Buradasınız
Rakamların Dili Soğuktur, Gerçek ise Yakıcı
Abisini iş kazasında kaybeden UİD-DER’li bir öğrenci
Bir haber “2015’te meydana gelen iş kazalarında hayatını kaybedenlerin sayısı 1700’ü aştı” diyor. Bir diğerinde “ölümle sonuçlanan iş kazaları her yıl giderek daha da artmaktadır” diyor. Ve benzer bir haber daha: “2016’nın ilk 6 ayında göçmenlerin kaçış sırasında teknelerinin batması sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı 2800’ü geçti.” Ve… Kan revan içinde her gün onlarca insanın öldüğü Ortadoğu cehenneminden bir haber: “IŞİD’den intihar saldırısı; 50’nin üzerinde ölü…” Her tarafta acı, ölüm, gözyaşı, keder… “1700 ölü” ne kadar da kolay söyleyebiliyoruz. Rakamlar… Rakamlar ne kadar da soğuk ve anlamsız. Oysa bu rakamların iç yüzünde nelerin yatıyor olduğunu bir hissedebilsek ve görebilsek…
İnsanlar ölüyor hem de çok ucuz bir şekilde; iş kazalarında, emperyalist savaşlarda, göç yollarında… Dünya emekçi sınıfına reva görülen böyle bir acı tablo iken, bizler UİD-DER’li işçi ve öğrenciler olarak mücadele tohumlarımızı her şeye rağmen sabırla ekmeye devam ediyor ve umutla bekliyoruz yeşerecek olan hayatı. Geçmiş yıllarda “İş Kazaları Kader Değildir! İşçi Ölümlerini Durduralım!” kampanyasını başlatmış ve tüm emekçileri aktif olarak desteğe çağırmıştık. O dönemde bu çalışmalarda yer alan bir UİD-DER’li olarak, işçi cinayetlerine karşı bir duyarlılık oluşturmaya çalışıyor ve sönen onca hayatlardan en azından birinin sesi olmaya çalışıyordum. Evet, o dönem birinin sesi olmaya çalışıyordum ama o ailelerden herhangi birinin içindeki ruh halini derinden hissetmek bambaşka bir şey olsa gerekti.
Bir akşam yemeğinde telefon çaldı. Telefonun öteki ucunda bir ses... Ağlayarak bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Tek anlayabildiğim ve aynı zamanda duymak, inanmak istemediğim şey “abimiz öldü” oluyor. Donuyorum, hiçbir şey hissedemiyorum. Pencereden dışarı bakıyorum. “Nasıl olur, daha dün konuşmuştuk oysa” diye kendi kendime bir şeyler mırıldanabiliyorum sadece. Sonra, sonra aklıma yengem geliyor, bıraktığı çocukları geliyor ve gözyaşlarımı tutamıyorum. Aramızdaki mesafeyi düşünüyorum…1500 km. Oraya vardığımda defnetmiş oluyorlar, yetişemiyorum. Evin eşiğinden içeri girince bir başka abimi görüyorum, boğazım düğümleniyor, ağlıyoruz. Her kime sarılıyorsam bir süre ağlıyoruz birlikte, sonra bir başkasına sarılıyorum... Annemin feryadı, gözyaşları, gözümün önünde yaktığı Kürtçe ağıtlar… Bu satırları yazarken bile hâlâ kulaklarımda çınlıyor feryatları. Sonra olayın nasıl geliştiğini öğreniyorum. Trafik kazası diyorlar. Akşam mesai bitiminde servis, işçileri alıp eve getirdiği esnada aracın tekeri patlıyor. Sonrasında kararan hayatlar, dul kalan eşler, yetim kalan çocuklar… Kazayı hafif sıyrıklarla atlatan biri anlatıyor: “Araç sadece 10 kişiyi alabiliyorken, işyeri sahibi 17 kişiyi bindirdi. Geç gelen servisin gecikmeyi telafi etmek için yaptığı şey ise aşırı hız oldu.” Sonuç; abimle birlikte iki kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerden biri ise daha yeni işe başlamış olan 14 yaşındaki bir kız çocuğu… Sonra aklıma rakamlar geliyor; yüzlerce insana mezar olan kömür madenleri, bodrumlarda katledilirken çığlıklarını işittiğimiz canlar, Akdeniz’de kaybedilen onca insan… Rakamlar soğuktur, oysa yansıması ve her aileye etkisi ise yakan bir ateş.
“Kader” diyorlardı bizimkiler de, böylesi zamanlarda çaresiz hisseden herkes gibi. Oysa başka türlüsü mümkündü yaşamın. “İş Kazaları Kader Değildir! İşçi Ölümlerini Durduralım!” kampanyasını hatırladım, evet kader değildi bu. İnsanın yaşamını tasasız ve kedersiz güzel günlerle geçirmesi mümkünken payına düşenin çirkinlik, keder ve gözyaşı olması. Güzelliği üretirken çirkinliğe reva görülmek ne acı. Elbette içinde yaşadığımız koşullar, başımıza gelenler bizleri umutsuzluğa sürüklemek şöyle dursun daha da öfkemizi bilemektedir. Sevdiklerimizi bizlerden koparan, yeryüzünü adeta bir cehenneme çeviren namussuz düzen, öyle ya da böyle, er geç yıkılmaya mahkûmsun!
Bir Eşit midir Bire?
O’nsuz
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Baret Bile Olmadığı İçin!
- 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Gününden 1 Mayıs’a
Son Eklenenler
- İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü 74 yaşındaki emekli öğretmen İbrahim Oktugan öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Öğretmenler “Can Güvenliğimiz Sağlansın, Gerekli Tedbirler alınsın!” talebiyle İzmir’den Bursa’ya, Mardin’...
- 21-28 Nisan Ebeler Haftası ve 12-18 Mayıs Dünya Hemşireler Haftası vesilesiyle 10 Mayısta İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hemşire ve ebeler basın açıklaması gerçekleştirdi.
- Bu sene 1 Mayıs’a UİD-DER’le birlikte bir işçi kenti olan Lüleburgaz’da katıldım. 1 Mayıs heyecanımız sabah saatlerinde başladı. Yol boyunca türkülerimizle, marşlarımızla 1 Mayıs alanına gittik. Tabii içimizde İstanbul’da kitlesel ve birleşik bir 1...
- 1 Mayıs’a gitmeden önce egemenlerin yarattığı algı yüzünden benim de endişelerim vardı. Fakat “Ben hakkımı savunmalıyım” diye düşünerek, arkadaşlarımın ısrarlı daveti sayesinde UİD-DER’le birlikte Bursa’da 1 Mayıs’a katıldım. İlk 1 Mayıs’ımdı, iyi...
- Ağır sorunlar altında bunalan işçi sınıfının bu sorunlar karşısında bir çıkış yolu bulabilmesi için sendikalarına sahip çıkması, sermayenin ve sendika bürokratlarının planlarını, niyetlerini boşa düşürmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle siyasi...
- Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden işletmesinde 14 Ekim 2022’de patlama meydana gelmiş, 43 maden işçisi yaşamını yitirmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Patlamaya ilişkin 7’si tutuklu 23 sanığın yargılanmasına 8...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen mitinglere yüzbinlerce sendikalı sendikasız işçi, işsiz, emekli, emekçi kadın, genç katıldı. İşçi ve...
- Türkiye’nin dört bir yanında sendikalaşmak isteyen işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Bursa’da Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan ve direnişlerine devam eden Durak...
- Türkiye tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma Katliamı davasında daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisi ilk kez hâkim karşısına çıktı. Katliamın 10. yılında görülmeye başlanan kamu davasının ilk duruşması 8 Mayısta Soma 2. Asliye Ceza...
- Merhaba işçi ablalarım, abilerim. Ben İzmir’de yaşayan bir lise öğrenciyim. Ben de UİD-DER ile 1 Mayıs’a katılmak için İstanbul’da yaşayan teyzeme geldim. İlk defa 1 Mayıs’a katıldığım için sizlerle duygularımı paylaşmak istiyorum.
- Bu sene de 1 Mayıs’ı ağır şartlarda karşıladık. Bir tarafta ekonomik yıkım diğer tarafta savaş, göç sorunu ve işsizlik. Biz işçilerin birikmiş nice sorunu bulunuyor, toplum nefessiz bırakılıyor. İşte bu şartlar altında UİD-DER işçilere umut oldu,...
- Türkiye’de işçiler, reel ücretlerin düşmesi, çalışılmış günlerin ücretinin dahi patronlar tarafından gasp edilmesi gibi sorunlarla boğuşuyorlar. Diğer taraftan sağlık emekçileri ticarethaneye dönüştürülen sağlık sisteminin dayattığı ağır iş yüküyle...
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.