Buradasınız
Sermayenin Elindeki Kamçı: Pandemi
Av. Mesut Badem

Türkiye burjuvazisi ve Türkiye işçi sınıfı arasındaki eşitsiz güç ilişkisi, pandemi sürecinde krizi fırsata çevirme stratejileri gütmekte olan “yerli ve milli” sermaye tarafından, işçi sınıfının kazanılmış haklarını da yok eden bir biçimde yeniden inşa edilmektedir. Bunun en somut ve açık görülebildiği pratik uygulamalardan biri de pandemi gerekçesiyle ücretsiz izin uygulamalarıdır. Bu uygulamaların mağduru olan işçiler, ilk olarak biz işçi avukatlarına danışarak derdine derman aramaktadır. Bu dönemde, ücretsiz izin mağduru olarak ofisimizi arayan işçi sayısı ayda ortalama 20-30 civarında olup, hemen hepsi “işyeri tam kapasite çalışıyor, hatta fazla mesai yapılıyor ama bizi pandemi gerekçesiyle ücretsiz izne çıkarıyorlar, ne yapmalıyız?” diye sormaktadırlar. Ücretsiz izne çıkarılan işçilerin seçiminde, bu süreçte çalışmak istemeyen, emekli, kronik rahatsızlığı olan vs. işçilere öncelik vermek gibi, görece objektif seçim kriterleri göz ardı edilmektedir. Aksine, daha çok işveren ile uyum sorunları yaşayan, soru soran, hak arayan, sendikalaşmaya çalışan işçilere, bir tür cezalandırma yöntemi olarak ücretsiz izin uygulandığı dikkat çekmektedir.
Örneğin, kesinleşen işe iade kararı üzerine işe başlatma ihtarına karşılık işçiyi işe davet eden işverenlerin, işbaşı yaptırmayıp ücretsiz izne çıkarması bu dönemde yaygınlaşmıştır. Çalışma koşulları, ücret ve diğer haklarla ilgili işverenin hoşuna gitmeyen sorular soran, gizli ya da açık hak arayan, pandemi karşısında işçi sağlığı önlemlerinin yetersiz olduğunu söyleyen, sendika üyesi olan ya da sendikal faaliyetlerle ilişkili olan işçilerin, 4857 sayılı kanunun geçici 10. maddesi ile ücretsiz izne gönderilmesi, hatta uzatma kararları ile işçilere “zincirleme ücretsiz izin” uygulanması giderek yaygınlaşan bir saldırıdır. Burjuvazi bu yöntemle işçi sınıfına gözdağı vermekte, ücretli köleliği dahi bir lüks haline getirmektedir. Ücretsiz izinde geçen süre içinde, o işçinin sigorta primlerinin ödenmediğini, bu sürelerin kıdem süresinden sayılmadığını, işveren tarafından hiçbir ücret ödenmediğini ve en önemlisi başka işte çalışma hakkının dahi tanınmadığını gören/duyan diğer işçiler, kafasını iyice önüne eğip çalışmaya zorlanmaktadır. Böylece toplumsal bir tepki olmadığı her durumda, işveren, işçi sınıfının bir parçasını, üstelik çoğu zaman öncü işçilerden oluşan bir parçasını, ücretsiz kölelik düzenine mahkûm ederek cezalandırmaktadır. Emeği ve geleceği yağmalanan bu işçilerin durumu, geriye kalanlara ibretlik ders olarak gösterilmektedir. Böylece ölümü gören çoğunluk sıtmaya razı edilmiş olmaktadır. Bir bütün olarak sermayenin ihtiyaçlarına göre biçimlenen, işçi sınıfının emeğine saldırı niteliğinde olan esnek çalışma yöntemlerinin en uç noktası da diyebileceğimiz ücretsiz izin uygulamasıyla, işçiler asgari ücret ve sigortalı çalışmayı ayrıcalık olarak görecek bir noktaya itilmektedir. Korona bahanesiyle, “böl, parçala, yönet” stratejisi hayata geçirilmekte, adeta “ücretsiz kölelik düzenine” dönüş dayatılmaktadır.
Geçici 10. madde (pandemi sürecinde işten atmaları sözde yasaklayan ama ücretsiz izinlerin önünü açan madde) izin konusunu işverenlerin tasarrufuna bırakıyor. İşverenler, ayrımcılık yasağı, dürüstlük kuralı, hakkın kötüye kullanılması yasağı gibi mevzuat hükümlerini önemsemiyorlar bile. Çünkü üzerlerinde hiçbir kamusal denetim yok! Örneğin mağdur işçiler ne zaman 170’i arayarak ya da İŞKUR üzerinden, ücretsiz izne çıkarılmalarıyla ilgili bu ayrımcı uygulamadan şikâyetçi olduklarını söyleyecek olsalar, şikâyetleri kabul görmemekte, “işverenin yasal hakkı var” denilerek işlem dahi yapılmamaktadır. Yargısal süreçte henüz işçi lehine bir emsal karar da çıkmamıştır.
O halde işçinin emeğinin ve geleceğinin yağmalanmasına engel olabilecek güvence ne olmalıdır? Elbette ki her zaman olduğu üzere, fakat her zamankinden daha çok öz örgütlenme gereklidir. İşçilerin sınıf olma bilincinin gelişmesi gereklidir. İşçi sınıfının başlıca güvencesi olan örgütlülük yaratılmadan bugüne kadar kazanılmış hakları korumamız olanaklı değildir. İşçiler örgütlü değilse devletin kamusal denetim yapması, işçi lehine adımlar atması beklenebilir bir şey değildir. Aksine bu süreçte devletin sermayeyi ihya etmek için çırpındığını görüyoruz. Zaten sözde kalan sosyal devlet politikalarının, kamu hizmetlerinin rafa kaldırıldığını, otoriterleşen devlet aygıtının sermayenin merkezileşme ve yeni alanlar tutma stratejileri ile tam bir uyum içinde olduğunu görüyoruz. Kamusal denetim görevinin yerine getirilmemesi de bunun doğal sonuçlarından biri.
O halde işçi sınıfının da örgütlenmesi, birlikte hareket ederek eyleme geçmesi dışında bir çıkış yolu yoktur.
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- İşsizlik Fonu Yine Patronların Hizmetinde
- Asgari Ücretin Vergi Dışı Bırakılması ve Asgari Geçim İndirimi (AGİ)
- Buzdağının Görünmeyen Kısmı: Meslek Hastalıkları Gerçeği
- Grev Kırıcılığı ve Grev Hakkı
- Kazı Bağırtmadan Yolma Meselesi: Vergi
- Patronun Keyfi Kısa Çalışma Uygulamasına Karşı Dava Açan İşçi Kazandı
- İcra ve İflas Yasasındaki değişiklik ne anlama geliyor?
- Şimdi de İstirahat Parasına Göz Diktiler!
- Kod 29 ve SGK’nın Algı Oyunları
- Kod 29 Mağduriyeti Ortadan Kalkıyor mu?
- Kölelik Düzeninin “Yeni Normali”: Uzaktan Çalışma
- Yasal Olan Meşru mudur?
- Tazminatsız İşten Atma Saldırısı: Kod 29
- Patronların Pandemi Saldırısı: Kod 29!
- Covid-19, Kısa Çalışma ve Ücretsiz İzin Gerçeği
- Çalışma Yaşamında Orman Kanunları
- Sigorta Hakkımız Gasp Ediliyor
- AKP’nin Torba Yasası: Patronlara Kıyak, İşçilere Saldırı
- Pandemi, Ücretsiz İzinler ve Hak Gaspları
- Doğa, İnsan ve Kapitalizm
- İnsan, Kent, Kültür, Tarih: İnsanlık Betonla Kalkınamaz!
- Değişmeyen Kirli Oyun: Ezilenleri Birbirine Kırdırmak!
- Emekçi Dayanışmasını Güçlendirelim!
- Emekçilerin Kader Planı!
- Bir Fotoğraf Karesinin Düşündürdükleri
- “Asrın Felaketi” mi, Asrın Kötülüğü mü?
- Emekçi Kadınlar: Şimdi Dayanışma Zamanı!
- Silkinip Ayağa Kalkmak Zorundayız!
- İşçi Dayanışması 179. Sayı Çıktı!
- İşçi Sınıfının Zincirleri ve Potansiyeli
- Garp Cephesinde Değişen Ne?
- İnsan Ne, Bencil Olan Kim?
- Bugün Herkes Dünyanın Döndüğünde Hemfikir Ama…
- Ücretler Artarsa Enflasyon Artar!
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- İşçi Dayanışması 178. Sayı Çıktı!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
Son Eklenenler
- Belediye-İş üyesi Avcılar Belediye işçileri İstanbul Avcılar Havuz meydanında basın açıklaması gerçekleştirdiler. Eyleme Belediye-İş Sendikasından şube yöneticileri ve temsilciler, demokratik kitle örgütleri, emekten yana partiler ve UİD-DER katıldı.
- Fransa’da Macron hükümetinin emeklilik hakkına yönelik saldırısı işçi sınıfını bir kez daha ayağa kaldırdı. Hükümet emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmak istedi ancak işçi sınıfı bu saldırıya grevlerle, milyonları bulan protesto gösterileriyle...
- Emek ve Özgürlük İttifakı, Ankara’da düzenlediği basın toplantısıyla 14 Mayısta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair kararını açıkladı. “Ülkede demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, toplumsal adaletin gerçekleşmesi için yoksulluğa,...
- Türkiye, tarihinin en büyük depremini yaşadı ve iktidar yine sınıfta kaldı. Yıkılan 11 şehre ve enkaz altında kalan insanlara günlerce yardım elini uzatmadı devlet. Ama sürekli televizyonlarda “müdahale ettik, herkese ulaştık” diye reklam yaptılar....
- Yer bilimciler 6 Şubat’ta yaşanan Maraş merkezli deprem öncesinde açıklamalar yapıyor, uyarıyor ve gerekli önlemlerin alınması için çağrıda bulunuyorlardı. Bu çağrılara kulak tıkayan ve tek bir önlem almayan iktidar, depremin sonuçlarının felakete...
- 15 Martta İngiltere’de 700 bine yakın işçi greve çıktı. İngiltere bir kez daha işçi sınıfının gücüne tanıklık etti. Hükümetin “Bahar Dönemi” bütçesini açıkladığı güne denk getirilen grev, işçi sınıfının sermaye sınıfına ve hükümete karşı kararlı...
- Marmara fayı yakınındaki bölgelerde riskli evlerde milyonlarca insan oturuyor. Bu insanların çok büyük bir kısmının güvenilir bölgelere taşınacak ne paraları ne de imkânları var. Milyonlarca emekçinin hayatı risk altında... Bu insanlar kendi...
- Birleşik Metal-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube, 19 Martta 8. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Classes Butik Otel’de yapılan kurulda söz alan Şube Başkanı Özcan Atmaca, Mata işçilerinin direnişini selamlayarak konuşmasına başladı. “Mata bizim...
- Her yıl 21 Martta Ortadoğu ve Kafkasya halklarının “yeni günün”, özgürlüğün, isyanın, direnişin simgesi olarak kutladıkları Newroz, 2023 yılında “Her yer Newroz her daim Özgürlük/Her der Newroz, Her dem Azadi” şiarıyla karşılandı. 19 Mart Pazar günü...
- Türk-İş’e bağlı Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) 31. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ali Emiri Kültür Merkezi konferans salonunda yapılan Genel Kurulun ilk gününde, 6 Şubat depremlerinin felakete...
- Deprem, tsunami, sel, kasırga… Bunlar dünya var olalı beri meydana gelen doğa olaylarından bazıları. Tarihte insanlar bu tür doğa olaylarıyla nasıl baş edeceklerini bilmedikleri için türlü felaketlerle karşılaştılar, nice acılar çektiler. Kimi...
- Yoksullaşma, artan hayat pahalılığı, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları nedeniyle pek çok sektörde sendikalaşan işçilerin sayısı artıyor. Siyasi iktidarın işçi düşmanı politikalarından güç alan patronlar sınıfı, işçilerin sendikalaşma hakkına...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri “Depremin 40. gününde kaybettiğimiz canları yaktığımız mumlarla anıyoruz” diyerek 16 Mart günü anma eylemleri gerçekleştirdi. İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı ve Kadıköy İskele Meydanında bir araya gelen...