Buradasınız
Sendikalar Görev Başına!
Kriz bir milyondan fazla işçinin işten atılmasına neden oldu. Toplu işten atmaların sonu gelmiyor. Patronlar krizin bedelini işçi sınıfına ödetmekte kararlılar. İşçi kardeşlerimizi pervasızca işten atıyorlar. İşten atmalara karşı bugüne kadar sendikalar henüz ortak bir mücadele yükseltmiş değiller. İşten atmalara karşı mücadele edeceklerine, saldırılara boyun eğmekte ve işçileri kendi kaderleriyle baş başa bırakmaktadırlar. Biz işçiler bu duruma daha fazla izin vermemeliyiz!
Bir hatırlayalım işçi kardeşler! Krizle birlikte yükselen işten atma dalgası, işçi sınıfını bütünüyle vurmaya başlamıştı. Önce sendikasız işyerlerinde yüz binlerce işçi tazminatsız işten atıldı. Taşeron firmalarda çalışan işçilerin on binlercesi ücretlerini dahi alamadı. Birçok tekstil patronu işçilerden habersiz işyeri kapısına kilit vurarak ortalıktan kayboldu. İşçilerin beş altı aylık ücret ve mesaileri ödenmedi. Tüm bu olup biteni gören sendikacılarsa kıllarını dahi kıpırdatmadılar. Gerekçeleri basitti: Onlar sendikalı işçi değil! “Bizim üyelerimizin hiçbiri işten atılmadı” diyerek övünüyorlardı. Ardından sıra sendikalı işyerlerine geldi. Sendikalı işyerlerinde patronlar işçi çıkartacaklarını duyurduklarında sendikacılar, personel müdürleriyle birlikte çıkış listeleri hazırladılar. Sendikalar, sendikasız işçilere dayanışma elini uzatmadıkları gibi, kendi üyelerine bile sahip çıkmadılar. Patronların ölümü gösterip sıtmaya razı etme saldırılarına boyun eğdiler. Bundan güç alan kimi patronlar, işyerine noter çağırarak işçileri bir bir sendikalarından istifa ettirdiler.
Sendikalar mücadeleden yana bir tutum belirlemeyince, sıra patronlarla yapılan teslimiyet anlaşmalarına geldi. Sendikacılar işçilerin işten atılmasını kabul ederek, patronla yapılan protokole, “fabrikaya tekrar işçi alındığında ilk olarak atılan işçilerin işe geri alınması” maddesinin eklenmesini başarıymış gibi gösterdiler. Kimileri de “kısa çalışma ödeneği”ni işçilere kabul ettirdi. Sendikacılar “kısa çalışma ödeneği”nin süresi bittiğinde patronun işçileri kapının önüne koyacağını işçilere anlatmadılar. Kısa çalışma ödeneği, bildiğimiz gibi krizin faturasını işçilere yüklüyor. Haftanın kimi günlerinde evine gönderilen işçiye patronların ücret ödememesi hakkını getiriyor. İşçi işsiz kaldığında alacağı İşsizlik Sigortası Fonundaki parasını erkenden almaya başlıyor. İşsiz kalınca da fondan alacağı bitmiş oluyor.
Patronun krizde dilediği işçiyi işten atmaya hakkı olduğunu yaptıkları protokollerle sendikacılar tescillediler. “Kısa çalışma ödeneği” bittiğinde, sendikacılar, işçilerin idam kararı olan işten atmaları sessiz sedasız onaylamış oldular. Tüm bu dalavereler “sendikamız hiçbir işçinin işten atılmaması için elinden geleni yapıyor, siz rahat olun, bize güvenin” türü ikiyüzlü konuşmalarla işçilere yutturulmaya çalışıldı, onlardan sakin olmaları istendi. Açıkça sendikacılar gerçekleri işçilerden gizleyerek işçilere yalan söylüyorlar. Toplu işten atmalarda, sendikacılar, “işveren bize işçi çıkaracağını söylemedi” diyecek kadar ikiyüzlüce davranıyorlar. “Kısa çalışma ödeneği”nden yararlanan fabrikalardan Isuzu 220, Akkardan 108, Tariş ise 600 işçiyi işten attı. Bu işten atmaların devamı geliyor, gelecek.
“Kısa çalışma ödeneği”ni işsizliğe çare olarak düşünen, bu temelde patronlarla işbirliği yapan sendikacılar işçileri aldatmışlardır. Oysa sendikacıların görevi işçilerin hakları için mücadele etmektir, işçilere sırtlarını dönmek, sendikalar babalarının malıymış gibi davranmak değildir. Bizleri temsil etmesi gereken sendikacıların patronlarla uzlaşmalarının ve işçileri aldatabilmelerinin tek bir nedeni var: Biz işçiler sendikalı olsak bile gerçek anlamda örgütlü değiliz ve taban örgütlülüğümüz yok! Sendikayı sendika yapacak olan biz işçileriz. Sendikaların tepesinde oturan sendika bürokratları biz işçilere yalanlar söylüyorsa, haberimiz bile olmadan patronlarla kapalı kapılar arkasında kirli pazarlıklar yapıp işçileri satıyorsa ve biz de bunların hesabını sormuyorsak, bunun nedeni örgütsüz oluşumuzdur. Bizler birlikte davransak, işten atılan işçilere sendikamızla beraber sahip çıksak, sıra bize geldiğinde yalnız olmayız. Ancak bu şekilde birbirimize ve işimize sahip çıkabiliriz. Örgütlenen işçilere destek olsak, kendi örgütlenmemizi de güçlendiririz. Sendikacıların içimizden çıkan, daha düne kadar bizimle birlikte çalışan bir işçi olduğunu unutmasak, hata yaptığında hesap sorma cesaretini de kendimizde buluruz.
Kardeşler, biz işçiler hiçbir hakkımızı mücadele etmeden, sendika bürokratlarının marifetiyle kazanmış değiliz. Mücadeleden yana olan sendikacılar gerçekleri hiçbir zaman işçilerden saklamazlar. İşçilere yalan söylemezler. İşçilerin birlik, mücadele ve dayanışmasına sahip çıkmak için çaba gösterirler. Böyle sendikacıları ortaya çıkaracak olanlarsa mücadeleci ve hesap sormayı bilen örgütlü işçilerdir. Sendikalar biz işçilerin öz örgütleridir. Örgütlerimizi sendika bürokratlarına bırakmamalıyız. Şu şiarı yükseltmeliyiz: İşten atmalara, düşük ücretlere, uzun çalışma saatlerine, taşeronlaştırmaya, esnek çalıştırmaya karşı mücadele için sendikalar görev başına!
Yaşasın Militan Sınıf Sendikacılığı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
Son Eklenenler
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...