Buradasınız
Bir Bayram Günü İşçi Çocuklarının Dayanışması
İzmir’den emekli bir işçi

Sömürücü düzenin efendileri insanın doğuştan bencil olduğunu iddia ederler. Bu durumu toplumun beynine işlemek için iki küçük çocuğun tek bir oyuncağı birbirinin elinden almaya çalışmasını gösteriyorlar. Ama neden her çocuğa yetecek oyuncak yok diye sormazlar, sorulmasını da istemezler. Hatta bu sömürücü sınıfın atasözlerinde, deyimlerinde bile bencilliğin, çıkarcılığın işlendiğini görüyoruz. İşçi sınıfının zihnini felç etmek ve gözlerinin gördüğüne bile inanmaması içindir bu kirli oyunlar. Fakat sömürücü sınıfın bu yoğun bombardımanına rağmen yoksullar ve yoksulların çocukları birçok durumda bir lokma ekmeği bile birbirleriyle paylaşıyorlar. Bir kutu dondurmayı beraberce yiyebiliyorlar.
Bayramın ilk günü, güneş daha yamacı yeni tırmanıyor. Mahallenin çocukları cicili elbiselerini giyinmişler. Her birinin boynunda bir çanta, her kapının zilini gönül rahatlığıyla çalıyorlar. Hepsinin gözleri ışıl ışıl, gruplar halinde bir kapıdan ayrılıp diğerinin önünde toplanıyorlar. Benim kapıya ilk gelen grupla bayramlaştık. En beyaz tenli olan çocuklar bile esmerleşmiş. Hepsi de denizde değil, sokakta esmerleşmiş. Yani amele yanığı. Hepsi “şeker nerede?” der gibi bana bakıyor. Şeker kâsesini üstüne koyduğum kapının önündeki sehpayı işaret ettim. Şeker aldılar. “Çocuklar mahallenin diğer bütün çocuklarını toplayıp gelin. Her birinize bir lira vereceğim” dedim. Koşarak gittiler.
Güneş tepeye doğru yükseliyor. Bu saatlerde kuytu serin bir yerde yatan bizim sokağın kedisi Meri’nin pembe burnu uzaklardan etin kokusunu almış. Kafese hapsedilmiş bir büyük kedi gibi sokakta bir o yana bir bu yana koşuyor. Yanıma gelip kendi dilinde et kokusu aldığını söylüyor. Meri’nin mama istediğinde farklı, su istediğinde farklı, ilgi istediğinde farklı miyavladığını biliyorum. Gırtlaktan miyavlıyor. “Et, et, et” diyor.
Güneş ta tepeye vardı. Sokaklarda tek tük insan gelip geçiyor. Mahallenin çocuklarının toplu olarak koşa koşa geldiklerini pencereden gördüm. En önde yedi yaşındaki Alya. Alya’da bir öncülük hali olduğu belli. Kapının zili üst üste çaldı. Kapıyı açtım. Alya önde, hepsi antreyi doldurmuşlar. “Hoş geldiniz çocuklar. Bayramınız kutlu olsun. Peki, bütün çocuklar burada mı?” diye sordum. Hepsi aynı anda “evet” dediler. Alya “amca sadece Osman yok. Uyuduğu için annesi uyandırmadı” dedi doğrucu Davut haliyle. “Tamam. Şimdi kaç kişi olduğunuzu sayalım” dedim. Alya “ben saydım. Osman hariç 29” dedi. İsimlerini ve yaşlarını sordum. Okul çağında olanlar isimlerini, soy isimlerini, yaşlarını ve kaçıncı sınıfta okuduklarını okulda müdürün karşısındaymış gibi hazırolda ve yüksek sesle söylediler. Aralarında Suriyeli ailelerin çocukları da var. Okul çağında olanları okula gidemiyor. Okula başlamamış olanların çoğunun adını başkaları söyledi. “Çocuklar, ne alacaksınız?” diye sordum. Hepsi “dondurma” diye bağırdı. “Dondurma kaç para?” diye sordum. “İki lira” dediler topluca. “Üç tane yarım kiloluk dondurma alalım. Hep beraber yersiniz, olur mu?” dedim. Alya “ama paramız yetmez ki. Osman’ın parasını verseniz 30 lira. Üç kutu dondurma 45 lira. 15 lirayı nereden bulalım? Benim babamı işten kovdu patronu. Annem yarım gün çalışıyor şu börekçide. Bayramlık alamadı annem bize. Şeker bile alamadı babam” dedi sitem edercesine. Hep birlikte markete gittik. Üç kap dondurma aldık. Çocukların sayısına yetecek dondurma kaşığı aldık. Börekçinin bahçedeki masalarında dondurmalarını yediler.
Güneş tepeden aşağı indi. Hava sıcaklığı az da olsa azaldı. Kurban etleri evlere vardı. Sokakta pişmiş et kokusu yayılıyor. “Paylaşmak güzeldir” düşüncesinde olan komşuların bazıları kurban kesemeyenlere kurban etinden pay veriyor. Akşamın alacakaranlık saatinde her gün olduğu gibi çocuklar oyun oynamak için sokağa toplanıyorlar ateşböcekleri gibi. Her günden farklı olarak ellerindeki ekmeklerin arasında azıcık da olsa et var. Alya elinden tuttuğu çocuğu yanıma getirdi. “Amca bu Osman, gündüz uyuduğu için bayram parasını vermemiştin” diyerek verdiğim bir lirayı küçük ve sarkık dudaklı sevimli Osman’ın cebine koydu. Minik Osman gündüz uykuda olsa da Alya ve diğer çocuklar Osman için dayanışma içinde olduklarını da gösterdiler. Alya “gelecek bayramda hep beraber gelelim mi amca?” dedi. “Evet yine hep beraber gelin” dedim. “Alya, Osman kardeşin mi? diye sordum. Alya “yok” dedikten sonra Osman’ı annesinin yanına bırakıp koşarak oyun oynayan arkadaşlarının arasına karıştı.
Konu çocuklar ve bayram olunca “çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler” diyen şiir ve Nâzım Hikmet gelir gözlerimizin önüne. Bu adına kapitalizm denilen sömürücü düzende çocuklar bırakalım şeker yemeyi, açlıktan ölüyor. Savaştan kaçan yoksulların çocuklarının cansız bedenleri denizlerde kıyılara vuruyor. Egemenler çıkarları için savaş alanlarını her geçen gün genişletiyorlar. Savaşlar, açlık, yoksulluk bu sömürücü düzende asla son bulmayacak. Çocukların gözlerinin içinin güleceği bir düzende ne sömürü ne açlık ne de yoksulluk kalacak, güneşin altında ve bu koca yaşlı dünya üzerinde.
Pandemide Market İşçisi Olmak
İsteyince Birlik Olabiliyormuşuz!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
Son Eklenenler
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...