Buradasınız
Sömürü Düzenine HAYIR!
Ankara’dan bir meslek lisesi öğrencisi

Merhaba dostlar, ben Ankara’da bir meslek lisesinde okumaktayım. Sizlere okulumda ilgimi çeken bir olayı aktaracağım. Mesleki Gelişim dersinde öğretmenimiz sınıfa girdi. Derse başlamak üzere akıllı tahtayı açtı. Tahtaya baktığımda ilgimi çeken bir şey vardı. Türkiye’nin büyük sermayedarlarından Rahmi Koç ve Apple’ın kurucularından Steve Jobs’un yan yana olduğu bir fotoğraf karesi. Daha sonra öğretmenimiz dersi anlatmaya başladı: “Hayatınızın her alanında rekabetçi olun, hırslı olun. Neden Çin, Amerika gibi gâvur ülkelere muhtaç oluyoruz? Bakın tahtada görmüş olduğunuz kişiler bulunmuş oldukları seviyeye gelene kadar çok açlık, sefalet gördüler. Bunlar hayatınızın gerçekleri. Sizler de zorluk ve sefalet çekmeden hayata karşı dirençli olamazsınız. Onlar gibi olmak istiyorsanız, rekabetçi ve hırslı olun.”
Gerçekten böyle mi? Eğer böyle ise o zaman işçiler dünyanın en zenginleri olmaz mıydı? En çok çalışan, birbiriyle en çok rekabet ettirilen ve en çok açlık sefalet gören işçiler değil mi? Patronlar sınıfının, sömürü düzeninin çarklarının işlemesi için işçi ve emekçileri nasıl bir rekabete ittiklerini görüyoruz. Okulumda yaşadığım bu olayda olduğu gibi kâr düzeninin biz meslek liselileri kandırarak itaatkâr olmaya hazır hale getirmeye çalıştığı aşikâr. Çözümü birbirimizle rekabet ederek yarışmakta, birey olarak diğerlerinin arasından sıyrılıp zengin olmaya bakmakta aramamızı istiyorlar. Patronları gözümüzde büyüterek bizi gelecekte sömürülmeye hazır hale getirip ve bu sömürüye karşı boyun eğmemizi istiyorlar. Tabi ki neticede bu sömürü düzeninin çarkının dönmesi de işçilerin elinde. Çünkü bu düzende her şeyi üreten biz işçileriz.
Ancak bizler bu sömürünün devam etmeyeceğine inanıyoruz. Elbet bir gün sayısını hızla arttırmakta oldukları biz meslek liseliler, işçi sınıfı, sel olup bu sömürü düzenini alaşağı edecek, buna inanıyoruz. Kapitalizm var oldukça biz işçi-emekçilerin yaşamı bir kâbus olmaya devam edecek. Bu kâbustan kurtulmanın tek yolu örgütlü mücadeleden geçer. UİD-DER’de örgütlü ve bilinçli bireyler olarak YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ diyoruz, bu inançla sömürü düzenine HAYIR diyoruz.
HAYIR Deriz
İşçi ve Toplum Sağlığını Bozan Tozlar
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
Son Eklenenler
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...