Buradasınız
İşçi ve Toplum Sağlığını Bozan Tozlar

Ankara Büyükşehir Belediyesi 350 ton asbest (zehirli madde) içeren Havagazı Fabrikasının yıkımını hiçbir koruma önlemi almadan 25 Şubatta gerçekleştirdi. Türk Tabipler Birliği, odalar ve iş güvenliği uzmanları yaptıkları ortak basın açıklamasında yıkım işleminin halk sağlığını tehdit ettiğini, yıkımın asbest yönetmenliğine uygun yapılmadığını dile getirdiler. Başkentin tam da göbeğinde gerçekleşen bu olay da gösteriyor ki zehirli ve kimyasal tozlara karşı yeterli önlem alınmıyor, işçi ve emekçilerin sağlığı hiçe sayılıyor. Durum kimyasal ve zehirli tozların kat kat yüksek olduğu fabrikalarda da farklı değil… Ankara’da önlem alınmadan gerçekleştirilen keyfi yıkım, bu konuyu yeniden gündeme getirdi.
Fabrikalarda işçiler tozlu ortamlarda çalışmakta ve bu durum patronlar tarafından olağan gösterilmektedir. Toz ve dumandan göz gözü görmez ortamlarda bile patronlar, işçilere sadece toz maskesi vererek durumu geçiştirmeye çalışırlar. Yapılması gereken; yeterli düzeyde havalandırma sistemi kurmak, toz ve dumana neden olan bölümleri birbirinden ayırmaktır. Yapılan işe göre kişisel koruyucu ekipmanların dayanıklı ve kaliteli olanlarının kullandırılmasıdır. Yani üretimde önceliği kâra ve seri üretime değil; işçilerin sağlığına vermektir.
Çalışma ortamında her türlü toz işçilerin sağlığına zararlıdır. Yerleri süpürürken dahi kalkan tozlar zamanla havaya karışarak insanın ciğerlerine yerleşir ve solumayı güçleştirir. Akciğerlere yapışan tozlar solunum yolu hastalıklarına neden olurlar. İnsan sağlığını etkileyen tozlar 10 mikrondan küçük toz parçacıklarıdır. Bu toz parçacıkları akciğere ulaşır ve sağlığı bozar. Fabrikalarda üretimde ortaya çıkan kimyasal, metal, asbest türü tozlarsa zehirli, öldürücü hastalıklara neden olmaktadır. Gemi raspasında, kot kumlamada veya kömür çıkarmada işçilerin ölümüne neden olan silikozis öldürücü tozlardan kaynaklanır.
Dayanıklı bir madde olduğu için yalıtımdan fren balatalarına kadar birçok alanda kullanılan zehirli maddelerden biri de asbesttir. Asbest tozları havaya karışarak çevrede yaşayan canlıları tehdit ettiği gibi asbestin üretiminde çalışan işçileri de doğrudan etkiler. Etkileri bir anda değil zamanla, yıllar içinde ortaya çıkar ve farkına varılması gecikir. Asbest bulunan maddeler solunum yoluyla akciğerlere yerleştiğinde pnömokonyoz adı verilen akciğer kanserine neden olurlar. Dünya genelinde milyonlarca işçi asbeste maruz kalıyor ve her yıl en az yüz bin kişi mesleki asbest nedeniyle solunum rahatsızlığına ve kansere yakalanıyor, ölüyor. Asbest özellikle Avrupa ve Amerika’daki işçilerin mücadeleleriyle yasaklanmıştır.
İşçi sağlığını yok eden tozlardan biri de metal tozlarıdır. Metal, döküm, kaynak, zımpara ve aşındırıcı işlerde çalışan işçiler büyük oranda bu tozlara maruz kalırlar. Gözle görünmeyen metal tozları solunum yoluyla akciğerlere alınır. Vücudun doğal yollarla atamadığı bu maddeler zamanla bronşlara yerleşerek, tüberküloz ve solunum yolu rahatsızlıklarına neden olur. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin kâğıt üstünde kaldığı, bu konuda işçiler arasında yeterli örgütlülüğün olmadığı fabrikalarda binlerce işçi meslek hastalığına yakalanmakta ve hatta hayatını kaybetmektedir.
Kimyevi, metal, tekstil, maden tozlarına karşı hemen her işyerinde önlem olarak sadece ayran, yoğurt verilmektedir. Ayran ve yoğurdun hastalığa karşı işçiyi koruyacağı varsayılır. Oysa patronlar hiçbir önlem almayarak işçilerin hayatlarını doğrudan tehlikeye atmaktadırlar. Yasada yer alan 28812 Sayılı Tozla Mücadele Yönetmeliği dahi yeterli düzeyde uygulanmamaktadır. Yasalar kâğıt üstüde kalmaktadır.
İşçiler işe alınırken tam teşekküllü sağlık raporu isteniyor. İşe sağlam olarak alınan işçiler, bir süre çalıştıktan sonra önlemler alınmadığı için meslek hastalığına yakalanıyorlar. Meslek hastalıklarının tespiti bürokratik mekanizmalarla zorlaştırılıyor. Bu vurdumduymazlık ancak işçilerin mücadeleleri sayesinde yok edilebilir. Sağlıklı ve güvenlikli ortamda çalışmayı talep etmek her işçinin hakkıdır. Yasa ve yönetmenliklerin uygulanmasını, periyodik sağlık muayenelerinden geçmeyi, işçi sağlığına uygun ortamlarda çalışmayı talep etmeliyiz. Hiçbir işçinin sağlığı önemsiz değildir. Sağlık ve güvenlik hakkı için ilk adım örgütlenmektir.
Sömürü Düzenine HAYIR!
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...