Buradasınız
OSTİM’de Enkazdan Geriye Kalanlar
Ankara’dan UİD-DER’li işçiler

Hatırlanacağı üzere 3 Şubat günü Ostim ve İvedik Organize Sanayi Bölgelerinde iki ayrı patlama meydana gelmiş ve 20 işçi hayatını kaybetmişti. Patlama birkaç gün boyunca burjuva medyayı meşgul etmişti. Ama sonrasında olaya ilgi her zaman olduğu gibi kısa zamanda yok olmuştu.
Bizler biliyoruz ki hemen hiçbir işyerinde gerekli düzeylerde işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik önlemler alınmamaktadır. Burada yaşanan “kaza” da tesadüf eseri değildir, hem özel olarak o işyerlerinin sahibi olan patronların hem de tüm patronlar sınıfının işçilerin canına, sağlığına dönük kayıtsızlıklarından kaynaklanmaktadır.
Ostim bölgesinde yaşanan patlamanın olduğu iş merkezinin önüne gittiğimizde bizi büyük bir yıkıntı yığınağı karşıladı. İşçiler iş merkezini eski haline çevirmeye çalışırken, polis de “güvenlik” gerekçesiyle bölgede beklemeye devam ediyor. Çevre işyerlerinde hayat çoktan normale dönmüş. Konuştuğumuz dükkân sahipleri ve işçiler patlamayı duyduklarını ve maddi olarak kendilerinin de zarar gördüklerini söylediler. Patlama konusunda bildikleri ise medyadan duyduklarıyla sınırlı kalmış. Göze çarpan nokta ise bu işçilerin kazayı unutarak ve neden meydana gelmiş olabileceğini sorgulamadan kendi hayatlarına geri dönmüş olmalarıydı. Kimsenin olaydan tam anlamı ile haberinin olmaması bize bugün ne kadar dağınık ve kendi sorunlarımıza karşı ne denli duyarsız olduğumuzu gösterdi. Ortada olan bir şey var ki, örgütsüz ve bilinçsiz yaşayan işçiler kendi sınıf kardeşlerinin, gözleri önünde böylesi bir “cinayete” kurban gitmelerinin hesabını sormaktan ne yazık ki çok uzaklar.
Karşılarında örgütsüz bir işçi sınıfının olduğunu bilen patronlar sınıfı, yaptıkları hataların, katliamların hesabının bugünün koşullarında işçiler tarafından sorulamayacağını bildikleri için pervasızlaşabiliyorlar. Çünkü patronlar açısından işçi güvenliği için yapılan masraflar bir işçinin canından çok daha kıymetli. Böylesi bir “masrafı” göze almak istemeyen patronlar, bir de karşılarında örgütsüz işçileri görünce saldırılarını daha da arttırıyorlar. İşçilerin canına bile pervasızca kasteden bu düzen, Torba Yasa ve sonrasında gelecek benzerleriyle patronların elini daha da rahatlatacak düzenlemeler peşinde.
Tüm bu yaşananlar bir kez daha gösteriyor ki, işçi sınıfının, burjuvazinin saldırılarına dur demek için tek bir yolu var: o da örgütlü bir şekilde mücadele edip, sınıf kardeşlerinin yaşadığı sorunlara karşı daha duyarlı olmalarıdır. Ancak o zaman üzerimizden bu ölü toprağını atabilir ve yarınlara daha umutla bakabiliriz.
UPS’de İş Kazası
Şimdi de “Kaizen” Çıktı Karşımıza
- İşyerinde Gelen Ölümler
- Çocuk İşçilikle Mücadele İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinin Büyümesiyle Mümkün
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...