Buradasınız
Tüm Kapıları Açmalıyız!
Esenyurt’tan bir işçi
Egemenler tarafından tüm dünyada bir paranoya yaratılmış durumda. Yaratılan korku iklimi ile insanlar sorgulamıyor sadece virüsten korkuyor. Bu endişeleri taşıyan bir arkadaşla sohbet ettik. Maskeyle gelmişti yanımıza, önce kolonya tuttu bize. Sohbetimizi daha verimli hale getirmek için İşçi Dayanışması gazetemizde çıkan “Korku Tüneline İtilmiş Toplumlar Körleşir” yazısını okuduk. Arkadaşın gerginliği bir anda kayboldu. Gazetemizde ve uidder.org sitesinde çıkan yazıların ışığında uzunca sohbet ettik. Arkadaş yanımızdan ayrılırken “aslında evde de buluşabilirdik, bir dahakine eve bekleriz” dedi.
Siyasi iktidar ve patronlar sınıfı kendi çıkarları için ürettikleri zehirli düşünceleri, medyaları üzerinden emekçilere enjekte ediyor. Ellerindeki tüm araçlarla işçileri adeta ahtapot gibi dört bir taraftan sıkı sıkı sarmış durumdalar. Toplumu korku tüneline sürüklüyorlar. İnsanlar sorunlarını konuşamaz, dertlerini paylaşamaz oldu. Fakat bizim de elimiz kolumuz bağlı değil. Korkuya sürüklenmiş bu arkadaşımız gazetemizden okuduğumuz bir yazı ile endişelerinden uzaklaşmakla kalmadı, o sohbetin üzerinden kısa bir süre sonra evinin kapılarını açtı bize. Eşi ve çocukları ile sohbet ettik, hep birlikte mücadele tarihimizden kesitler sunan bir belgesel izledik. Evin çocukları yine gazetemizde çıkan “Bir Fare Kapanı Öyküsü”nü dinleyince keyiflendiler. Yaklaşık dört saat boyunca yaptığımız sohbetin içerisinde virüsün esamesi bile okunmadı.
Bugünün efendileri şimdilik istedikleri gibi gündemi belirliyor olabilir fakat UİD-DER’li işçiler de olayları kendi sınıf pencerelerinden yorumlama hünerine sahip. Onların gündemine hapsolmak zorunda değiliz, kendi gündemimizi belirleyecek fikirlere ve araçlara sahibiz. 1 Mayıs’ı geride bıraktık ama bize kendi coşkumuzu da yaşadık. Burjuvazi ne yaparsa yapsın 1 Mayıs ruhunu yüreklerimizden söküp alamaz, 1 Mayıs’ı bize unutturamaz. İnsanların eve hapsedilmeye çalışıldığı, işçi ve emekçilerin yalnızlaştırıldığı bu dönemde üzerimize daha çok sorumluluk düşüyor. Egemenlerin korku politikalarına karşı tüm kapıları açalım. İşçi ailelerini yalnız bırakmayalım ve dahası birleşelim.
Gelin Bir Sorunun Peşine Düşelim
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...