Buradasınız
Onlar Kötülüğün Vücut Bulmuş Halidir

İyilik ve kötülük, insanlığın binlerce yıldır tartıştığı temel ikilemlerden biridir. İyi ile kötünün çatışması geçmişten bugüne uzanmış, insan soyunun en eski yazılı metinlerinden, masallara, destanlara ve ezgilere kadar pek çok kaynağa konu olmuştur. Geleceğe bir vasiyet olarak bırakılan bu eserlerde iyilik kutsanmış, kötülük ise lânetlemiştir. İyilik insanlığın geleceğini, kötülük ise bu geleceği boğanları temsil etmektedir. Zalimler, sömürücüler kötülüğün; dünden bugüne savaşların, sömürünün, ayrımcılığın olmadığı bir dünya için mücadele edenler ise iyiliğin temsilcileri olmuşlardır.
Etrafımıza bir bakalım; kötülüğün temsilcisi egemenler insanlığı karanlıkta bırakmak istiyorlar. Belki de kötülük hiçbir zaman bugünkü gibi yüceltilmedi. Üzerindeki canlılıkla birlikte dünyamız, kötülüğün ablukası altında nefes alabilmek için çırpınıp duruyor. Buna neden olan kapitalist sömürü düzenidir. Kapitalizm, vahşi bir rekabete dayanan ve önüne kattığı her şeyi parayla alınıp satılan metalara dönüştüren bir sistemdir. Bu sistemin efendileri yani sermaye sınıfı, gölgesini satamadığı ağacı kesmekte tereddüt etmez. Bu yüzden dünyamız, kötülük üreten bu sistemin vahşi pençeleri altında eziliyor. Mevsimler değişiyor, okyanuslar ısınıyor, buzullar eriyor ve nehirler kuruyor. Her geçen gün canlı çeşitliliği azalıyor. Her yıl 7 milyon insan hava kirliliğinden ölüyor. Kâr uğruna dünyayı yok oluşa sürüklemek kötülük değil de nedir?
Bu düzende milyarlarca işçi üretir ama bir avuç asalak el koyar. İşçilerin iliklerine kadar sömürülmesine, işsizliğe, açlığa ve sefalete mahkûm edilmesine dayanan bir sistemdir kapitalizm. Son süreçte yaşananlar kapitalizmin doğasını gözler önüne sermeye yetiyor. Koronavirüsle üzeri kapatılan krizle birlikte dünya çapında işsizlik oranları yeni zirveler kaydederken, dolar milyarderleri sermayelerini katladıkça katladı. 150 milyondan fazla çocuğun açlık nedeniyle ciddi boyutlarda büyüme geriliği yaşadığı ve her gün ortalama 30 bin insanın açlıktan öldüğü dünyada, bir avuç para babası zevkusefa içinde yaşıyor.
Kapitalizm, paranın yüceltildiği ama insanın yok sayıldığı, kötülüğün borusunun öttüğü bir sistemdir. Bebek mamalarına bile palm yağı, kurşun, arsenik gibi insan sağlığına büyük zarar veren maddeler koyuluyor. Ne için? Elbette sermayenin bitmek tükenmek bilmeyen kâr hırsı için! 100 milyon insanın köleleştirildiği, alınıp satıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Her yıl 2,5 milyon işçi kardeşimiz, iş güvenliği önlemlerine maliyet gözüyle bakan patronlar sınıfı yüzünden meslek hastalıklarına ve iş cinayetlerine kurban gidiyor. Bitmedi, bitmez! Soma’da yerde tekmelenen madenciye ceza verilirken onu tekmeleyene ödül niyetine rapor veriliyor. Daha beterini geçtiğimiz günlerde gördük: Sakarya Hendek’teki iş cinayetinin hemen sonrasında moral yemeğinde buluştu kodamanlar. Bu kibir, bu zulüm, bu kötülük nasıl açıklanabilir?
Açlığın ve türlü hastalıkların kökünü kurutmak varken, 500 bin bilim insanının ve milyonlarca işçinin savaş sanayii için çalıştırıldığı, insanlığa tam anlamıyla kâbus yaşatan bir sistemdir kapitalizm. Ortadoğu’da yoğunlaşan ama çeperini giderek genişleten emperyalist savaş sonucu koca şehirler ve hatta ülkeler yerle bir edildi. Milyonlarca insan yaşamdan koparıldı. Çok daha fazlası atalarının kök saldığı topraklardan göçe zorlandı. Umut yolcularından şanslı olanlar bilmedikleri ülkelerde yaşama tutunmaya çalışırken, şanssız olanların yolculuğu denizin derinliklerinde son buldu, buluyor. Acı, hüzün, keder ve çıkışsızlık etrafımızı sarmış durumda.
Verdiğimiz örnekler buzdağının görünen kısmıdır. Kapitalizm ortalığa her geçen gün artan dozda kötülük salıyor. Ama unutmayalım ki ne iyilik ne de kötülük, sınıflardan ve sınıflar mücadelesinden azade değildir, olamaz! Bu kavramlar insanın hangi sınıfın penceresinden baktığına göre değişir. İçinde yaşadığımız sistemi tanıyıp, sorguladığımızda rahatlıkla görebiliriz ki kapitalistler, elleri bolluk ve bereket üreten işçi sınıfı için kötülüğün vücut bulmuş halidir. Yaşlanan, çürüyen ve tarihsel miadını dolduran kapitalizm bizim için tükenmez kötülük kaynağıdır. Bizler örgütlü ve sınıf bilinçli işçiler olarak kapitalizmin yarattığı dehşetli kötülüğe meydan okuyoruz. Biliyoruz ki bu sistemi ancak ve ancak örgütlenmiş işçi sınıfı yıkabilir. İnsanların iyiliğe doyduğu, mutlu ve özgür olduğu, sömürüsüz, efendisiz, savaşsız bir dünyanın kapıları ancak işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle aralanabilir. Çünkü bugün iyiliğin temsilcisi örgütlü işçi sınıfıdır!
Makine mi, İşçi mi?
- Aşçı ya da Doktor… Çocuklarımız Ezilmekten Nasıl Kurtulur?
- Söyleyecek Sözümüz, Verecek Hesapları Olmalı
- Gazze ve İnsanlığın Onur Mücadelesi
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- Komşunun Evi Yanarken…
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Kim Bu Herkes?
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...