Buradasınız
Nimet Değil İllet!
Digiturk’ten bir medya işçisi
Aralık ayında Bursa’da Bükköy isimli maden ocağında patlama meydana gelmiş, 19 işçi hayatını kaybetmişti. İncelemelerde, patlamaya kâr amaçlı ve patron kaynaklı ihmaller zincirinin yol açtığı ortaya çıkmıştı. İşçi ailelerinin, meslek odaları ve sendikaların ardı ardına yaptıkları açıklamalar sayesinde konu örtbas edilememiş, yaşanan iş cinayeti burjuva medyada da yer bulabilmişti kendine. Aradan 4 ay geçtikten sonra mahkeme sürecine geçilebildi. İş cinayeti davasında patron yüzsüz açıklamalarıyla kendi sınıfının işçi sınıfına bakışını bir kez daha ortaya koydu.
İşçilerin örgütsüzlüğü ile iyice yüzsüzleşen Bükköy patronu Nurullah Ercan, 2000’li yılların başında Dev-Maden Sen ve Maden-İş sendikalarının örgütlenme çalışmalarını engellemek için her türlü kanunsuz yolu deneyen kaşarlanmış bir sermayedar. Patronun pervasız açıklamalarında işçilerin örgütsüzlüğü kadar, hükümetle akçeli ilişkileri de göze çarpıyor. Bükköy Madencilik’in adı 2008 yerel seçimlerinde hükümetin Dersim halkına rüşvet olarak dağıttığı kömürlerin torbalarında yazılıydı. Bu ihalelerin ne gibi ilişkiler yoluyla alındığı herkes tarafından bilinmekte.
6 Nisanda görülen mahkemeye işçi ailelerinin avukatları ve bilirkişiler tarafından sunulan deliller, yaşanan cinayetin nasıl da planlı, bilinçli olduğunu ortaya koyuyordu. İşte en basit örneklerden biri: Maden ocağındaki havalandırma 40 santimetrelik borularla yapılması gerekirken “12 santimlik bahçe hortumuyla” yapılmıştı.
Patronun avukatları işlenen cinayeti patronlarının sınıf gözlüklerinden yüzsüzce savunmaya, suçu ölen işçilere yüklemeye kalktılar. Bir avukat “Ülkemizde 3,5 milyon işsizin bulunduğu göz önüne alındığında, aylık 700 lira ile iş imkânı sunulması, sigorta primleri ve vergilerinin ödeniyor olması işçiler için bir nimettir” derken; bir başka patron avukatı, maden ocağında yaşanan olayda tüm çalışan işçilerin ölmediğini, bir kısmının yaralandığını söyleyerek “konunun abartılmaması gerekiyor” dedi. İşsizlik ile korkutup, ölüme, kölece çalışma koşullarına razı olunmasını salık veren bu sözler elbette ki tek bir patronun fikri, bakış açısı değil. Bu bakış kapitalistlerin hayat görüşünün sonucudur.
Mahkeme başka bir tarihe ertelendi. Bürokratik süreçlerde dolanıp duracak. Bu ve bunun gibi davaların takipçisi olmalı, hiçbir işçi kardeşimizin patronlar ve yasaları karşısında yalnız olmadığını göstermeliyiz. Bu dava sürecinin sonunda ne Bükköy patronu hak ettiği bir cezayı alacak, ne de iş cinayetlerinin sonu gelecek. Ama Biz işçileri diri diri mezara sokan kapitalistlerin düzeni, biz işçiler hayatlarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için birleştiğimiz güne kadar ayakta kalacak. Yani asıl, biz işçilerin örgütsüz kaldığı günler patronlar için birer nimettir!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...