Buradasınız
“Ola Necim Buyan Gel Hele”
İzmir’den emekli bir işçi
İşçilerin acıları, sevinçleri, hüzünleri yani hikâyeleri birbirine çok benziyor. Bazen bir işçinin anlattığı hikâyesini dinlerken çok tanıdık gelebilir. Hatta ben bu hikâyeyi duymuştum diyebiliriz. Kendimizin yaşadıklarıdır veya bir yakınımız, bir arkadaşımız yaşamıştır. Biz işçilerin yaşadıkları birbirine benzediği gibi, sermaye sınıfını oluşturan patronların biz işçileri bölüp parçalamak ve bir araya gelip örgütlenmemizi engellemek için kullandıkları yöntemler de birbirinin benzeridir. Irkçılık, milliyetçilik patronların işçileri bölmek için kullandığı uyuşturucu gibidir. İşçiler örgütsüz olduğunda bu sözlü uyuşturucunun etkisi altına sorgusuz, sualsiz giriverirler.
İkamet ettiğim mahalleye doğalgaz geliyor! “Mübarek” doğalgazın gitmediği yer kalmamış. Mahalleli doğalgazı duymuş olsa da konuya yabancı. Gerekli olan her makine var. Teknolojinin nimeti, betonu peynir gibi kesen, delen, kazıyan, koca kamyonlara yükleyen iş araçları. Elbette bu teknolojinin nimetlerini üretenleri görmedik, tanımıyoruz. Mensubu oldukları sınıfı biliyoruz. İş makinelerinin üzerindeki yazılara bakıldığında kimisi Almanya’da, kimisi Amerika’da, kimisi İngiltere’de üretilmiş. Kraliyet ailesi, Krupp, Thiele, Gallo, Rockefeller aileleri ve diğer patronlar ter döküp üretmediler. O ülkelerdeki işçiler ürettiler. Mahalleli, bu teknolojinin nimeti olan iş araçlarına bir yandan hayranlıkla bakıyor. Diğer yandansa “Tanrılar Çıldırmış Olmalı” filminde uçaktan atılan kola şişesini bulan yerlilerin kola şişesine baktığı gibi bakıyor. Ama bu teknoloji nimetlerinin her şeyi bir tamam olsa da, kullanacak işçiler olmadan bir demir yığınından başka bir şey değiller. Sermaye sınıfı cehennemin dibine de kaçsa, uzaya mekik de yollasa kendilerinin varlık sebebi olan bu işçilerden kurtuluş şansı bulamıyor. Adına işçi denenlerin oluşturduğu sınıftan korktuğu kadar korktuğu başka bir şey yok. Lakin bu adına işçi denenler örgütsüz olduğunda, burjuvalar her daim işçinin ensesinde boza pişirir. Görmezden gelir. Yok sayar. Mahalleli o teknolojinin nimeti iş makinelerine hayranlıkla baksa da, koca iş makinesini üreten, fırıldak gibi döndüren işçiyi görmez. Oysa o koca canavarları çalıştıranlar, sınıf kardeşleri. Hani Hasan Hüseyin der ya, kolay gelsin dememişsen çalışana, ter dökene, sende iş yok be kardeşim…
Mahallede çalışan işçilerin tamamı petrol gibi kapkara… Biri hariç. Rengi kararmayanın başında sepetten bir lengerli fötr var. Maho Ağanın lengerli fötründen çok daha büyük. İşçilere emirler yağdırıyor. En çok ve en sık kullandığı kelimeler de “hadi, hadi, daha çok iş var” oluyor. Elindeki şişedeki suyun soğuk olduğu, şişenin terlemesinden belli oluyor. Buzdolabından su alıp işçilerin yanına gittim. Suyu vermeden kolay gelsin dedim. Kolay gelsin demezsem şair Hasan Hüseyin köşeden başını uzatıp uyaracakmış gibi oluyorum. Su doldurup tek tek hepsine verdim. Su verirken de tanıştım her biriyle.
Muhammet en genç olan. 18 yaşında, Suriyeli Kürt. Türkçeyi çok az biliyor. Sakalları tam çıkmamış, esmer, yakışıklı bir delikanlı. Gözleri hüzünlü bakıyor. 3 ay önce gelmiş. Yasin Halepli Arap. 9 yıl olmuş geleli. Yasin Türkçeyi biliyor. Benim su ikram ettiğimi gören komşu da çay demleyip getirdi. Fötrlü şef ortalıkta görünmüyordu. İşçiler çay içerken gözleri şefin geleceği yöne dönüp duruyordu. Çay içtikleri sırada Muhammet Yasin’e Kürtçe bir şey söyledi. Yasin Tonguç’dan bir sigara isteyip Muhammet’e verdi. Kilolu olduğu için Tonguç derlermiş. Asıl adı Hasan. Hasan şaşırarak “Muhammet sigara içmez ki” dedi. Yasin’in tercümanlığıyla Muhammet “sigara hiç içmemiştim. Kafayı doldurmak için bir tane içmek istedim” dedi. Yasin bize anlatırken Muhammet hüzünlü hüzünlü uzaklara doğru bakıyordu.
Burnundan Karadenizli olduğu belli olana doğru baktığımda Tonguç güldü. Uzun burunlu işçi “bu bana baktığında hep güler” dedi. Nedenini sordum. Hasan “Necmi sakın anlatma. Bırak gözlerin anlatsın” diye takıldı. Necmi “ikimiz Gaziemir Serbest Bölgede aynı fabrikada çalışırken otuz sene önce tanıştık. Ben o zaman hep Karadenizli gibi konuşurdum. Kürtlerden, Doğululardan nefret ederdim. Hasan’ın da Muşlu ve Kürt olduğunu öğrendiğimde bir kaşık suda boğmak istedim. Karadenizli ve İç Anadolulu çoktu fabrikada. Biz hep ayrı otururduk yemekte, çayda. Servislerde yanımıza oturmasını istemezdik Doğuluların. Egelileri de sevmezdik. Ustabaşları bizi tutuyor görünüyorlardı. Birkaç yıl sonra sendika olayı olmuş. Benim hiç haberim olmamıştı. Bizim Karadenizli arkadaşlara sordum. Hepsi benim gibi bir şey bilmiyordu. Ama beş işçi işten atıldı. Beşi de Karadenizli. Atılanlardan biri de bendim. Tazminat filan yok. Başımızı eğip kabul ettik. Müdüre arkadaşlarla vedalaşmak istediğimizi söyledik. ‘Hepsiyle mi?’ diye sordu. ‘Yok, bizim arkadaşlarla’ dedik. ‘Tamam, o zaman’ dedi. Fabrikaya indik. Sadece Karadenizli ve İç Anadolulu olanlarla vedalaştık. Hepsi çok üzülmüşlerdi. Fabrikadan dışarı çıktık. Biri arkadan ‘ola Necim buyan gel hele’ diye seslendi. Dönüp baktık. Aha bu Hasan. O an içimdeki nefret bin kat arttı Doğululara. Ama tek değildi. Diğer Doğulu arkadaşlar da çıkmıştı. Beş dakika sonra Egeli olan arkadaşlar da çıktılar. On dakika sonra fabrikada kalan arkadaşların tamamı yanımıza geldiler. Hasan bana ‘bak Necmi sizi işe geri almazlarsa, biz de işbaşı yapmayacağız’ dedi. Hem çok sevinmiştim hem de utancımdan Hasan’ın yüzüne bakamıyordum. Bekçiler kapıyı bırakıp içeri koşmuş. Bizi fabrikanın dışına çıkartmak için kollarımızdan çekiştirmeye başladı. Bütün arkadaşlar bekçileri birer tabut gibi ellerinin üzerinde fabrikanın içine bırakıp kapıları dışarıdan kilitlediler. Bizi hep kolladığını söyleyen müdür geldi. ‘Siz bu yana, siz öbür yana, siz de bu yana’ dedi. Yani Egeliler bir yana, Karadenizliler ve İç Anadolulular yan yana, Doğulular öbür yana dedi. Ama kimse müdürü dinlemedi. İşten atılan bizi de tam ortalarına almışlardı. Müdür ‘nankörler, yemek yediği kaba sıçan aç itler. Ben size yapacağımı biliyorum. Hepinizi işten atacağım. Şimdi geçin işinizin başına. Siz de muhasebeye gidip tazminatınızı alıp gidin’ dedi. Oysa aynı müdür ‘siz çok kötü işlere bulaşmışsınız. Size tazminat yok’ demişti. Bütün arkadaşlar bize sahip çıktığı ve çalışmadığı için işimizin başına aynı gün döndük. Hasan’la geçen yıl bir ay arayla emekli olduk. Aldığımız emekli aylığı bin lira” diyerek Hasan’ın niye kendisine baktığında güldüğünün hikâyesini anlattı. Hasan tek parmağını göstererek 1 işareti yaptı. Necmi açıklık getirdi Hasan’ın 1 işaretine. “Bin lira emekli aylığı bağlandı ikimize de. Edepsizlere var. İşçiye emekliye yok” dedi.
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- Çorum’un Dodurga ilçesinde bulunan maden ocağında faaliyet gösteren ODAŞ Elektrik bünyesindeki Yel Enerji’de çalışan işçiler patronun sendika düşmanlığına karşı 9 Mayısta direnişe başladı. Yel Enerji işçileri kötü çalışma koşulları ve düşük...
- Sınıfımızın uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele örgütümüz UİD-DER, bu sene 1 Mayıs’ı işçi kentleri olan Bursa ve Lüleburgaz’da kutlama kararı aldı. Bizler de bu doğrultuda tüm hazırlıklarımızı yaparak...
- Öz İplik-İş Sendikası, Başkanlar Kurulunu, direnişteki Durak Tekstil işçileriyle dayanışmak amacıyla Bursa’da gerçekleştirdi. Kurulun ardından sendika yöneticileri direnişlerinin 83. gününde Durak Tekstil işçilerini ziyaret etti. Burada yapılan...
- 1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik ve mücadele günü. Her 1 Mayıs’ta UİD-DER’li mücadeleci işçiler bir gelincik tarlasını andırır gibi dolduruyorlar meydanları. Her 1 Mayıs’ta, işçi sınıfının bu çalışkan evlatları coşku dolu, disiplinli...
- Merhaba dostlar, uzun zamandan beri çalışma şartlarım nedeniyle birçok etkinliğe katılamıyordum. Yaşımın genç olmasına rağmen heyecanımı yitirmiştim. Hem yaşadığım şehirlerde etkinliklerin olmaması hem de maddi imkânsızlıklar yüzünden uzak kalmıştım...
- İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü 74 yaşındaki emekli öğretmen İbrahim Oktugan öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Öğretmenler “Can Güvenliğimiz Sağlansın, Gerekli Tedbirler alınsın!” talebiyle İzmir’den Bursa’ya, Mardin’...
- 21-28 Nisan Ebeler Haftası ve 12-18 Mayıs Dünya Hemşireler Haftası vesilesiyle 10 Mayısta İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hemşire ve ebeler basın açıklaması gerçekleştirdi.
- Bu sene 1 Mayıs’a UİD-DER’le birlikte bir işçi kenti olan Lüleburgaz’da katıldım. 1 Mayıs heyecanımız sabah saatlerinde başladı. Yol boyunca türkülerimizle, marşlarımızla 1 Mayıs alanına gittik. Tabii içimizde İstanbul’da kitlesel ve birleşik bir 1...
- 1 Mayıs’a gitmeden önce egemenlerin yarattığı algı yüzünden benim de endişelerim vardı. Fakat “Ben hakkımı savunmalıyım” diye düşünerek, arkadaşlarımın ısrarlı daveti sayesinde UİD-DER’le birlikte Bursa’da 1 Mayıs’a katıldım. İlk 1 Mayıs’ımdı, iyi...
- Ağır sorunlar altında bunalan işçi sınıfının bu sorunlar karşısında bir çıkış yolu bulabilmesi için sendikalarına sahip çıkması, sermayenin ve sendika bürokratlarının planlarını, niyetlerini boşa düşürmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle siyasi...
- Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden işletmesinde 14 Ekim 2022’de patlama meydana gelmiş, 43 maden işçisi yaşamını yitirmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Patlamaya ilişkin 7’si tutuklu 23 sanığın yargılanmasına 8...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen mitinglere yüzbinlerce sendikalı sendikasız işçi, işsiz, emekli, emekçi kadın, genç katıldı. İşçi ve...