Buradasınız
Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!

Egemenlerin grevleri, eylemleri, boykotları, yani hak arama mücadelesini, dünyayı değiştirme mücadelesini “ıvır zıvır” ilan ettiği bugün, geçmişteki mücadeleleri hatırlamak ve tarihsel hafızayı güçlendirmek çok önemlidir. Bu kapsamda, geçmişten günümüze, belli başlı işçi mücadelelerini Tarihten Bir Yaprak başlığı altında yayınlıyoruz.
12 Eylül 1980’de Kenan Evren öncülüğündeki ordu, işçi sınıfının yükselen mücadelesini ezmek için faşist bir darbe gerçekleştirdi. 1980 askeri faşist darbesi işçilerin mücadeleci sendikalarını kapatmış, işçilerin kazanılmış haklarını elinden almıştı. Tüm toplum cendere içine alınmıştı. Sendikacılar hapse atılmış, nice öncü işçi ve sosyalist işkencelerden geçirilmiş ve katledilmişti. 1982’de yapılan “yasaklar anayasasında” işçilerin sendikalaşması zorlaştırılmış, greve çıkmak fiilen engellenmişti. Sendikalaşmak isteyen işçinin önüne %10 barajı konulmuştu. Greve çıkılsa bile çadır kurmak, grev alanında 4 işçiden fazla işçinin beklemesi yasaklanmıştı. İşçilerin o güne kadarki mücadelesine ve kazanımlarına faşist rejim ağır bir darbe vurmuştu.
Gerileyen sendikal hareket nedeniyle herkes bir umutsuzluk içerisindeydi. Çoğu sendikacı ve işçi “bu yasalarla grev yapılmaz” diyordu. İşte böyle bir atmosferde Netaş işçileri, Türkiye işçi sınıfı tarihine altın harflerle yazılan bir greve öncülük ettiler.
Netaş (Northern Elektrik Malzemeleri Fabrikası) Kanadalı Northern şirketi ile PTT ortak yatırımı olan, telefon santralleri ve malzemeleri üreten, İstanbul Ümraniye’de 1969 yılında kurulan bir fabrikaydı.
Aslında Netaş işçilerinin mücadelesi 1970’lerde başlamıştı. Kemal Türkler öncülüğünde kurulan Maden-İş Sendikasının mücadelesi onlara ilham vermişti. 1975’te, üyesi oldukları Tek-Met-İş Sendikasından istifa ederek Maden-İş’e geçmelerinden dolayı işten çıkartılmışlardı. Netaş işçileri geri adım atmamış ve fabrikayı işgal etmişlerdi. Patron işçilerin taleplerini ve sendikalarını kabul etmek zorunda kalmıştı. Böylece 1970’lerdeki mücadele rüzgârı Netaş fabrikasına da ulaşmış ve işçiler mücadele geleneği ile tanışmışlardı.
1980 askeri faşist darbesinden sonra da Netaş’ta bu mücadeleci gelenek devam etmiş ve işçiler, sosyalist öncülerin yol göstericiliğinde o dönemin en büyük grevini örgütlemeyi başarmışlardır. 18 Kasım 1986’da toplu sözleşmedeki anlaşmazlık nedeniyle 3 bin 150 Netaş işçisi greve başladı. Netaş işçileri hangi koşullarda olursa olsun haklılıklarına inanan işçilerin mücadelesinin önünde hiçbir engelin duramayacağını gösterdiler.
Netaş işçileri, Maden-İş kapatıldıktan sonra örgütlendikleri Bağımsız Otomobil-İş Sendikasıyla birlikte 88 maddelik bir toplu sözleşme taslağı ile oturmuşlardı masaya. Bütün işçileri kapsayan komiteler kurarak taslaklarını oluşturmuşlardı. Greve çıktıklarında da ilk olarak “grev yerinde en fazla 4 işçi kalır” diyen maddeyi deldiler. Her gün 163 Netaş işçisi bilfiil grev gözcülüğü görevini yürütüyordu. Günlük dönüşümlü olarak 500 işçi grev işlerinde görev üstleniyordu. Grev süresince hiçbir işçi başka bir işte çalışmamıştı: “İşçi dayanışması için çalışacağız, kendi dayanışmamızı kendimiz örgütleyeceğiz” diyorlardı. Netaş işçileri, grevi kazanmak için sınıf dayanışmasının ne kadar önemli olduğunun bilincindeydiler. Bu temelde sendikalara, fabrika önlerine, işçi mahallelerine ve kahvehanelerine giderek kendi dayanışmalarını kendileri örgütlüyorlardı. İşçi eşleri de eşlerini hiç yalnız bırakmıyor, işçilerle birlikte yurt içinde ve yurt dışında dayanışma çağrısı yapıyorlardı. “Netaş işçileri için bir saatini ver” kampanyası başlatarak işçileri dayanışmaya çağırıyorlardı. Bu çağrı sonuç verdi. Netaş işçileri darbe yasalarının gölgesinde güçlü bir dayanışma örgütlediler. Öyle ki grev bittikten sonra grev fonunda biriken 1 milyon liralık dayanışmayı ve bir kamyon gıda ve ihtiyaç maddesini Derby grevindeki işçilere verdiler.
Netaş işçileri, 1980 askeri faşist darbesinden sonra kaybettikleri kazanımların hiç olmazsa bir kısmını geri kazanmak istiyorlardı. Yasakları kararlı mücadeleleriyle delmişlerdi ve birçok kazanım elde etmişlerdi. Yeni yasa ikramiyeleri 4 ikramiye ile sınırlandırırken, Netaş işçileri tam 6 ikramiye kazandılar. Disiplin kurullarında işçi ve işveren eşit sayıda temsil edilecek ve başkanlığı da dönüşümlü olacaktı. İşten çıkarılan işçiye 3 ay daha ücret ödenmesini öngören işsizlik tazminatı talep ediliyordu. Bu taleplerin birçoğu bugün işçiler için hayal bile edilemez durumdadır.
Elbette grevin tek başarısı toplu sözleşme taslağında kazanılan haklar değildi. Netaş işçileri darbe koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu gösterdiler. Diğer sektörlerdeki birçok işçiye, greve ve mücadeleye de örnek oldular. Özellikle Türk-İş ve Hak-İş sendikalarındaki işçiler Netaş grevinden esinlenerek mücadeleye atıldılar. Netaş’ın ardından 1987 grevleri geldi. Bunu 89 Bahar Eylemleri, kamu emekçilerinin sendikalaşma mücadelesi ve Zonguldak madencilerinin yürüyüşü izledi.
Bu grevin başarıya ulaşmasındaki etkenlerden biri de uluslararası destek olmuştur. O dönem özellikle Avrupa’dan Netaş grevine maddi-manevi destek verilmiş, dayanışma mesajları gelmiştir. İşçilerin örgütlülüğü, pek çok sektörden ve farklı ülkelerden işçilerin de maddi-manevi dayanışmaları ile Netaş işçileri darbe yasaklarını delmiş, işçilerin üzerine sirayet eden kötü havayı söküp atmıştır.
Netaş grevi deneyimi biz işçiler için ne ifade ediyor? Örgütsüzlük koşullarını tersine çevirdiğimizde, patronların işçi sınıfının mücadelesi karşısında tutunamayacağını, geri adam atacağını ve kazananın biz olacağını ifade ediyor. Yasalarda ne yazdığı önemli değildir, önemli olan işçilerin örgütlü ve bilinçli olup olmamalarıdır. İşçiler örgütlü ve bilinçli olurlarsa yasalardaki engelleri aşarlar, yasaların yeniden yapılmasını sağlarlar ve eskisine göre büyük kazanım elde ederler. Netaş deneyimi aynı zamanda, şimdilerde birçok sektörde süren toplu sözleşme süreçlerine nasıl hazırlanılması gerektiğine de ayna tutmaktadır. Örgütsüzlüğümüzün döne döne bizi vurmaması için, elimizi taşın altına koymalıyız. Fabrikada yan yana çalıştığımız arkadaşlarımıza güven vermeyi başarmalı ve örgütlenmeliyiz. Bunu yapmaya başladığımızda büyük örgütlenmeye giden yolu da açmış olacağız. Gücümüze inanalım, kendimize güvenelim ve sınıfımızın deneyimlerine kulak verelim!
- Tariş Direnişi ve Direnişin Dönüştürdüğü Emekçi Kadınlar
- Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi: 1961 Saraçhane Mitingi
- Tarihin Aktarma Kayışı ve Cezmi Baba Gibi Olmak!
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- 1928 Tramvay Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Türkiye İşçi Sınıfının Mücadele Tarihinde DİSK’in Yeri
- 1969 Gamak Direnişi ve Şerif Aygün
- Berec Grevi ve Kadınlar
- Fotoğraf ve Tanıklıklarla 1968 Derby İşgali
- Tarihten Bir Yaprak: 1910 Bursalı İpek İşçilerinin Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: “Magirus’ta Grev Var”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Özal’ın Yakasına Sarılıp Hesap Soran Baştemsilci
Son Eklenenler
- İstanbul/Tuzla’da bulunan Mata Otomotiv işçileri, 27 Martta Ankara’ya yürümek üzere İstanbul Endüstri ve Ticaret Serbest Bölgesinde toplandılar. Daha insani koşullarda çalışmak isteyen ve haklı taleplerini duyurmak için Ankara’ya yürümek isteyen...
- Mata Otomotiv’de 27 Şubatta üretimi durduran 1000 işçi, hakları için 27 Martta Ankara’ya yürüyor. Mata işçileri, iş güvenliği önlemlerinin alınması, yönetim ve amirlerin uyguladığı baskının son bulması ve yüzde 20 ek zam yapılması için işten kaçınma...
- Tıpkı depremden önce olduğu gibi depremden sonra da devlet yetkilileri sorumluluklarından kaçmaya devam ediyorlar. Hatta umursamazlıkta adeta birbirleriyle yarış halindeler! İlk imdada koşanın devlet olmasını bekleyen depremzedeler hayal kırıklığına...
- Depremzede emekçiler bu kış günlerinde sıcak bir yuvadan yoksunlar. Çoğunun giyecek doğru düzgün bir kıyafeti ya da belki sarılacak bir battaniyesi yok. Çocukların ayaklarında ayakkabıları yok. Kimisi sıcak bir çorbadan yoksun. Deprem bölgesinde...
- DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından Cengiz Holding binası önünde direnişçi işçilerle birlikte kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Satera Elektrik işçilerine direnişteki Mata işçileri ile MKS işçileri de destek verdi. Eyleme DİSK’...
- İran’da kız çocuklarının eğitim gördüğü okullarda 30 Kasım 2022 tarihinden beri zehirlenme vakaları görülüyor. İlk olarak Şiilerin kutsal saydığı Kum kentinde bulunan Kum Kız Sanat Okulunda görülen zehirlenme vakası, kısa sürede diğer okullarda da...
- Depremin üzerinden haftalar geçti ama ihmaller, keyfi tutumlar, umursamazlık, akıl almaz söylemler depremin sonuçlarını felakete çevirdi. Erdoğan depremin üçüncü gününde deprem bölgesine korumalarının da içinde bulunduğu upuzun bir konvoyla gitti. O...
- Belediye-İş üyesi Avcılar Belediye işçileri İstanbul Avcılar Havuz meydanında basın açıklaması gerçekleştirdiler. Eyleme Belediye-İş Sendikasından şube yöneticileri ve temsilciler, demokratik kitle örgütleri, emekten yana partiler ve UİD-DER katıldı.
- Fransa’da Macron hükümetinin emeklilik hakkına yönelik saldırısı işçi sınıfını bir kez daha ayağa kaldırdı. Hükümet emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmak istedi ancak işçi sınıfı bu saldırıya grevlerle, milyonları bulan protesto gösterileriyle...
- Emek ve Özgürlük İttifakı, Ankara’da düzenlediği basın toplantısıyla 14 Mayısta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair kararını açıkladı. “Ülkede demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, toplumsal adaletin gerçekleşmesi için yoksulluğa,...
- Türkiye, tarihinin en büyük depremini yaşadı ve iktidar yine sınıfta kaldı. Yıkılan 11 şehre ve enkaz altında kalan insanlara günlerce yardım elini uzatmadı devlet. Ama sürekli televizyonlarda “müdahale ettik, herkese ulaştık” diye reklam yaptılar....
- Yer bilimciler 6 Şubat’ta yaşanan Maraş merkezli deprem öncesinde açıklamalar yapıyor, uyarıyor ve gerekli önlemlerin alınması için çağrıda bulunuyorlardı. Bu çağrılara kulak tıkayan ve tek bir önlem almayan iktidar, depremin sonuçlarının felakete...
- 15 Martta İngiltere’de 700 bine yakın işçi greve çıktı. İngiltere bir kez daha işçi sınıfının gücüne tanıklık etti. Hükümetin “Bahar Dönemi” bütçesini açıkladığı güne denk getirilen grev, işçi sınıfının sermaye sınıfına ve hükümete karşı kararlı...