Buradasınız
“Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”

İşyerinde, mahallede, parkta, sokakta, kahvede… Sohbetler döner dolaşır hep aynı soruya bağlanır: “Ne olacak bu memleketin hali?” Soru bakidir, cevabı ise yaşadığımız koşullara, ait olduğumuz sınıfa göre değişiklik gösterir. Çünkü işçi ve emekçilerin dertleri, talepleri, beklentileri sermaye sınıfının ve iktidarın talepleri ya da beklentileri ile aynı değildir. İki ayrı sınıf, iki ayrı Türkiye, iki ayrı dünya gerçeği duruyor karşımızda.
Mesela Türkiye’nin büyük sermayelerinden biri olan Sabancı Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, “Ülke olarak zorlu bir dönemi geride bırakırken, atılan doğru adımlarla birlikte Türkiye ekonomisinin parlak bir geleceğe doğru ilerlediğine yürekten inanıyoruz” diyor. Sabancı’ya göre zorlu dönemler geride kaldığına göre demek ki iktidarın ekonomi politikaları patronlar için doğru temellerde ilerliyor. Zaten çeşitli patron örgütleri iktidarın hayata geçirdiği ekonomi programından memnuniyet duyduklarını belirtiyorlar. Hatta daha fazlasını istediklerini vurgulamaktan da kaçınmıyorlar. Bu açıklamalar gösteriyor ki patronlar memlekette sadece kendi çıkarlarını gözeten çalışmalar yapıyor, ekonomik yıkımın bedelini ise bizlere ödetiyorlar. İktidardan taleplerinin takipçisi olmasını bekliyorlar. Başta Orta Vadeli Program olmak üzere yeni yeni planları hayata geçirmeye başladılar bile.
Aynı memlekette yaşıyoruz ama bu memlekette olup bitenler, mesela pandemi ya da ekonomik kriz gibi büyük sorunlar karşısında tepkilerimiz de yaşadıklarımız da patronlar sınıfından çok farklı. Korkutularak evlere hapsedildiğimiz, ücretsiz izinlere, kısa çalışma ödeneklerine veya bizi nefessiz bırakan maskelerle çalışmaya mahkûm edildiğimiz pandemi döneminde patronlar sınıfı ne yaşamıştı? Sokağa çıkma yasağı olduğu günlerde, bir emekçi boğaz kenarında kamuya ait alanda spor yaptığını sandığı Sabancı veliahtına tepki göstermiş, Sabancı ise “sakin ol şampiyon, evdeyim” demişti. Onlar bir yandan boğaza nazır yalılarında sabah sporu yaparken diğer yandan kasalarını rekor kârlarla dolduruyorlardı. İşçi ve emekçilerin yastık altındaki üç kuruşunu diline dolayan iktidarsa sermayeye vergi afları ve teşvikler yağdırıyordu. Yani bu sistemde bize eziyet olan onlar için bir lütuf. İnsanların acılar çekmesi, yoksullaşması hatta ölmesi onların umurunda değil. Bu nedenle onlar memleketin halini başka görüyorlar, biz başka…
Onlar kendilerine daha da parlak bir gelecek sağlamak için örgütleniyor, devleti arkalarına alarak çalışıyorlar. Bizim adımıza bizim yaşamımızın seyrine karar veriyorlar. Milyonlarca işçiyi ve ailesini ilgilendiren asgari ücret tartışmaları işçi ve emekçiler nezdinde memleketin hali için büyük bir ipucu veriyor. Türk-İş’in açıklamasına göre Ekim ayı açlık sınırı 20 bin 432, yoksulluk sınırı ise 66 bin 553 liraya yükseldi. 17 bin lira olan asgari ücrete beklenen enflasyon oranında zam yapılacağı konuşuluyor. 2025 sonunda enflasyonun yüzde 20’nin altına düşmesinin beklendiği açıklamalarına bakılırsa bizleri nasıl bir 2025 beklediği ortada. Yoksulluk sınırının çok çok altında bir ücret, vergi zamları, artan kiralar, yükselen gıda fiyatları ve dahası…
Tüm bunlar farkında olmadığımız, bilmediğimiz şeyler değil elbette. Hangi partiye oy vermiş olursa olsun işçi ve emekçiler arasında işlerin, durumun, memleketin iyiye gitmediği konuşuluyor. Artan hayat pahalılığı, vergiler, düşük ücretler, uzun çalışma saatleri, kötü çalışma koşulları, iş kazaları… Bunların üstüne eğitimde ve sağlık sisteminde yaşanan sorunlar, her yeni günde daha da artan şiddet, cinayet, intihar vakaları… Liste uzayıp gittikçe dertlenmemek, “nereye varacak bu işin sonu?” diye sorgulamamak mümkün mü?
Açık ki patronların aksine işçi ve emekçilerin parlak bir gelecek beklentisi yok. Fakat bu gidişe bir dur demezsek sermaye sınıfı ve siyasi iktidar yaşamlarımızı daha çekilmez hale getirmeye devam edecek. Biz günü kurtarmak için çalışıp didindikçe elimize yoksulluğumuzun ve dertlerimizin büyümesinden başka bir şey geçmiyor. Alman işçi sınıfının şairi Bertold Brecht’in dediği gibi “Boşa didinmek fayda vermez. Her geçen gün daha beter dünden/ Kaldırmadıkça başlarımızı sefaletimiz bitmez”. Sermayenin ve iktidarın haklarımızın gaspı üzerinden kurduğu parlak gelecek hayallerini boşa çıkarmak için kaldıralım başlarımızı, birleştirelim yumruklarımızı.
Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
Umut Sende Bende Bizde...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
Son Eklenenler
- 1 Mayıs 1977’de hayatını kaybeden emekçiler, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla Taksim Kazancı Yokuşunda bir araya gelinerek anıldı. “Yaşasın 1 Mayıs” pankartının açıldığı anmaya sendikalar, emekten yana kurumlar, siyasi partiler ve UİD-DER...
- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi ve İstanbul Tabip Odası (İTO) 28 Nisan İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü dolayısıyla Kadıköy’de Süreyya Operası önünde “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye” şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.
- İşçi sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Tüm dünyada ekonomik yıkımın emekçileri, emekçi gençliği çıkışsız bıraktığı bir dönemde, Türkiye’de de baskıları, yasakları arttıran, korku iklimi yaratarak...
- Merhaba kardeşler. Biz İstanbul Avrupa Yakasında yaşayan kadınlarız. Kimimiz çeşitli sektörlerde çalışan işçileriz, kimimiz emekliyiz, kimimiz de ev emekçisiyiz. Ankara’dan, Gebze’den UİD-DER’li kadınların 1 Mayıs’ta haykıracakları taleplerini...
- Bizler genç işçi ve öğrencileriz. Kendimizi bildik bileli, “böyle gelmiş böyle gider” denildi bize hep. “Bu insanlardan bir şey olmaz, sen sesini çıkarırsan yalnız kalırsın”… Fakat geçtiğimiz günlerde neredeyse bütün kentlerde işçi ve emekçiler, ön...
- Bugün dünyanın pek çok ülkesinde büyük kitleler, sömürüye, baskılara, emperyalist savaşa karşı meydanlara çıkıyor, isyan ediyor, genel grevler örgütlüyor. Tarih gösteriyor ki sömürüye ve faşizme son verebilecek, kitlelerin isyanını başarıya...
- 1 Mayıs işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek için bir araya geldiği tarihsel bir günün adıdır. Bizler de her yaştan, her meslekten işçiler olarak çalışma koşullarımızı düzeltmek için 1 Mayıs’ta bir araya gelmeli, taleplerimizi hep bir ağızdan...
- UİD-DER’li gençler 1 Mayıs’a hazırlanıyor. İstanbul Anadolu Yakasından genç kardeşlerimiz neden 1 Mayıs alanında olacaklarını anlatıyorlar.
- Zenginlerin milyonlarca dolar ödeyerek kendilerine “kıyamet sığınakları” inşa ettirdiklerini biliyor muydunuz? Sığınak deyince aklınıza öyle soğuk ve karanlık, daracık mahzenler gelmesin. Bu sığınaklarda yok yok! Yapay zekâ destekli tıbbi bakımdan...
- Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!”...
- Mersin’de “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” adlı etkinliğimizin ardından biz emekçi kadınlar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracağımız taleplerimizi dile getirdik. 1 Mayıs coşkumuzla tüm emekçi kadınları 1 Mayıs’ta birlik olmaya, dayanışmaya...
- Hizmet-İş Sendikasında örgütlü Ankara Altındağ Belediyesi işçilerinin 21 Nisanda başlayan grevi devam ediyor. İstanbul Şişli Belediyesi işçileri alacakları ödenmediği için 24 Nisanda belediye önünde eylem yaptı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, 1886’dan günümüze inatçı bir gelenek olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın sembolü haline gelen 1 Mayıs Marşı, “Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır...