Buradasınız
Kelepçeyi Demokratik Hak ve Özgürlüklerimiz İçin Mücadele Çözer!
Gebze’den bir gıda işçisi
Ocak ve Şubat ayları pek çok sektörden işçilerin eylemleriyle geçti. İşçiler yüzlerce işyerinde ücretlerine zam, daha iyi koşullarda ve sendikalı çalışma talebiyle iş durdurdular, protestolar, eylemler gerçekleştirdiler. Birçok işyerinde işçiler ilk kez iş durdurup hep birlikte taleplerini dile getirdiler. Kimi işyerlerinde taleplerini kabul ettirmeyi başardılar, kazanımlar elde ettiler. Migros depo işçileri de ücretlerine zam alabilmek için anlamlı bir mücadele yürüttüler ve kazandılar. Migros işçilerinden Gülabi Aksu’nun sosyal medyaya yansıyan bir fotoğrafı bu direnişin sembolü haline geldi. Gülabi Aksu’nun gözaltına alınırken kelepçelenmiş elleriyle gözyaşlarını sildiği bu fotoğraf sadece direnişin değil, sermaye sınıfının işçi sınıfının zihnine, bilincine, bileklerine, yaşamına vurmaya çalıştığı kelepçenin de sembolü oldu.
Gülabi Aksu, Türkiye’nin en büyük patronlarından birinin işyerinde, Migros’ta iki buçuk yıldır temizlik işçisi olarak çalışıyordu. “Bir ekmek parası istediğimiz için işten atıldık” diyordu. 18 Şubat günü Tuncay Özilhan’ın evinin önünde yapılan basın açıklamasında 100’e yakın depo işçisi ile birlikte gözaltına alındı. Polis ekmeklerini büyütmek, çocuklarını doyurmak isteyen Migros işçilerine zorbalık ve şiddetle saldırdı. Tüm işçilerin ve Gülabi Aksu’nun ellerine kelepçe vurdu.
Hakkını arayan, haksızlık karşısında boyun eğmeyen, çalıştığı halde aç ve sefil bırakılmayı kabul etmeyen işçinin ellerine kelepçe vurulması ne anlama geliyor? İşçi Dayanışması’nın 167’nci sayısında yer alan mektubunda şöyle diyor Ankara’dan bir işçi kardeşimiz:
“Bir yerde ne kadar baskı varsa ve özgürlükler ne kadar kısıtlanmışsa orada işçilerin ekmek kavgası o kadar engellenir. Sendikalaşma ve örgütlenme hakkı, protestolar engellenir; yasalar işçilerin aleyhine olacak şekilde değiştirilir, hak gaspları artar; emekçilerin yapılan saldırıları öğrenebileceği kanallar baskı altına alınır. Mesela tepemizdeki baskıcı rejim demokratik hak ve özgürlüklerimizi yok etti, işçi grevlerini yasakladı ve patronlar karşısında işçilerin elini kolunu bağladı. Üstelik «OHAL’i grevleri yasaklamak için kullanıyoruz» demekten bile geri durmadı. Baskı rejimiyle birlikte yoksullaşma derinleşti ve hak gaspları daha da arttı. Yani özgürlüğümüz küçüldükçe ekmeğimiz de küçüldü. Demokratik hakların küçülmesi ve örgütsüzlük ekmeğimizin de küçülmesini getirir.”
Yani ekmek kavgası verirken bileklerimize vurulan kelepçeyi kırmak için demokratik hak ve özgürlüklerimiz için mücadele etmeliyiz. Ekmek mücadelesi ile özgürlük mücadelesi birbirinden kopartılamaz. Ama ekmeğimiz için de özgürlüklerimiz için de yapmamız gereken bir şey var: Birlikten kuvvet doğacağını kavramak ve gerçekten birlik olmak. İşyerlerimizde, sendikalarımızda, işçi örgütlerinde birleşmekten korkmamak. Hangi sektörden olursa olsun işçilerin grev ve direnişlerinde, meydanlarda dayanışma içinde olmak.
Tek tek işçiler olarak bizler, ekmeğimiz için birlikte mücadele ettikçe büyük bir sınıfın, işçi sınıfının parçası olduğumuzu görür ve kavrarız. Üzerimizdeki baskının ne kadar büyük olduğunu, zihnimize ne kadar çok kelepçe vurulduğunu görüp örgütlendikçe güçleniriz. Susturulmaya, işten atılmaya, kelepçelenmeye rağmen haklı olmanın gücünü hissederiz ve zorlukları birlikte aşarız. İşçiler olarak kelepçelenmek istenen ellerimizi, bileklerimizi birbirine bağlamaktan bir an olsun vazgeçmeyelim.
“İş Kazalarının Nedenleri”
- Haksızlığın Karşısında UİD-DER Var
- “Burada Ne İşiniz Var, Gidin Evinizde Dinlenin”
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Bize Yokluk, Milletvekillerine Bolluk
- Bandın Hızı mı İşçilerin Birliği mi?
- Tarım İşçileri, Devrilen Traktörler, Market Rafları
- Yoğun Bakım Tavanı Çöktü, Kaza Değil Cinayet!
- Bu Düzen İnsana da Canlılara da Değer Vermez
- Bir Kuş Konar, Bir Kuş Yer…
- Bu Kadarı Olmaz Demeyelim!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Tatili Bile Çok Görüyorlar Bize
- Dönme Dolap Gibiyiz
- Medyanın Gösterdikleri mi, Yaşadığımız Gerçekler mi?
- Duymadıysan Öğren, Unuttuysan Hatırla!
- Telefona Yansıyan Çaresizlik: Asıl Çözüm Nerede?
- Eğitimde Kemer Sıkılamaz
- İsraftan Tasarruf Edilir, Sağlıktan Değil!
- Patronlar Gençliğimize Göz Dikmiş Durumda
- Sınıf Sendikacısı Olmak
Son Eklenenler
- Yüzyıllar evvel yaşamış bir Alman filozof, şöyle demişti: “Sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür.” Bu sözler zenginlerle yoksulların dünyasının, düşünce ve hareket tarzlarının birbirinden çok farklı olduğunu anlatır. İnsanlar bu...
- Yeni eğitim yılı başlarken çocuklarımız heyecanlı. Bizlerse düşünceliyiz. Çocukların heveslenip istedikleri rengârenk çantalar, kalemler, defterler ne yazık ki el yakıyor. Daha çocuklarımız okul çantalarını sırtlarına takamadan, bizim sırtımıza okul...
- Bir grup UİD-DER’li işçi olarak Tuzla Kimyacılar Sanayi Sitesindeki MKB Rondo grevini ziyaret ettik. Duymayan işçi kardeşlerimize MKB Rondo grevini duyurmak, grev yerine dayanışmaya davet etmek için bu mektubu yazmak istedik. Grevci işçiler bizi...
- 6 Eylül 2014’te İstanbul Mecidiyeköy’de Torunlar Center inşaatında meydana gelen işçi katliamının üzerinden tam 10 yıl geçti. Asansörün otuz ikinci kattan yere çakılması sonucu 10 işçi feci şekilde can vermişti. İşçiler asansörün bozuk olduğunu...
- İktidarın her türlü desteğini arkasına almanın rahatlığı ve pervasızlığı içindeki sermaye sınıfı insanların üzerine ateş açarak katledecek kadar gemi azıya almış durumda. Bugün doğasını savunduğu için Reşit Kibar’ı katleden, İliç’te işçileri toprak...
- İstatistikler, rakamlar, raporlar Türkiye tarihinin en büyük yoksullaşma dalgasının yaşandığını gösteriyor. Yoksullaşmayı iliklerinde hisseden, hayat pahalılığı, geçim derdi altında ezilen işçi ve emekçiler düze çıkmayı, sorunlarının çözülmesini...
- İşten atma saldırısına, sendika düşmanlığına, kötü çalışma koşullarına, düşük ücretlere karşı Bağımsız Maden-iş Sendikası öncülüğünde direnen Fernas Madencilik işçileri, 4 Eylülde maden önünde aileleriyle birlikte kitlesel bir eylem gerçekleştirdi....
- İsrail devletinin 7 Ekimden bu yana Filistin halkına yönelik sürdürdüğü katliam dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler tarafından protesto ediliyor, meydanlarda barış talebi yankılanıyor. İşçi ve emekçiler İsrail devletine, savaşı körükleyen...
- Sevgili işçi kardeşlerim, ben de ustalarımızın söylediklerini yani umutlu olmak ve umut tohumları ekmek gerektiğini her daim aklımda tutarım. Bu mektupta sizlerle paylaşacağım hikâye şimdi 23 yaşında olan 2 çocuk annesi genç bir kadının hikâyesi. Bu...
- Fabrikadaki işçi arkadaşlarımızla kimi zaman dışarıda bir araya gelip sohbet ediyoruz. Birlikte bir iş yapmak, buluşmalar, geziler organize etmek bizleri keyiflendiriyor. Fabrikanın stresinden biraz uzaklaşıp birlikte bir şeyler yapmak bizlere iyi...
- Merhaba dostlar. Ben daha önce Mersin Liman işçisiydim. Limanda çalıştığım dönemde zor koşullarda çalışıp haksızlığa uğrayan işçiler olarak bir araya geldik ve sendikalı olduk. Evet, haksızlığa karşı anayasal hakkımızı kullanarak sendikalı olduk ama...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Türkiye’de onlarca kentte yapılan eylemlerde İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı soykırım ve emperyalist devletlerin İsrail’e verdiği destek protesto edildi. Yapılan açıklamalarda emperyalist savaşın alevlerinin...
- Bugün 1 Eylül, bugün Dünya Barış Günü… Bugün sadece Türkiye’de veya yaşadığımız coğrafyada değil, dünyanın dört bucağında ezilenlerin yüreği barış özlemiyle atıyor. Emekçiler, ölümlerin son bulduğu, acı ve gözyaşının dindiği, yaraların sarıldığı bir...