Buradasınız
Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…

Diyanet İşleri Başkanlığı, bir yoksulun günlük gıda ihtiyacını göz önüne alarak belirlenen Ramazan fitresinin asgari ücret veya emekli aylığı alanlara da verilebileceğini açıkladı. Bu sözler Türkiye’de işçi ve emekçilerin nasıl bir yoksulluğa mahkûm edildiğinin, yoksulluk çeperinin ne kadar genişlediğinin itirafıdır. Türkiye’de çalışanların en az yarısı, yani milyonlarca işçi asgari ücret veya civarında bir ücretle yaşamaya çalışırken emekli sayısı 16 milyon ve bu insanların önemli bölümünün eline asgari ücrete denk bir emekli aylığı bile geçmiyor. 11 milyon işsizi de hesaba katarak sormak gerek: On milyonlarca insan nasıl ve neden fitreye muhtaç hale getirildi?
Özellikle son yıllarda yaşananlar işçi örgütleri tarafından “Cumhuriyet tarihinin rekor yoksullaşması” olarak ortaya konuluyor. Ancak bu durum ne tesadüftür ne de ülkeyi yönetenlerin iş bilmemesiyle, ekonomiden anlamamasıyla açıklanabilir. Kapitalist düzende sömürü çarkları, zenginliğin sermaye sınıfının elinde birikmesini sağlar ve bu, toplumun ezici kesiminin yoksulluğa sürüklenmesi anlamına gelir. Fakat Türkiye’de vergi yükü, ücretlerin gerçek enflasyon karşısında eritilmesi, baskılanması gibi yoksuldan alıp zengine veren ekonomi politikaları nedeniyle emekçilerin daha da yoksullaştırıldığı buz gibi gerçektir. Yoksullaşmanın toplumun her kesimini aynı şekilde etkilediğini, herkesin yoksulluktan payını aldığını düşünmek de yanlıştır. Hiçbir şey buhar olup uçmuyor; emekçinin cebinden çalınanlar patronlar sınıfının kasalarına doluyor. Başta büyük holdingler olmak üzere, ihracat şirketleri, bankalar, devletten dolar garantili ihale alan yandaş şirketler kâr rekorları kırıyor. Koç Holding 2024 yılında yaklaşık 66 milyar dolarlık rekor gelire ulaştı, Sabancı Holding de net kârını bir önceki yıla göre yüzde 100’den fazla arttırdı! Yoksullukla zenginliği birlikte düşünmeli, birlikte konuşmalıyız. Bir tarafta genişleyen yoksulluk çukurunda debelenen emekçilerin sayısının artması, diğer tarafta yaratılan servet dağlarının sonucudur!
TÜİK’in 2024 yılına ait Gelir Dağılımı İstatistiklerine göre, Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grup toplam gelirin neredeyse yarısına sahipken en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grup ise toplumsal gelirden yalnızca yüzde 6,3 pay alıyor. TÜİK’in gelir dağılımını sadece yüzde 20’lik dilimler üzerinden hesaplaması da manipülasyon taktiklerinden biridir. Dilimler küçültüldüğünde, zengin ile yoksul arasındaki uçurum daha net görülüyor. Çeşitli kurumların hesaplamalarına göre Türkiye’deki en zengin yüzde 1’lik kesim ülkedeki servetin en az yüzde 40’ına el koyuyor.
Yoksulluk rakamların diliyle konuşmakla yetinemeyeceğimiz kadar yıkıcı bir konudur. 12 Eylül’ün darbeci generallerinden birinin “bunlar hep yoksulluğu yazıyor” demesi üzerine Yaşar Kemal: “Bir ülkede yoksulluk varsa onu yazmayan; yazar değil, insan olamaz” diye cevap veriyordu. “İnsanlar yoksul olmamalı. Çünkü insanları yoksul etmeyecek her şey var bu dünyada. Bütün insanlara yetecek kadar yiyecek de var, içecek de var, giyecek de var. O zaman niçin insanlar yoksul olsun?” diyordu. İşte Yaşar Kemal’in ortaya koyduğu çelişkinin ve sorduğu sorunun adıdır kapitalizm!
Ancak farkında olmamız gereken tek çelişki varlık içinde yokluğa mahkûm edilmemiz değildir. Diyanet İşleri Başkanlığının Ramazan fitresi açıklamasını düşünelim. Kimdir asgari ücretli? Alın terini ortaya koyan, çalmamış çırpmamış, emeğiyle geçinen milyonlar... Peki emekli kimdir? On yıllarca çalışmış, toplumsal değer yaratmış ve belli bir yaşa gelmiş insanlar... Kapitalist düzen işte budur, işçi ve emekçilerin kendi ürettiklerinden mahrum bırakılmasıdır!
Diyanet, fitre verilebileceğini söyleyerek milyonlarca insanın yardıma muhtaç hale getirildiğini kabul etmiş oluyor. Ama diğer taraftan da asgari ücretin ve emekli maaşlarının yükseltilmesi talepleriyle verilen mücadele iktidar sahipleri tarafından karalanıyor, bastırılmaya çalışılıyor. Hakkımız olanı almak için mücadele etmek yerine devletten ve zenginlerden ihsan beklememiz isteniyor. Burada sözü duygularımıza tercüman olan, emekçilerin bir başka yazarına, Victor Hugo’ya bırakalım: “Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz biz ortadan kaldırılmış yoksulluk!” Yoksulluğun ortadan kaldırılması ancak işçi ve emekçilerin kapitalizm belasını ortadan kaldırmasıyla mümkün olabilir. Ancak o zaman insanlık bolluğa kavuşabilir, ancak o zaman özgürleşebilir ve yücelebilir.
- Tepegöz, Basat ve Kapitalizm…
- Everest’e Tırmanmak da Sınıfsal!
- Filler, Karıncalar ve Kıssadan Hisse
- “Bu Sene Hiç Kiraz Yediniz mi?”
- Aşçı ya da Doktor… Çocuklarımız Ezilmekten Nasıl Kurtulur?
- Söyleyecek Sözümüz, Verecek Hesapları Olmalı
- Gazze ve İnsanlığın Onur Mücadelesi
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- Komşunun Evi Yanarken…
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Kim Bu Herkes?
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
Son Eklenenler
- 12 Eylül askeri faşist darbesinin 45. yılında Türkiye’nin çeşitli illerinde eylemler gerçekleştirildi. Yapılan eylemlerde darbe rejimi ve onun günümüzdeki etkileri protesto edildi. İstanbul’da 78’liler Girişimi öncülüğünde Taksim Kazancı Yokuşunda...
- “Bırak seni başkaları övsün” diye bir söz vardır. Bir de işçi sınıfının ve insanlığın sömürüye karşı yürüttüğü mücadeleyi tarif eden başka bir ifade vardır: “Sen sadece doğru yolda yürü. Sabırla, emekle, alın teriyle ilerle. Bir gün başkaları da...
- Metal işkolunda Türk Metal, Çelik-İş ve Birleşik Metal-İş sendikalarıyla metal patronlarını temsil eden Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2025-2027 dönemini kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri başladı. Bu sözleşme, 250’...
- Ankara’da bulunan Tapeten Mensucat’ta Teksif Sendikasında örgütlenen işçiler, işverenin TİS masasına oturmayı reddetmesi üzerine 4 Eylülde greve çıkmışlardı. UİD-DER üyesi işçiler olarak grevlerinin 8. gününde Tapeten işçilerini ziyaret ettik.
- Yaşadığımız topraklarda 12 Eylül 1980’de bir askeri faşist darbe gerçekleştirildi. Darbeciler ülkedeki kaosu ve kardeş kavgasını bitirmek için darbe yaptıklarını ileri sürüyorlardı. Oysa asıl amaç işçi sınıfına ve örgütlerine darbe vurmaktı.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik her geçen gün dozunu artırdığı saldırılara karşı protestolar sürüyor. 2 Eylülde CHP İstanbul il örgütüne kayyum atanmasının ardından başlayan protestolarda emekçiler rejimin baskılarına biat...
- Nepal’de hükûmetin 4 Eylülde Facebook, X (Twitter), YouTube ve benzeri 26 platformu erişime kapatma kararı, gençlerin öncülüğünde işçi ve emekçilerin de katıldığı geniş protestoları tetikledi. Ülkede artan yoksulluk ve yolsuzluk karşısında biriken...
- Trump yönetimi işçi düşmanı ekonomi politikalarını, göçmenlere karşı saldırılarını, emperyalist savaşı körüklemeyi, Siyonist İsrail devletini desteklemeyi sürdürüyor. Emperyalist savaşın baş aktörü olarak Gazze’de yapılan soykırımı açık şekilde...
- İsveç sermayeli Omsa Metal fabrikasında çalışan işçiler, 2025’in ilk aylarında Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 Nolu şubede örgütlendiler. Şirket, sendikanın yetkisine itiraz ederken toplu iş sözleşmesi sürecinde de “sıfır zam” dayatmasında...
- Tanıdık birilerinden söz ederken “bizim Ahmet”, “bizim Ayşe” deriz. Bazen tarafını anlatırken “bizim takım”, “bizim parti” deriz. Hatta bazen hangi kimlik ve inançtan olduğunu tarif ederken de biz deriz. Gelin bu konunun üzerine duralım biraz. Biz...
- Türkiye’de rejimin her türlü muhalefeti ezmek, toplumu zapturapt altına almak ve bu yolla varlığını sürdürmek amacıyla hayata geçirdiği saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Öyle ki bu rejim, yargıyı sopası, medyayı borazanı, devlet kurumlarını...
- Aylardır maaşları, toplu sözleşmeden doğan fark alacakları ve bazı yan hakları ödenmeyen Genel-İş Sendikası üyesi İzmir Buca, Karşıyaka ve Konak Belediyesi işçileri yürüttükleri mücadeleleri büyüterek iş bırakma eylemi yaptı.
- Dede Korkut hikâyelerinin birinde Uruzlu bir çobanla, bir Peri birbirlerini severler. Ancak bu beraberlik lanetlenmiştir. Peri bir gün çobanı çağırır ve şöyle der: “Bende bir emanetin var ama bu emanet halkının başına bela olacak, bilesin.”