Buradasınız
Son Gülen İyi Güler!
İstanbul/Kartal’dan bir işçi

Türkiye’nin bilindik büyük patronlarından biri kendisiyle yapılan bir söyleşide “Asık suratla çalışma ortamını bozmaya kimsenin hakkı yok. Gülmeyen insanlarla çalışmak istemiyorum. İşverenlerin de çalışanlar için en huzurlu ortamı sağlaması gerekir” demiş. Bunun üzerine bir televizyon kanalı da sokakta vatandaşlara mikrofon uzatıyor. Çoğunluğun verdiği yanıt benzer: “Evet, haklılar kimse asık suratlı insanla çalışmak istemez. Ama patronlar da elini taşın altına sokmalı! Çalışanları motive edecek ortam sağlanmalı.”
Önce şunu soralım: Bu burjuvamız gerçekten haklı mı? Hızlı ve net bir şekilde bu soruya hayır cevabını verebiliriz. Patronlar “harikalar diyarında” yaşıyor olabilir ama dünyamız ne yazık ki emekçiler açısından şu anda pek de gülünecek koşullara sahip değil. Hele ki bizim coğrafyamızda şimdi durum dünya ortalamasına göre epey kötü.
İnsanların somurtmaması, güler yüzlü olması ve neşeli olması tabii ki en çok istenecek şeylerden biridir. Hiçbir insanın “ben somurtmak istiyorum, böyle mutluyum” diyeceğini sanmıyorum. Hayatta kalmak, geçinebilmek için mecbur bırakıldığımız, koşulları kötü bir işte değil de kendimizi yararlı hissettiğimiz ve keyif aldığımız, iyi koşullarda bir işte çalışmak elbette mutluluk verir. Huzur içinde, güler yüzle çalışacağımız bir toplumda yaşamak hepimizin hayalidir. Ancak bunu sadece istemek yetmez. Bunun gereğini yapmazsak bu gerçekten de bir hayal olarak kalacaktır. Bugün sırf yaşadığımız ülkeye baktığımızda bile enflasyonun, yaşanan gerilimin, çekilen sıkıntıların bini bir para iken “gülmeyen insanlarla çalışmak istemiyorum” diye bir cümle kurmak da elbette bir burjuvaya yakışırdı. Sanki bugün içerisinden geçtiğimiz bu kaotik süreç ve düzen bizim eserimizmiş gibi bir de bu süreçte kendilerine gülümsememizi istiyorlar. Bu tam bir ikiyüzlülüktür. Kendileri sermayelerine sermaye katarken işçi sınıfı yüzde iki yüze varan enflasyon oranına rağmen komik denecek oranda artan maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Ev kiralarının dahi asgari ücretin üzerinde olduğu bir zamanda barınmaya, yaşamaya ve ailesini yaşatmaya çalışıyor. Ancak anlaşılan o ki bu şekilde yaşamaya çalışmamız da “biricik” patronlarımıza yetmiyormuş. Bir de onlara karşı güler yüzlü olmamız gerekiyormuş!
İşçi sınıfının kanı ve teri üzerinden kurulan bu düzende, fütursuzca sarf edilen bu sözler insanın tepesini attırıyor. İşçileri birer makine gibi görmeleri yetmiyor şimdi bir de onları gülücük saçan kişiler olarak görmek istiyorlar. Ama işyerlerinde yaşanan iş cinayetlerine, ağır çalışma koşullarına, uzayan iş saatlerine, alınan üç kuruş maaşın bir anlamının olmamasına hiçbir şekilde bir sözleri olmuyor. Elbette işlerine gelmeyeceği için olmayacaktır. Nasıl ki bugüne kadar hiçbir hak kendiliğinden verilmemiş işçiler tarafından mücadeleyle alınmış ise, kapitalist sistem devam ettiği sürece bu yine böyle olacak. Patronların sarf ettiği sözlerden tekrar tekrar görüyoruz ki hiçbir zaman biz işçileri düşünmeyip, aksine hep bizden daha fazlasını isteyecekler. Ama buna dur diyecek olan da, onların bu pişkin tavırlarına ve sözlerine son verecek olan da işçi sınıfı olarak bizleriz. Biz işçiler haklarımızı kazanmak ve korumak için örgütlenmezsek eğer patronların pervasızlığı her anlamda devam edecektir. Karşılarında örgütlü bir işçi sınıfı gördükleri zaman düşüncelerini bu şekilde utanmadan sıkılmadan açıklamaktan korkacaklar! Biz işçilerin gülebilmesi için bu sermaye düzeninin sona ermesi gerekiyor. Bu elbette kendiliğinden olmayacaktır. Bunun için işçi sınıfının güçlü birlikler kurarak bu düzene karşı mücadele etmesi gerekiyor. Şimdiye kadar patronlar güldü. Ama merak etmeyin. Son gülen iyi güler!
Futbolun Topu, İşçinin Sömürülen Emeği
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Erol Eğrek’in katledilmesinin sorumlusu yalnızca Çalık Holding değildir. Mahkeme kararına rağmen işçinin kazanılmış hakkını 10 yıldır ödemeyen Çalık Holding’e hiçbir yaptırım uygulamayan; patronları denetlemeyen, adaletsizlik ve cezasızlığı temel...
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Alman sermayeli ERLAU Metal fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubede örgütlenen işçiler kod 46 ile işten atıldı. Direnişin 26. gününde UİD-DER’li işçiler...
- Bazı kayıplar vardır ki ifadesi mümkün olmaz, sanki bir parçamızı alıp götürür. Pazar günü emekçi bir abimizi, bir değerimizi, bir rengimizi, “bu ülkede barışı savunan bir kişi bile kalsa umut vardır” diyen, savunduğu değerlerin bedelini...
- Bu yıl 1 Mayıs’ta Kadıköy’de yan yanaydık! Yağmur da yağdı, çamur da vardı ama biz çocuk, yaşlı, genç, engelli, üniversiteli, liseli, emekli, kadın, işçi, emekçi oradaydık. Omuz omuza, yürek yüreğeydik…
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.
- Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde olan belediyeler ile petrokimya sektöründeki fabrikalarda birer birer grev kararları alınıyor. İzmir’de Narlıdere Belediyesi işçileri grevin ilk gününde kazanım elde ederken Konak Belediyesinde 7 Mayısta grev...