Buradasınız
Grev Yasakları Devam Ediyor!

AKP hükümeti hava işkolunda, bir gecede, işçileri dikkate almadan, keyfi bir şekilde grevi yasakladı. Hava işkolunda grevin yasaklanmasıyla, yeni sendikalar kanunu bir kez daha gündeme geldi. Bu kanun, Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı adıyla 31 Ocakta Meclis’e sunulmuş bulunuyor. 2821 Sayılı Sendikalar Yasası ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası birleştirilerek, Toplu İş İlişkileri Kanunu adıyla ortaklaştırılıyor. Sendikal örgütlenme, üyelik, baraj, yetki, toplu sözleşme, grev ve lokavtı yeniden düzenleyen kanun tasarısı, birkaç düzenleme dışında tümüyle eski yasaların anti-demokratik yapısını olduğu gibi koruyor. Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı patronların çıkarları doğrultusunda hazırlanmıştır. İlk önce işkolu barajını binde 5’e indirmeyi planlayan AKP hükümeti, patronlardan gelen fırça ve talimat doğrultusunda hemen geri adım attı ve işkolu barajını %3’e çekti. Daha da önemlisi, eski yasanın grev karşıtı çerçevesi korunmakla kalmamış, grev yasaklarının sınırları alabildiğine genişletilmiştir.
Meclise sunulan kanun tasarısında, işçilerin grev hakkına ilişkin yasaklar, sınırlamalar, erteleme ve cezalandırmalar genişletiliyor. Üstelik patronlara lokavt hakkı (greve çıkan fabrikada işçilerin topluca işten atılması) bu tasarıda da tanınarak, işçilerin grevi daha en başından ezilmek isteniyor. Tasarıda grev şöyle tanımlanıyor: “İşçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veya bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev denir.” Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere grev, işçilerin önemli bir mücadele aracıdır. İşçilerin elinden bu mücadele aracını almak demek, işçiler tüm haksızlıklara boyun eğsinler ve patronlara seslerini çıkartmasınlar demektir. Bu asla kabul edilemez, grev demokratik bir haktır ve sınırsız olmalıdır.
Grevin önemli bir mücadele aracı olduğunu iyi bilen hükümet ve patronlar, işçilerin bu hak arama aracını daha baştan sakatlamak ve işlemez hale getirmek istiyorlar. Bu amaçla yeni yasa tasarısında da grev, “kanuni grev” ve “kanun dışı grev” biçiminde ikiye ayrılmıştır. “Kanuni grev”, toplu iş sözleşmesi sırasında çıkan uyuşmazlıklarda uygulanabiliyor. Yani bu durumda, işyerinde sendika olacak, sendika ile işveren arasında toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başlayacak ve bu görüşmeler tıkandığında greve gidilecek. Böylece toplu sözleşme süreci tıkanana kadar işçilere “asla grev yapamazsınız” deniyor. Sendikasız çalışan milyonlarca işçinin toplu sözleşme yapma olanağı olmadığı için, bu milyonlarca işçi toplu sözleşme kapsamına giren bir grev yapamayacak. Çok açık ki, patronlar karşısında işçilerin kolu kanadı kırılmak isteniyor.
Ayrıca AKP hükümeti dayanışma grevi, genel grev, hak grevi gibi grevleri de kanun dışına iterek işçilerin mücadelesini dar bir çerçeve içine hapsediyor. Oysa 12 Eylül 2010’da gerçekleştirilen referandumda, emekçilerden destek almak isteyen AKP hükümeti; genel grev ve siyasal grev üzerindeki anayasal yasakları kaldırmıştı. Ancak hükümet, sendikalar ve toplu sözleşme yasalarını Anayasada yapılan değişikliklere göre yeniden düzenlemesi gerekirken, tam tersine, yasakları pekiştirmekte ve genişletmektedir. Bu da AKP hükümetinin kendine demokrat olduğunu ve patronların çıkarını düşündüğünü bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Toplu İş İlişkileri Kanununda grev yasakları bunlarla sınırlı değil elbette. Kimi işkollarında grev daha baştan yasaklanıyor. Taslakta şunlar söyleniyor: “Can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze ve defin işleri ile mezarlıklarda; elektrik, doğalgaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başlayan petrokimya işlerinde; bankacılık hizmetlerinde; Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde ve hastanelerde grev yapılamaz.” Görüldüğü gibi grev yasakları oldukça genişletilmiş bulunuyor. Nitekim AKP hükümeti, bu taslakta olmamasına rağmen hava işkolunda grevi yasaklamış ve “yasak” çerçevesini daha şimdiden genişletmiştir.
Hükümet, Bakanlar Kurulu aracılığıyla “grev erteleme” adı altında grevi yasaklama keyfiliğini de elinde tutuyor. Bakanlar Kurulu sözde genel sağlık, ülke güvenliği veya iyi niyet kurallarına aykırılık bahanesiyle grevi yasaklama ayrıcalığına da sahip oluyor.
Ekonomik krizin derinleştiği ve ağır çalışma koşullarının yaygınlaştığı günümüzde AKP hükümeti grev hakkımızı elimizden alıyor. Bu saldırıya hiçbir işçi seyirci kalmamalıdır. Başta sendikalı işçiler olmak üzere tüm işçiler sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması ve sınırsız grev hakkı için mücadele vermelidirler. Bu noktada sendikalara büyük bir görev düşüyor.
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
Son Eklenenler
- Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün fabrikalarında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 1700 işçi greve çıkmıştı. İşçilerin grevi 12 Nisanda kazanımla sonuçlandı. Doruk Madencilikte çalışan...
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...