee bunda biz işçilerin hiç mi payı yok? Üreten biz değil miyiz yani? Onlar vermeyecek hakkımızı, biz alacağız. Bizden önceki işçi kuşaklarının yaptığı gibi birlik olarak!
Mehmet abi: (14 yıllık metal işçisi) Teklif ettikleri zamma kendileri bile gülüyor patronların. Ama bu rahatlığı nereden buluyorlar? Bizim 80 öncesi kuşak kadar örgütlü olmadığımızı düşünüyorlar. 2015’te metal fırtınada yenildik. Ama deneyim biriktirdik, işte o deneyimi kullanmanın tam sırasıdır.
Salih abi: (11 yıllık metal işçisi) Ben öyle yasa falan anlamam. Tek bildiğim hakkımız olanı almamız gerektiği. Ben AKP’ye oy vermiş bir işçiyim. Söz konusu vatan olunca akan sular durur. Ama artık bir şeyi çok iyi biliyorum. Bu dava başka bir dava. Ne OHAL, ne milli ekonomi, ne savaş bahaneleri, beni yolumdan döndüremez. Biz işçiler zaten kıt kanaat geçiniyoruz. Kaybedecek bir şeyimiz yok! Sefa süren beyler düşünsün. Azdan az, çoktan çok gider!
Metal işçileri olarak öfkeliyiz. MESS hükümete güveniyordu ve istediği oldu, grev yasaklandı. Biz işçiler neye güveniyoruz peki? Geçmişin deneyimli işçi kuşaklarının bizlere aktardıklarına. Örgütlülüğünü ve birliğini sağladığında her zorluğu aşabileceğine. Biz işçiler çoğuz. Ama çok olmak yetmez çünkü örgütlüysek güçlüyüz. Yeter ki bunun bilincinde olalım.
“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Bir seçim sürecinde daha burjuva siyasetçiler, yani patronların siyasi temsilcileri sahnedeler. Milyon dolarlık reklam kampanyaları eşliğinde, işçileri yalanlarına inandırmak için kapı kapı geziyorlar. İşçilere, emeklilere...