Buradasınız
“Huzur Payı”
İzmir’den emekli bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Son zamanlarda AKP’li sayısız bürokratın birçok yerden ayrı ayrı maaşlar aldığını duymaya başladık. Yolsuzluk gırtlağı çoktan geçmiş tepeye varmış. Ama diğer taraftan adeta bol para çıldırtmışçasına, uyuşturucu çekenler bunu “pudra şeker” diye yutturmaya çalışıyor. Yersen. Havuz medyasının gaz verme ve uyutma dizilerini Sedat Peker’in dizi halindeki ifşaatları geride bıraktı. Milyar dolarların havada uçuştuğunu duyuyoruz. Saraylar zinciri oluşmuş. Sarayları da en gözde yerlere yapıyorlar. Denize ve göle sıfır yerlerde “durmak yok, saray yapmaya devam” dercesine saraylar inşa etmeye devam ediyorlar. Gemiler zinciri denizlerde sıraya dizilmiş. Erdoğan “uçuyoruz” derken meğer gerçekten uçuyorlarmış. Uçaklarının sayısı gemileriyle yarış halinde. Tepedekiler bu kadar uçarsa, hizmetindeki bürokratlara da bir pay verecekler ki işlerini yürütebilsinler. Rejimin tepesindekilerden en sıradan bürokratlara kadar hepsi de işini biliyor. Düne kadar sıradan bir memur olanları bile bir anda lüks arabalara biniyor, şatafat içinde sonradan görmelerin görgüsüzlüğüyle gösteriş yapıyorlar. Birçok bürokrat hem kamu hem de özel şirketlerden ballı kaymaklı maaşlar ya da huzur payları alıyorlar. Bunların aldıkları maaşların her biri asgari ücretin 10-15 katı hatta daha fazla. Ve bu birden fazla ballı kaymaklı maaşların “hakları” olduğunu söyleyebiliyorlar utanmadan.
Aslında AKP de kendisinden önceki burjuva partiler gibi ahaliye bol vaatler verip yıllarca oy aldı. Ama AKP’nin diğerlerinden bir farkı vardı. Toplumun dini duygularını dibine kadar istismar etti. Din istismarının yanında bir de “vatan, millet” diyerek ahaliyi toz duman içinde bırakarak körleştirmeye giriştiler. Aynı mahallelerde yaşayan, aynı işyerlerinde çalışan ve aynı sorunlarla boğuşan işçi ve emekçileri “biz ve onlar” diye birbirinden koparıp uzak tutmaya çalışıyorlar.
Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Fakat ahali örgütsüz olduğu için uzun yıllar tepedekilerin bu denli lağım çukuruna gömüldüğünü göremedi. Çünkü yıllar içerisinde toplumu tam anlamıyla kutuplaştırdılar. Dolayısıyla kendilerine oy verenlerde ve hatta oy vermeyenlerde bile “çalıyorlar ama çalışıyorlar” algısı uzun yıllar kaldı. Fakat yıllar içerisinde tepedekiler hesabını bilmedikleri denli servet sahibi oldular. Krizin sonuçları açığa çıktıkça, işsizlik, düşük ücretler yoksulluk git gide derinleştikçe işçi ve emekçilerde homurdanmalar tepkilere dönüşmeye başladı. Oğlunun gemi aldığı açığa çıkınca Erdoğan meseleyi küçük göstermek için “gemi değil, gemicik” deyivermişti. O “gemicik” dediği gemiyi de oğlunun sünnetinde takılan takılarla aldıklarını söyleyerek “oğluma borçluyum” demişti. Sıradan insanların yaşamında bir sünnet düğününde takılanlarla bir gemi alınmasının mümkün olmadığı bellidir.
AKP iktidar olduğu günden beri bir bütün olarak sermaye sınıfının çıkarları için işçi sınıfına karşı saldırılarını sürdürüyor. Ama özel olarak kendine “yandaş” bir de burjuvazi oluşturdu. AKP’nin yandaşı sermaye grupları, özellikle de beşli çete denen beş şirket birer holding oldular. Nerede bir inşaat varsa bu beşli çete çıkıyor altından. Ülkenin dört bir köşesinde doğayı yok edip dağı, dereyi yok eden yine bu beşli çete oluyor. Valisinden kaymakamına, büyüğünden küçüğüne bütün bürokratlar, hatta bakanlar bile bu yandaş sermayeye çalışıyorlar. Haliyle bu bürokratlara da görünür görünmez ballı kaymaklı maaşlar, huzur hakkı adı altında rüşvetler veriliyor.
Ne devletler ne de patronlar müdürlerine, amirlerine ayrıcalıklı ve elit bir yaşam sağlamadan düzenlerini sürdüremezler. Yani sömürü düzeni dünya üzerinden silinip atılana kadar bu kirli akçeli işler yok olmayacak. Para ve ayrıcalık kapitalist düzenle birlikte var olmadı. Kapitalizmden önceki sınıflı toplumlarda da vardı. Ancak işçi sınıfı dünya üzerinde kapitalist düzene son verdiğinde eşitsizlikler, ayrıcalıklar yok olacak. Sınıfsız ve sınırsız bir dünyada yaşayan özgür insanlar paranın adını bile bilmeyecek.
Birliğin ve Dayanışmanın Güzelliği
Bu Yangın Neyin Yangını?
- “Bu İşe Siyaset Karıştırmayın” Diyenlerin Siyaseti
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Kartalkaya Yangını: Denetimsizlik ve Kâr Hırsı Yine Can Aldı
- Çözüm Sınıfını Bilip Birlik Olmakta!
- Polonez İşçileri Fabrika Önünde Kazanımlarını Kutladı
- Perfetti Van Melle’de Direniş Kazanımla Sonuçlandı
- Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- KESK TÜİK’in Sahte Enflasyon Rakamlarını Protesto Etti
- Harb-İş Eskişehir Şubesinden TİS Eylemi
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
- Kartal’da Binlerce Emekçi Haykırdı: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Önümüzdeki En Büyük Engel Sömürü Düzenidir
- Kanatları Kesik Gençler Ülkesine Yolculuk
Son Eklenenler
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...