Buradasınız
Biraz da Bizim İçin
Ankara’dan bir kadın işçi
Yaz geldi. Yeşil ile mavinin buluştuğu o güzel koylara gidip güneşlenmenin tam zamanı. Yani tatil zamanı! Koca bir yıl boyunca kimimiz gün yüzünü göremediğimiz fabrikalarda, makineler başında, kimimiz gri binalarda çalışırız, çalışırız, çalışırız. Yaz geldi mi, yeşilin ve mavinin buluştuğu yerlere gidebilsek, kentin ve makinelerin gürültüsünden, her yanımızı sarmış gri binalardan uzaklaşıp yorgunluğumuzu, stresimizi atsak diye düşünürüz. Deniz tuzunun kokusunu içimize çekmek, karşıdaki yamaca vurmuş güneşi iliklerimize kadar hissedip çay yudumlamak, denizi dinlemek, baştan aşağı içimizi dışımızı ışıkla yıkamak, sabah oldu mu gözlerimizin alabildiğine menevişlenmesi ne kadar da iyi gelir bedenimize ve ruhumuza. Hayal kurmak gibi değil mi? Neden sadece hayal olsun? Dinlenmek, tatil yapmak bizim de hakkımız değil mi? Elbette hakkımız. En çok da bizim hakkımız.
1960’lı-70’li yıllarda işçiler sendikalarda, mücadele örgütlerinde bir araya gelip çeşitli sorunları için çözüm arıyorlar, hakları için mücadele ediyorlardı. Maden-İş Çalışma Grubunun hazırladığı Derinden Gelen Kökler kitabında işçi sınıfının mücadele tarihinden birçok deneyim var. Bunlardan biri de “tatil ödeneği” ile ilgili. 1967’de Bursa-Çanakkale yolu üzerinde ve deniz kenarında Maden-İş Sendikası Tatil ve Eğitim Sitesi (MİTES), Kemal Türkler gibi mücadeleci sendikacılar eliyle kurulur. Adından da anlaşılacağı gibi bu site sendika üyesi işçilerin hem yılın yorgunluğunu atmaları hem de yapılan eğitim seminerleri ile mücadele tarihlerini öğrenmeleri için kurulur. MİTES kurulduktan birkaç yıl sonra toplu sözleşmelere tatil ödeneği hakkının konulması şöyle anlatılıyor kitapta: “Zamanla toplu sözleşmelere Gönen’e gidecek işçiler için “tatil ödeneği” teklifi konmaya başlandı. MESS’in şiddetli direnişi ile karşılaşmasına rağmen birçok işyerinde kabul ettirilen bu maddeye göre işveren, sendika üyelerinin eş ve çocuklarıyla birlikte tatillerini Gönen’de geçirmeleri için gidiş-dönüş yol, barınma ve yemek giderleri karşılığı belli bir miktar ödeneği sendikaya yatırıyordu. Bu miktar, o işyerindeki sendika üyelerinin her yıl yüzde 20’si kadarının eş ve çocuklarıyla birlikte faydalanmasını sağlayacak düzeyde belirleniyordu.”
Yılın yorgunluğunu, çalışma şartlarının yarattığı stresi, üstümüzdeki yükleri atmak aslında en temel ihtiyaçlarımızdan. İşçi Dayanışması’nın 136’ncı sayısında bir mektup yayınlandı: “Sosyalleşmeye, Tatile Köpeğin de İhtiyacı Var.” Bu mektubu yazan arkadaş çalıştığı fabrikada patronun köpeğini “sosyalleşsin, tatil yapsın” diye köpek oteline gönderdiğini ve bunun üzerine işyerindeki arkadaşlarıyla sohbetini anlatıyor. Görüyoruz ki her gün fazla mesaiye kalan işçilerin köpek kadar değeri yok patronun gözünde. İşçilerin ne haddine tatile gitmek! Patronlara göre işçinin tatil yapması zaten lükstür. Ancak köpeklerini bile sosyalleşsin diye otellere gönderiyorlar!
Altun ışıltılı kumları kıyıların
Emeğin çiçekleri
Hep onlar için
Hep onlar için takvimlerin mutlu günleri
İçimizin karanlığı
Soframızın öksüzlüğü
Hiç gülmemesi yüzlerimizin
Hep onlar için
Dünyayı ürettiklerimizle döndüren biz işçileriz. Ancak ürettiğimiz şeylerden faydalanmaya ya zamanımız olmuyor ya da paramız. Bugün bize tatil yapmak hayal gibi geliyor. Derinden Gelen Kökler kitabında anlatılanlar bize şunu gösteriyor; Nasıl yıllık izin, sağlık sigortası, kıdem tazminatı gibi haklarımız mücadele ederek alındıysa, mücadeleci bir sendika olan Maden-İş Sendikasında örgütlenen işçiler o yıllarda tatil ödeneği hakkını da MESS dayatmalarına karşı mücadele ederek almışlar. Bugün de bu deneyimlerden ders çıkarmalı, sorunlarımızı çözmek için mücadele örgütlerimizde bir araya gelmeliyiz. Bizler ancak örgütlü mücadele ile hakkımızı arayabilir ve var olan haklarımızı koruyabiliriz. Ancak mücadele ederek ve elbette bu sömürü düzenine son vererek kıyıların altın ışıltılı kumlarının tadını çıkarabilir, emeğin çiçeklerini koklayabilir ve böylece takvimlerin mutlu günlerini yaşayabiliriz.
“Ola Necim Buyan Gel Hele”
Köleymişiz Gibi Davranılmaya Hayır!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...