Buradasınız
Kıdem Tazminatımıza El Uzatanlara İzin Vermeyelim!
Gebze’den bir kadın metal işçisi

Bundan tam beş yıl önce bir Pazar günü arkadaşlarımla dolaşmaya çıkmıştık. Kırmızı önlüklü, kırmızı şapkalı birilerini görmüştüm. Ellerinde kâğıtlar vardı ve bunlardan biri bize doğru yaklaştı ve sohbet etmeye başladık. Bize kıdem tazminatının ne demek olduğunu sordu. Arkadaşım “ben biliyorum işten atıldığımızda çalıştığımız yıla göre aldığımız yıpranma payı” dedi. Ben bilmiyordum ve cevaplayamadığım için de biraz utanmıştım açıkçası. Belli belirsiz tepki vermeye başlamıştım çünkü bilmediğim çok şey vardı ve AKP’ye oy veren biri olarak hükümetin kıdem tazminatını kaldırmaya çalıştığı bana söylenince tahammül edememiştim.
Kıdem tazminatının ne olduğunu bilmediğim gibi bir de üste çıkmaya çalışıp hükümet verdiğini istediği zaman alır, istediği zaman verir diyordum. Arkadaş bana hiç bıkmadan, beni terslemeden sabırla kıdem tazminatını geçmiş işçi kuşaklarının kazandığını, biz işçilerin sahip çıkması gereken en büyük miraslarımızdan biri olduğunu tekrar tekrar anlatıyordu. Arkadaşı terse düşürme çabasıyla yüklenmeye çalıştım, ilgimi çekmiyormuş gibi davrandım. Arkadaşım bana kıdem tazminatının fona devredilince işsizlik fonu gibi patronların kullanımına açılacağını söyledi. Diğer haklarımızın da bizden önceki işçi kuşaklarının büyük bedeller ödeyerek kazanıldığını söylüyordu. Bense bir fabrikada çalışmama rağmen haklarımdan bihaberdim.
Taşeron bir firmada 12 saat çalışıyordum ve çoğu zaman fazla mesaimin karşılığını bile alamıyordum. Kendi sınıfımın bilincini taşımadığım, tarihini bilmediğim için bağlantıyı bir türlü kuramıyordum. “Ne alâkası var hükümetin taşeron firmalarla, onlar ne yapsın ki?” diye düşünürken arkadaşımla standı terk edip yolumuza devam etmiştik. Arkadaşım stanttaki kişinin çok doğru şeyler söylediğini vurguladı. O benden daha bilinçliydi çünkü sendikalı bir fabrikada çalışıyordu ve sendikacılar yeteri kadar eğitim vermeseler de sekiz saatlik çalışmanın bile işçilerin mücadelesi sonucu yasallaştığını biliyordu. O bir şey bilmezken sendikalı bir işyerine girmiş ve sendikanın ne olduğunu araştırmış. İşçilerin tarihini okumuş. Bana da hep derdi oku diye ama ben on iki saat çalıştığım için bahane uyduruyordum. Evde olduğum zamanlarda ben hep boş geçirirdim zamanımı. Şimdi o yıllarıma üzülüyorum.
UİD-DER’li işçilerin ne demek istediğini artık anlıyorum. Fikrim değişti ve adeta gözümün önündeki perde aralandı. Kıdem tazminatımız eğer fona devredilirse iş güvencemiz elimizden alınmış olacak. AKP’li olmama gelirsek, artık değilim. Çünkü kölelik bürolarını yasallaştıran bir fikri savunmam asla doğru değil. Zaten gelmiş geçmiş bütün hükümetler ilk elden hep işçinin haklarını budamışlar. Bu mektubu beş yıl önce dinlemediğim UİD-DER’li kardeşimin emeğine saygı duyarak yazıyorum. Benim kendi haklarımı öğrenmem için canla başla anlatıp beni doğru düşünceye yönelttiği için yazıyorum. Şunu öğrendim ki yıllardır çalıştığım iş hayatımda kimse bana bu kadar sabırla kendi gerçeklerimi anlatmamıştı. Bu mektubu yazmaya geç kalmış olsam da siz iyi yürekli, mücadeleci işçilere canı gönülden teşekkür ediyorum.
Beş yıl önce gündemde olan kıdem tazminatının gasp edilmesi konusu bugün yine işveren temsilcilerinin dilinde sakız olmuş durumda. Biz işçiler değil tartışılmasına bu önemli hakkın ağza alınmasına bile izin vermemeliydik. Kıdem tazminatının gasp edilmesine de sessiz kalmamalıyız. Ben biraz geç kalmış olabilirim ama işçi sınıfından biri olduğumu biliyorum artık. Kıdem tazminatımızın fona devredilmesi ve güvence altına alınması yalanına kanmayalım. En büyük güvencemiz örgütlü bir şekilde iş güvencemiz ve yıpranma payımız olan kıdem tazminatımızın korunması için birleşmemizdir. Patronlara karşı gür bir şekilde haykıralım: İşten atma engeliniz olan kıdem tazminatı hakkımızı gasp ettirmeyiz!
Yağmaya Açılacak Fon İstiyorlar!
Kriz Hep İşçiye mi?
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Kıdem Tazminatı Hakkımız Egemenlerin Ağzını Sulandırıyor
- “Olmaz Öyle Şey”
- Sendika Biziz!
- Engel Olduk, Yine Olabiliriz!
- Su Uyur Düşman Uyumaz
- Kötü Gün Dostu Kıdem
- Patronların Oyununa Kanmamak İçin UİD-DER’e
- Kıdem Tazminatı Bize Mirastır
- Sağlıklı ve Güvenli Çalışma İçin Kıdem Tazminatına Sahip Çık
- Kıdemden Elinizi Çekin!
- Kıdem Tazminatı Sınıfımızın Bize Mirasıdır
- Kıdem Tazminatımızın Patronların Cebine Girmesine İzin Vermeyeceğiz!
- Gebze Sendikalar Birliği: Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!
- Kıdem Tazminatı Maliyet Değil Haktır!
- İçimiz Isınır mı?
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- Kıdem Tazminatını Gasp Ettirmeyelim
- Burjuva Medyanın Dezenformasyonlarına Kanmayalım!
- Kıdem Tazminatı: Yalanlar ve Gerçekler!
Son Eklenenler
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Alman sermayeli ERLAU Metal fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubede örgütlenen işçiler kod 46 ile işten atıldı. Direnişin 26. gününde UİD-DER’li işçiler...
- Bazı kayıplar vardır ki ifadesi mümkün olmaz, sanki bir parçamızı alıp götürür. Pazar günü emekçi bir abimizi, bir değerimizi, bir rengimizi, “bu ülkede barışı savunan bir kişi bile kalsa umut vardır” diyen, savunduğu değerlerin bedelini...
- Bu yıl 1 Mayıs’ta Kadıköy’de yan yanaydık! Yağmur da yağdı, çamur da vardı ama biz çocuk, yaşlı, genç, engelli, üniversiteli, liseli, emekli, kadın, işçi, emekçi oradaydık. Omuz omuza, yürek yüreğeydik…
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.
- Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde olan belediyeler ile petrokimya sektöründeki fabrikalarda birer birer grev kararları alınıyor. İzmir’de Narlıdere Belediyesi işçileri grevin ilk gününde kazanım elde ederken Konak Belediyesinde 7 Mayısta grev...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesi 1889’dan önce başlamıştı. Ancak 1 Mayıs 1889’da, 8 saat çalışma, 8 saat dinlenme ve 8 saat canımızın istediğini yapma talebiyle kitlesel olarak alanlara çıkıldı. 1 Mayıs bu başkaldırının ve daha adil bir...
- Genel-İş Sendikası İzmir 6 Nolu Şubenin örgütlü olduğu Narlıdere Belediyesine bağlı NARBEL’de çalışan işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 6 Mayısta greve çıktı. NARBEL işçileri bir müddettir ücretleri eksik ve...
- Bu mektubumda sizlere sınıf temelinde örgütlü olmanın ne demek olduğunu dilim döndüğünce anlatmak istiyorum. Önce kendi deneyimimden, ardından da 1980 öncesi işçi kuşaklarının örgütlü mücadelesinden örnekler vereceğim.
- 15 Nisanda geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle 18 gün yoğun bakımda kalan ve 3 Mayısta yaşamını yitiren Sırrı Süreyya Önder on binlerce insan tarafından sonsuzluğa uğurlandı. Siyasi parti yöneticileri, sanatçılar, gazeteciler, Barış Anneleri, Kürt...