Buradasınız
UİD-DER Yürüyor, Mücadele Büyüyor!
Gülsuyu’ndan bir tekstil işçisi
Hayatımızda birçok sorun yaşıyoruz ama sebeplerini bilmiyoruz. Sebeplerin üstü her daim örtülmüş, gözlerimiz göz bağıyla bağlanmış. Televizyon, gazete, okul, aile, işyerleri hep bu sebepleri gizleyen yerler olmuş. Sonra bir gün bana tüm bu gerçekleri anlatacak bir arkadaşla tanıştım. Bana yaşadığımız her bir sorunun sebebini ve bu sorunların çözümünün mümkün olduğunu anlattı. O günden sonra hayatım değişti. Yaşadığımız birçok sorunun kapitalist sistemden kaynaklandığını öğrendim. Gözümdeki o perdeler bir bir kalkmaya başladı ve ben de sınıf mücadelesi yolunda yürüyen bir nefer oldum. Mücadele etmek isteyen işçileri bir araya getiren, dayanışmayı sağlayan ve bizlerin neler yapabileceğini gösteren, tarihimizi öğreten, bilinçlendiren bir yer vardı: UİD-DER.
UİD-DER ile neler yapmadık ki? UİD-DER’deki kurslarımızla işçilerin becerilerini ortaya çıkardık. Örneğin tiyatro, koro, resim, gitar, folklor… Koroda bugüne kadar hiç duymadığımız işçi marşlarıyla tanıştık ve insanları tanıştırdık. Bu marşlara konu olan mücadele tarihimizi öğrendik. Tiyatroda yine aynı şekilde işçilerin mücadelesini anlatan birçok oyun sergiledik. Ne gibi hakları olduğunu bilmeyen işçiler için “İşçi Sağlığı ve Hakları” seminerleri düzenledik. Her bir çalışmamız biz işçileri bir araya getiriyor, bilinçlenmeyi ve her birimizin mücadeleye katılarak kazanılmasını sağlıyor. Etkinliklerimizde dile gelen tüm konular bizlere daha fazla bilinçlenme ve mücadelede deneyim kazanma yolunda adım attıracak şekilde işleniyor. Orada edindiğimiz bilgiler bize ışık tutuyor. Ve daha da yapacağımız birçok iş var.
Mücadelenin bir aracı olan UİD-DER ile ben onurlu yaşamayı öğrendim. Daha öncesinde pasif, kendini ifade edemeyen, özgüvensiz bir insanken UİD-DER’le cesur, kendine güvenen, kendi yaşamıyla ilgili kararları alıp söz hakkına sahip olan birisi haline geldim. Yalnızca kendi hakkının değil çevresindeki insanların da hakkının savunucusu bir insan oldum. Yaşadığımız dünya insana dair ne varsa çürütüyor, yozlaştırıyor, çıkar ilişkisine bağlıyor ve herkesi rekabete itiyor. İnsanın doğasında var olan her iyi şeyi yıkıyor. Tüm bu karanlığın içinde UİD-DER bizlere ışık tutuyor. Nasıl yaşamamız ve nasıl insanlar olmamız gerektiğini öğretiyor. UİD-DER kurulalı 1,5 yılı geçti ve her geçen gün bir aile gibi büyüyerek yol alıyoruz. Bizler bu onurlu mücadelenin içerisinde var olmaya devam edeceğiz. Gemileri yaktık dönüş yok, her gün daha da ileriye gidiyoruz!
Haydi, UİD-DER çatısı altında mücadeleye ve özgürleşmeye!
Sağlık Reformu Ne Anlama Geliyor?
UİD-DER’de Sağlık Semineri
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...