Buradasınız
Yeni Zamlar ve İktidar Medyasının Yalanları

Daha sene başında doğalgaz ve elektrik faturalarına gelen zamların emekçilerin bütçesinde açtığı gedikler kapatılamadan geçtiğimiz hafta enerjiye ikinci büyük zam dalgası geldi. Konutlarda kullanılan doğalgaza yüzde 35, elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza yüzde 44,3, sanayide kullanılan doğalgaza ise yüzde 50 zam yapıldı. Elektrik üretiminde ve sanayide kullanılan doğalgaza gelen zamlar, önümüzdeki günlerde pek çok ürünün fiyatının daha da zamlanacağının habercisi aynı zamanda.
Sene başında yapılan enerji zamları sonrası tepkiler yükselmiş ve pek çok ilde emekçiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri zamları protesto etmişti. Esnaf gelen yüksek faturaları dükkân camekânlarına asmış, bazı illerde ışık kapatma eylemleri yapılmıştı. İktidar medyası o zaman bu protestoları görmezden gelmişti. Aynı medya yeni gelen zam dalgasında da rolünü en pespaye şekilde oynamaktan geri durmadı. Yeni zamlar açıklandıktan sonra medyanın zam haberlerini ya hiç görmemesi ya da çarpıtarak vermesi, nasıl bir lağım çukuru içinde olduğunun ibretlik göstergesi oldu. Türkiye’deki enerji fiyatlarını tamamen çarpıtma argümanlarla Avrupa ülkeleriyle kıyaslayarak veren düzen medyası, zamlardan da bir başarı öyküsü çıkarmaya kalktı.
Örneğin Akşam gazetesinin haberinde doğalgaz fiyatlarının konutlarda yüzde 35 arttığı söylendikten sonra “Devlet desteği sayesinde Avrupa’da en ucuz gaz Türkiye’de” denilerek emekçilerin bütçesinde sarsıcı etkisi olacak zammın haberi “buna şükredin” mesajıyla verilmiş. “En ucuz gaz bizde” yalanını pekiştirmek için haberin devamında büyük puntolarla “Ankara 3, Berlin 30 liraya ısınıyor” yazılmış. Gazete aynı habere marketlerin stokçuluk yaptığı bilgisini de eklemeyi ihmal etmemiş ki “zamların sorumlusu stokçular” algısı pekiştirilebilsin. Türkiye gazetesi ise enerji zamları haberine hiç yer vermezken sürmanşetinde devletin yaptığı KDV indirimine rağmen fiyatların artmaya devam etmesinden marketleri sorumlu tutmuş.
Fiyatlar sürekli yükseliyor çünkü petrol, mazot, doğalgaz, elektrik gibi enerji ürünlerine, tarımda kullanılan tohum ve gübreye sürekli zam geliyor. İktidarın zenginleri daha zengin etmeye yönelik ekonomi politikaları nedeniyle liranın değeri sürekli düşüyor. Ama iktidar medyasına göre fiyatların yükselmesinin sorumlusu stokçu marketler! Onlarla da tavizsiz mücadele ediliyor! Fakat nasıl oluyorsa her şeye müdahale edebilen tek adam rejimi stokçu marketleri bir türlü engelleyemiyor. Elbette Türkiyeli emekçilerin büyük kısmı bu yalanlara kanmıyor.
Gelelim Ankara’nın 3, Berlin’in 30 liraya ısınması meselesine. Siyasi iktidar ve onun medyası Türkiye’de emekçilerin yoksulluğu iyiden iyiye derinleşmeye başladığından beri bir söylem tutturdu. Buna göre; özellikle pandemi sonrasında Ukrayna’daki savaşın da etkisiyle tüm dünyada enerji fiyatları çok yüksek ve insanlar gıdaya erişemiyor. Ama Türkiye’de siyasi iktidar pek çok zorluğu göze alarak, kendinden ödün vererek, emekçilere bunun sonuçlarını en asgari düzeyde yaşatmak için gayret sarf ediyor. Sonuç olarak da Avrupa ülkelerinde (Avrupa vurgusu özellikle yapılıyor) halk elektrik ve doğalgazı Türkiye’dekinden çok daha pahalıya kullanıyor. Bu savı güçlendirmek için de lira üzerinden Türkiye ve Avrupa ülkeleri arasında enerji fiyatı karşılaştırması yapılıyor. Liranın avro ve dolar karşısındaki değer kaybı bir kenara bırakılıp diğer ülkelerde sanki lira kullanılıyormuş gibi bizden daha pahalıya enerji kullanıldığı yalanı söyleniyor. Üstelik o ülkelerde 1 doların alım gücü ile bizim ülkemizde 1 liranın alım gücü arasında büyük fark vardır.
Liranın yaşadığı değer kaybı Hazine ve Maliye Bakanı Nebati tarafından dahi alenen ilan edilmişken Avrupa’daki fiyatlarla Türkiye’deki fiyatları lira üzerinden karşılaştırmak halkı göz göre göre aldatmaya çalışmaktan başka bir anlama gelmez. Yalan olur da bu kadar pespayesi ancak bu rejimin medyası tarafından söylenir! Üstelik Türkiye’de ortalama ücretler Avrupa ülkeleri arasında en düşük seviyede bulunuyor. Aslında mesele tek başına ücretler ya da fiyatlar değil. Ücretimizle neyi ne kadar alabildiğimiz veya tersinden bir ürünün fiyatının ücretimizin ne kadarlık kısmına karşılık geldiğidir. Bu gerçeği görmezden gelip sadece rakamlar vererek karşılaştırma yapmak insanları aptal yerine koymaktır.
Madem doğalgaz fiyatları lira üzerinden karşılaştırılıyor, biz de lira üzerinden Almanya ve Türkiye’deki asgari ücreti karşılaştıralım. Almanya’da 9,82 avro olan saatlik asgari ücretin 1 Temmuz 2022’de bir ara düzenleme yapılarak 10,45 avro yapılması planlanıyor. Ayrıca Şubat ayında Bakanlar Kurulu bir karar alarak Ekim ayından itibaren saatlik asgari ücretin 12 avroya yükseltileceğini açıkladı. Bu durumda Almanya’da henüz zamlı olmayan saatlik asgari ücret 158 lira ediyor. Türkiye de saatlik asgari ücret net 16 lira, brüt 22 liradır. 1621 avro olan Almanya’daki asgari ücretin lira karşılığı yaklaşık 26 bin liradır. Ayrıca Türkiye’de işçilerin yüzde 60’ından fazlası asgari ücrete çalışırken Almanya’da asgari ücretlilerin oranı yalnızca yüzde 6,6’dır. Bugün Türkiye’de asgari ücret açlık sınırının 675 lira altındadır. TÜİK’in bile yüzde 61’in üzerinde açıklamak zorunda kaldığı Mart ayı yıllık enflasyonu ENAG’a göre yüzde 142 oldu. Bütün bu gerçekler ortadayken lağım çukuru medyanın yaptığı, emekçileri aptal yerine koymak değil midir?
AB İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) Avrupa’da işgücü maliyetlerini açıkladığı rapora göre ise Türkiye Avrupa’da en düşük işgücü maliyetlerine sahip ülke. Eurostat’ın verilerine göre Türkiye’de 2020 yılında saatlik ortalama işgücü maliyeti 3,7 avro yani yaklaşık 30 liraydı. Aynı dönem Belçika’da 41,1 avro (330 lira), Hollanda ve Fransa’da 37,4 avro (300 lira), Almanya’da 36,7 avro (295 lira) olan işgücü maliyetleri Türkiye’dekinden kat be kat yüksekti. Türkiye’ye en yakın saatlik işgücü maliyeti Sırbistan’da idi ve 6,2 avro yani 50 liraydı.
Emekçi sınıfların geçim sıkıntısı ve yoksullaşma artık hiçbir yalan ya da manipülasyonla gizlenemeyecek kadar derin, geniş ve görünürdür. Siyasi iktidarın propaganda aracı olan medya, yalan ve çarpıtma yaparak algı yaratmaya ne kadar çabalarsa çabalasın mızrak çuvala sığmıyor. Emekçiler her fırsatta tepkilerini dile getiriyor, örgütlü olduğu oranda da ses yükseltiyor. Bu gidişatı değiştirmek için ise daha fazla örgütlü hareket etmek ve iktidar medyasının yalanlarına pabuç bırakmamak, bu yalanları daha fazla teşhir etmek ve işçi sınıfının gerçeklerini dillendirmek için işçi sınıfının medyasını güçlendirmek gerekiyor.
Nihayet Mango Yedim
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
Son Eklenenler
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...