Buradasınız
Toplu İş Sözleşmelerine Nasıl Hazırlanmalı?
Gebze’den bir gıda işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Toplu iş sözleşmeleri sendikalı işyerlerinde patronlarla işçiler arasında genellikle iki yılda bir yapılan sözleşmelerdir. Toplu sözleşmelerde ücret, mesai, sosyal haklar gibi çalışma yaşamındaki tüm sorunlar düzenlenir, karar altına alınır. Bu sözleşmeler metal, deri, tekstil gibi işkollarında “grup toplu iş sözleşmeleri” şeklinde olduğu gibi tek bir işyerinde yapılan “tekil sözleşme” şeklinde de gerçekleşebilir. Nihayetinde TİS’ler özünde işçilerin patronlarla karşı karşıya geldiği, örgütlülükleri oranında hak ve çıkarları için mücadeleye girdikleri toplu pazarlıktır.
TİS görüşmeleri hangi işkolunda, hangi fabrikada olursa olsun aslında etkisi çok daha geniştir. Örneğin metal işkolundaki grup sözleşmeleri sendikasız yüz binlerce metal işçisini de etkilemektedir. Sözleşme, sendikalı veya sendikasız bütün metal işçilerini ilgilendirmekte, ücret ve sosyal haklarını dolaylı olarak etkilemektedir. Bir tek fabrikada gerçekleştirilen başarılı bir sözleşme, çevresindeki veya işkolundaki diğer fabrikaları da etkilemektedir.
Patronlar sözleşmelerde işçilere mümkün olanın en azını verme eğilimdedirler. Hiçbir patron işçilerin çalışkanlığına, disiplinine, özverisine bakarak TİS döneminde kendiliğinden işçiye yüksek ücret vermez. Patronlar ne kadar çok kazanırlarsa kazansınlar kârlarından fedakârlık yapmak istemezler. Patronlar sözleşme döneminde bazı taktikleri devreye sokarak işçilerin birleşmesini, dayanışmasını, haklarını yükseltmelerini önlemeye çalışırlar. Örneğin işçiler üzerindeki baskıyı yoğunlaştırırlar. Toplantılarda sürekli krizden, işyerinin ekonomik darboğazda olduğundan, işlerin azaldığından, maliyetlerin arttığından şikâyet ederek işçilerin beklentilerini düşürmeye çalışırlar. Patronların bu taktiklerinin başarısı, işçilerin örgütlülük ve deneyim düzeyine bağlıdır. Bazı örneklerde aynı yalanları temcit pilavı gibi ısıtıp getiren patronlara, işçiler, uzun yıllar sonra kazandıkları deneyimlerle gereken cevabı verebilmişlerdir. Bu nedenle yıllarca patronların isteği doğrultusunda biten TİS görüşmelerinde bir gün gelmiştir ki işçiler artık yeter diyerek, greve çıkarak yanıt vermişlerdir.
Patronlar sözleşme süreçlerinde işçilerin içinde bulunduğu güç koşulları fırsata çevirmek isterler. Örneğin kredi kartı borçlarını ve ev kredisini ödeyememekten, işsizlikten korkan işçileri boyuna tehdit ederler. Aza kanaat etmelerini isterler. Ekonomik kriz ve savaş gerçeğini diline dolayan patronlar, “işlerin durumu yarın ne olacak belli olmaz” diyerek işçilerin düşük zammı kabul etmelerini isterler. Yıllardır işçilere pompalanan “önce patron kazansın sonra biz işçiler de kazanırız”, “patron kazandıkça işçileri de düşünür” anlayışı asla doğru değildir. Patronların ipiyle kuyuya inilmez. Onların sözleşmelerde öne sürdüğü gerekçelere prim vererek veya boyun eğerek hak kazanılmaz.
Toplu iş sözleşmelerinde işçileri sendikalar temsil ederler. Tek tek patronlarla pazarlık yapmanın işçilerin lehine değil aleyhine olduğunu öğrenen işçiler, sendikaya üye olur ve toplu halde pazarlık yaparlar. İşçilerin toplu sözleşmelerden beklentileri haklı olarak yüksektir. Her işçi iyi bir ücret almayı, sosyal haklarını iyileştirmeyi, çalışma koşullarını düzeltmeyi ister. Çünkü kapitalizmin yarattığı hayat pahalılığı karşısında, en yüksek ücret ve sosyal haklar enflasyon ve zamlar karşısında kısa sürede erimektedir. Patronlar bir elleriyle verdiklerini diğer elleriyle almaktadırlar. En yüksek ücret alan sendikalı işçiler dahi bugün yoksulluk sınırının altında kalan sözleşmelerle karşılaşmaktadırlar. Gerek sendikalarda işveren yanlısı tutumlar gerekse işçilerin genelinin yaşadığı örgütsüzlük koşullarında, ücretler, normal bir işgücü ücretinin altında kalmaktadır.
Uzlaşmacı dediğimiz, patronlarla işbirliği yapan sendikacılar eliyle toplu iş sözleşmelerinin ruhu yok edilmeye çalışılır. Örneğin toplu iş sözleşme taslakları işçilerle birlikte hazırlanmaz. Hazırlıklar son bir hafta içinde işçiye duyurulur. Tepkilerin önünü kesmek isteyen sendikacılar da bir adım ileri giderek toplantı veya anketlerle işçilerin taleplerini not eder fakat diğer yandan işçileri bekle-gör sürecine sevk ederler. Sendikacılar toplu iş sözleşmelerinde işçileri olabildiğince toplantıların, görüşmelerin dışında tutmaya çalışırlar. Avukatları veya başkanları aracılığıyla “en iyi” toplu sözleşmeyi imzalayacaklarını söylerler. Oysa en iyisi dahi olsa sözleşme süreçlerinde işçiler dışlanmışsa, seyirci koltuğuna oturtulmuşsa gerçekte en kötü sözleşmeye imza atılmıştır. Aslında her işçi bilmelidir ki sözleşmelerde aldığı her hak örgütlülük düzeyine bağlıdır. İşçiler acısından sözleşmenin nasıl biteceği öncesinde nasıl bir hazırlık yapıldığıyla ilgilidir. Sözleşmenin başarısı işçilerin birlik ve beraberliğine yani örgütlülüğüne bağlıdır. Bölümler arasında kopukluk, kıdem, yaş, işin cinsine göre bölünmeler patronun ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir. İşyerinde taşeron, geçici, vasıfsız gibi ayrımlar sözleşme süreçlerinde, işçilerin dayanışması önünde büyük bir engel haline gelir.
Sözleşmelerde tarafların nihai kozları örgütlük düzeyleridir. İşçi veya patron kim daha örgütlüyse, kim daha hazırlıklıysa, kim sonuna kadar gitmeye azimliyse kazançlı çıkacaktır. Patronlar sırtını devlete, sarı sendikalara ve bizzat kendilerinin kurduğu, kendi çıkarlarını koruyan örgütlenmelere dayamışlardır. Üstelik patronlara lokavt hakkı tanınmıştır. Patronların tek korkuları işçilerin birlik olmasıdır. Başarıları da işçileri bölmeye bağlıdır. İşçilerin de en büyük kozu örgütlenmeleridir. Eğer sendikal örgütlenme kâğıt üzerinde değilse, işçiler toplu sözleşmeye aktif olarak katılıyorsa, hak ve çıkarlarını hep beraber koruma alışkanlığı kazanmışsa hiçbir güç sözleşmede işçileri geriletemez. Sözleşme süreçlerinde bir yandan taslak hazırlanırken, diğer yandan grev hazırlığı yapılmalıdır. Grev hazırlığı olmayan bir sözleşmenin başarıya ulaşma şansı yok denecek kadar azdır. İşçiler her türlü zorluğu göze alarak grev komitelerini kurmalı ve sözleşmeye sahip çıktıklarını cansiperane bir şekilde göstermelidirler.
“Ne, Suriyeli mi?”
Sabah Sohbeti: Neden?
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- İşsizlik Fonu Yine Patronların Hizmetinde
- Asgari Ücretin Vergi Dışı Bırakılması ve Asgari Geçim İndirimi (AGİ)
- Buzdağının Görünmeyen Kısmı: Meslek Hastalıkları Gerçeği
- Grev Kırıcılığı ve Grev Hakkı
- Kazı Bağırtmadan Yolma Meselesi: Vergi
- Patronun Keyfi Kısa Çalışma Uygulamasına Karşı Dava Açan İşçi Kazandı
- Şimdi de İstirahat Parasına Göz Diktiler!
- Kod 29 ve SGK’nın Algı Oyunları
- Kod 29 Mağduriyeti Ortadan Kalkıyor mu?
- Kölelik Düzeninin “Yeni Normali”: Uzaktan Çalışma
- Yasal Olan Meşru mudur?
- Tazminatsız İşten Atma Saldırısı: Kod 29
- Patronların Pandemi Saldırısı: Kod 29!
- Çalışma Yaşamında Orman Kanunları
- Sigorta Hakkımız Gasp Ediliyor
- Sermayenin Elindeki Kamçı: Pandemi
- Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, Kıdem Tazminatımızın Elimizden Alınmasıdır
- Sokağa Çıkma Yasaklarıyla Birlikte Telafi Çalışması Yaygınlaşıyor
- Kısa Çalışma Ödeneği ve Ücretsiz İzin Uygulaması
Son Eklenenler
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...