Buradasınız
Nihayet Mango Yedim
İzmir’den bir İşçi Dayanışması okuru
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Merhaba işçi kardeşlerim. Mango meyvesi üzerine uzun zaman önce yazmayı tasarlıyordum. O günlerde mücadele örgütümüzden sınıf temelinde iyice pişmiş bir arkadaşımızla görüşmüştük. Mango meyvesi hakkındaki düşüncesini sormuştum. Yazmak istediğimi anlamış gibi, “e yazacaksan iyi bir araştırma yapmalısın. Nerede üretiliyor, oralardan buralara getiren işçiler acaba tadına bakabiliyorlar mı? Ha bir de alıp yedikten sonra meramını daha iyi anlatırsın” demişti. Aldığım mangonun olgunlaşması için bir ay çalışma masamın üzerinde elimin uzanacağı yerde beklettim. Nihayet olgunlaşan mangoyu yedim. Yemeye başladığımda, mango yememiş ve mangoyu karın tokluğuna toplayan bütün işçiler gözlerimin önüne geldiler.
Gelelim araştırma kısmına. Masamın üzerinde olgunlaşmasını beklediğim mangoya baktığımda, tanesi 20 liraya satılan bu meyveleri yetiştirmek ve toplamak için en zor koşullarda, karın tokluğuna çalıştırılan işçiler gözümün önüne geliyordu. Kulübe ve barakalarda yaşamak zorunda bırakılıyor bu işçi kardeşlerimiz. Mango, Anacardiaceae (Sakız ağacıgiller), sapindales takımına ait bir bitki familyasıdır. Tropik ve subtropik bölgelere özgü odunsu bitkilerdendir. Mango Hindistan’dan dünyaya yayılmış. Ardı sıra Çin’den Doğu Afrika’ya, Brezilya’ya, iklimi benzer olan bölgelerde yetiştirilmeye başlanmış. Bu meyveyi toplayan ellerin işçi sınıfının elleri olduğunu çok iyi biliyoruz. Mango ağacı genelde bodur oluyormuş ama bazıları uzun boyluymuş. Bu yüzden de ağaçların tepelerinde mangoları toplarken düşüp ölen, sakat kalan işçiler de çokmuş.
Bugüne değin mango meyvesinin tadına bakanlarınız olmuştur. Henüz tadının neye benzediğini bilmeyen işçi kardeşlerimizin sayısının hiç de az olmadığını tahmin etmek ise zor olmasa gerek. Bizim sınıfımız yani işçi sınıfı için artık mango filan hak getire. Soğan ve patatesi bile kiloyla almayı unuttuk, taneyle alır olduk. AKP’nin “çok büyük artış yaptık” dediği asgari ücret üç ay sonra çoktan buhar olup uçup gitti.
Bilcümle sermaye sınıfı ise Tevfik Fikret’in ifadesiyle tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyor. Bunlar malikânelerinde, villalarında, gökdelenlerinde tıkınırlar. Kendi medyalarında magazin sayfalarında ışıltılı fotoğrafları ile arzı endam ederler. Saraylılar ise ejder meyvesinden kurutulmuş mangoya, özel yemeklere dek, adını onlardan duyduğumuz yiyecekleri gözümüze sokarak çatlayıncaya kadar yiyorlar. Manda yoğurdu, Medine hurması, kestane balı, yulaf ezmesi dörtlüsünün şifa olduğunu Erdoğan gözlerimizin içine bakarak ballandıra ballandıra anlattı. Saraylarda yaşayanlar yoksul evlerde yaşayanlar gibi düşünmezler. Çarlar, çariçeler, kral ve kraliçeler gibi her şeyi kendilerine hak, yoksullara nahak olarak görüyorlar. İşte bu nedenle mangoyu yerken onları ve yediklerini düşündüm.
İşçi kardeşlerim, bu altında inim inim inlediğimiz düzenin adı kapitalizmdir. Kendi sınıfımızın gözünden dünyanın dört bir yanına bir bakalım. Gördüğümüz dünyanın dört bir yanında çalışan, üreten, var eden bizim ellerimizdir. Ama bizim ürettiklerimize el koyan, vampir gibi kanımızı emen sömürücü kapitalist sınıftır. Dünyadaki her şeyden herkesin eşit şekilde doyasıya tüketmesinin kapitalist düzen var olduğu sürece mümkün olmadığını artık her işçi bilmelidir. İnsanın insanı sömürmesine son vermek bizlerin ellerindedir. Dünyanın bütün işçilerini sınıf kardeşlerimiz olarak görerek, her 1 Mayıs’ta hep birlikte meydanlarda farklı dillerde aynı talepler için toplanıyoruz. Ellerimizi birleştirirsek kapitalist düzeni dünyamızdan söküp tarihin çöp kutusuna atabiliriz. İşte o zaman sömürüsüz ve özgür bir dünyayı hep birlikte kurabiliriz.
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Biz işçiler için hayat günden güne zorlaşıyor. Artan hayat pahalılığı her alanda kendini can yakıcı şekilde hissettiriyor. Düşük ücretler, iş bulma ya da işini kaybetme kaygısı işçileri strese sokuyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi hukuki olarak suç...
- Bugün ben 12 saat çalışmak zorundayım ama fabrikalarda en az 8 saat çalışan abilerim ve ablalarım da çoğunlukla kalan 4 saati isteseler de istemeseler de fazla mesai adı altında çalışarak geçiriyor. Yani çocuğuyla genciyle robota dönüştürülmeye...
- Patronların tek isteği işçiler hep çalışsın, çok çalışsın, hak hukuk aramasın, hatta bedavaya, ölümüne çalışsın. İşte bu açgözlü istekleri onları bir canavara dönüştürüyor. Neredeyse her gün “yok daha neler” diyeceğimiz haberler duyar olduk....
- İngiltere’de binlerce kişi ırkçı ve faşist yükselişe karşı “No Pasaran/Geçit Yok” şiarıyla 27 Temmuzda başkent Londra sokaklarına çıktı. İngiltere’de Tommy Robinson liderliğindeki faşist örgüt İngiliz Savunma Birliği’nin (EDL) düzenlediği mitinge...
- Kapitalist sistemin çelişkileri tüm dünyada derinleşmeye devam ediyor. Dev şirketler rekor kârlar açıklarken işçiler sefalet ücretlerine, gençler işsizliğe, geleceksizliğe mahkûm ediliyor. Emperyalist savaşın alevlerini daha da harlayan egemenler,...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez’de işçilerin sendika hakkı için mücadelesi sürüyor. Ancak işçilerin sendikal örgütlenme hakkını yok sayan şirket yönetimi önce baskı uyguladı, sonra işçileri işten attı, son olarak da 27 Temmuzda polisi işçilerin...
- Bugün milyarlarca insan kapitalizmin yarattığı pek çok sorunla cebelleşiyor. İşsizlik, yoksulluk, iklim krizi, göç krizi, emperyalist savaşlar… Dünya üzerinde yaklaşık 300 milyon göçmen var. Türkiye’de Amerika’da, İspanya’da İngiltere’de ve daha...
- Geçtiğimiz günlerde Asya’nın en zengin ailesi olan Ambaniler’in Martta başlayan 4 aylık düğün maratonunda 250 milyon dolar harcadıklarına dair bir haber okudum. Mukesh Ambani’nin oğlu Anant’ın evlendirildiği şatafatlı düğüne dünyanın her yerinden...
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...