Buradasınız
“Girelim Selia, Haydi Hatice”
Aydınlı’dan bir işçi

Ben Reha Tekstil işçileri işten atıldıklarında sınıf dayanışması için fabrikanın önündeydim. Hatice ve diğer Reha Tekstil işçileri ile o gün fabrikayı işgal ettiklerinde tanışmıştım. Selia ve Brukman işçilerini ise derneğimiz UİD-DER’in Aydınlı temsilciliğinde “Brukman Kadınları” isimli belgeseli hep birlikte izleyince tanıdım. Belgeseli izlerken Arjantinli işçi kardeşlerimizle sorunlarımızın da çözümlerimizin de aynı olduğunu yine gördük. Ve hep birlikte mücadele ettiğimizde nasıl da her şeyin değişebileceğini, beraberce ürettiğimiz gibi kardeşçe paylaşabileceğimizin de bir örneğini gördük.
Selia isimli öncü kadın işçi fabrikaya girmeye çalıştıkları o anda içinden geçenleri daha sonra şöyle anlatıyor: “Ben en öndeydim. Omuzlarımda ağır bir yük hissediyordum. İçim bir sıcaklıkla doldu. Arkadaşlarıma doğru döndüm ve gerçekten girmek istiyor musunuz diye sordum. Çiti ittim ve içeri girdik. Biz de bilmiyoruz ki nasıl yaptığımızı…”
Hatice ise şöyle dile getiriyor yaşadıkları benzer süreci: “Biz sabah saat 8’de işbaşı yapıyorduk. Geçen yıl bir Pazartesi günü fabrikanın önüne geldiğimde kapının girişinde karşılıklı duran iki güvenlikçi vardı. Aralarından geçerken çok korkmuştum. Bizi korkutmak için her yolu deniyorlardı. Bellerinde copları vardı. Onların saatleri sabahları ileride akşamları ise geride olurdu. Birkaç gün sonra anladık ki patron bizim fabrikaya sendika getirmek istediğimizi haber aldıktan sonra güvenlik elemanları almış. Biz bu güvenlik elemanlarına kendi aramızda ‘minik’ diyorduk. Ama açıkçası bugüne kadar hepimiz, özellikle kadın işçiler onlardan korkuyorduk. Hepimiz karınca sürüsü gibi kapının önüne doğru birikmiştik. Demir kapının fabrika tarafında yüzlerce polis vardı. Kapının dibinde iki güvenlikçi, yani ‘minikler’ vardı. Demir sürgülü kapının çekme kısmını bir tarafından ben tutuyordum, bir tarafını güvenlikçi tutuyordu. Başımı arkadaşlarıma doğru çevirdiğimde herkesin içeri girmek için kararlı olduğu gözlerinden okunuyordu. Kalabalığın içinden biri ‘hadi Hatice’ diye bağırdı. Kapıya doğru döndüm. İki elimle sürgülü kapıyı ittirdim. Kapı gürültüyle açıldı. Ben tek başıma açmadım o kapıyı. Hep birlikte açtık. Biz kol kola girdiğimizde karşımızda hiçbir gücün duramayacağını yaşayarak gördüm. Ama bunları nasıl yaptığımızı ve yapabileceğimizi biz de bilmiyorduk ki…”
Arjantinli Selia ile Türkiyeli Hatice’nin birbirlerine iki kardeş gibi benzemeleri size ilginç mi geliyor? Gelin bunun nedenini UİD-DER Sinema Kolu’nun bizler için seçtiği filmleri izleyerek çözelim. İşçi sineması tadındaki film etkinliklerini kaçırmayalım. Tıpkı diğer etkinlikler gibi…
UİD-DER işçilerin bilinçlenmesi ve örgütlenmesi için etkinlikler düzenliyor. İşçilerin verdikleri mücadeleleri anlatan film ve belgeselleri ancak UİD-DER gibi bir işçi örgütü bize ulaştırabilir. UİD-DER işçilerin örgütlemesi ve bilinçlenmesi için yaşanmış deneyimleri dipte köşede bile olsa bulup çıkarıyor. UİD-DER’in düzenlediği seminer, film ve belgeselleri kaçırmayın. Hakları için mücadele yolunu seçen Brukman ve Reha Tekstil işçilerinden Selia ve Hatice bir gerçeği bize çok güzel anlattılar. Mücadele öğretir, geliştirir ve örgütler.
- Aşçı ya da Doktor… Çocuklarımız Ezilmekten Nasıl Kurtulur?
- Söyleyecek Sözümüz, Verecek Hesapları Olmalı
- Gazze ve İnsanlığın Onur Mücadelesi
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...